Günaydın Sema Hanım,
günaydın.
Gününüz
ışıl ışıl aysın efendim,
günaydın.
Eskiye dair acı veren ne varsa
dün gecenin son deminde kıvranıp
günün ilk ışığıyla karanlığa mahkûm oldu.
Yeni bir gün doğdu.
Perdenizi çekin efendim.
Bahçenize bakın.
Ağaçlar çiçek açmak üzere.
Kış, bağrımızdaki bütün elemleri
lime lime edip bir Tanrı gibi yok etti,
günaydın.
Pencerenizi açın Sema Hanım,
kuşları dinleyin.
Kuşlar yeniden
ne güzel cıvıldaşıyor.
Merhaba deyin kuşlara efendim.
Önce hırkanızı giyin lütfen!
Üşümeyin, ben gibi hasta olmayın.
Bahçeye çıkın Sema Hanım,
toprağı avuçlayın.
Toprak,
bağrında rengârenk çiçekler
bitirmeden evvel
sevin toprağı Sema hanım,
okşayın toprağı.
Toprak,
yeniden hayat verecek dünyaya.
Toprağa dokunun ki;
yeniden filizlenecek bütün çiçekler
ömürleri boyunca her daim gülsün.
Rüzgâr…
Rüzgâr…
Rüzgâr, küçük bir çocuk gibi
köşe bucak kaçıyor benden.
Biliyor musunuz Sema Hanım?
Rüzgârdaki saklı kokunuzu almak için
canhıraş şekilde arkasından koşuyorum.
Yakalarsam eğer rüzgârı,
kemiklerini kırarcasına
sımsıkı sarılacağım ona.
Kokunuzu
benden saklayamaz.
Kokunuz efendim,
varlığınızın bir başka delilidir;
istediğim her an
sesinizi kulağımda çınlattığım gibi,
özlediğimde gözlerimi yumarak
sizi gördüğüm gibi.
Ben,
teneşirde doğdum Sema Hanım.
Canlı cenazeyim.
Yaşayan bir meyyit,
sürgün yemiş bir asiyim.
Kurtulmalıyım
şu müptelası olduğum
lanet olası kederden.
Bilirim efendim, bilirim.
Bu yol uzundur, bilirim.
Bu yol meşakkatlidir.
Bu yolun çilesi çoktur.
Bu yolda hüzün,
gökten yaylım ateşi gibi
sağanak sağanak yağarken,
alnıma kazınan yazgı,
dönüp bakmama
durup kalmama izin vermez.
Acıya takılmamalıyım.
Takılırsam düşer kalırım.
Düşersem eğer,
ellerimden tutun efendim.
Bir devrimci gibi
umuda yürümeme yardım edin.
Sema Hanım, her şeye rağmen
mutluluk da ölüm gibi değil midir?
Mutluluk, şah damarımız kadar
yakın olan ölüm gibi yakınımızdadır.
Mutluluk düşlerdedir.
Mutluluk tebessümlerdedir.
Mutluluk, aynı yıldızı izlemektir.
Mutluluk, hâlâ sevip sevilmektir.
Bendeki aşk Sema Hanım...
Bendeki aşk, gönül sarayımın
büyülü odalarında mahfuzdur.
Bendeki aşkın fermanı
sözlerinizle yazılmıştır efendim.
Benim cennetim
iki kaşınızın arasıdır.
Sürgün yediğim dünyada
gamzeniz; evimdir, yurdumdur.
Sizi sevdama sakladım
Sema Hanım.
Sevdamı duama,
duamı kalbime,
kalbimi ruhuma,
ruhumu bedenime,
bedenimi dünyaya,
dünyayı gamzenize,
gamzenizi gülüşünüze.
Gülüşünüzle dağılıyor
hoyrat kâbuslarım.
Gülün Sema Hanım.
Gülün, gülümseyin.
Siz gülün ki
gamzenize sakladığım dünyaya
mahkûm ettiğim bedenim,
ruhuma hükmetsin ve kalbimin
en ücra köşesindeki
sizli duam kabul olsun.
Sevdam Sema Hanım,
sevdam.
Sevdam…
Sevdam…
Sevdam…
Sevdam…
Sevdam,
kor ateşlerde
harlanmış gibi.
Günaydın Sema Hanım.
Günaydın efendim.
Benim günüm,
güneş batarken başlar efendim,
günaydın.
Bana iyi akşamlar,
size günaydın.
Kayıt Tarihi : 23.3.2019 20:01:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!