GÜNAH ŞİİRLERİ

GÜNAH ŞİİRLERİ

Aydanur Başcı

Ey kalbim!
Nasıl sevdin
Yazık sana, günah sana
Nasıl sevdin, vefasızı
Yazık sana, günah sana


..

Devamını Oku
Esat Anık

Kalp kırmaktan olmalıdır korkumuz,
Sevgi ile bilinmeli farkımız.
Gönüllere aşkı taşır çarkımız;
'Erenlerin dokuduğu çul yanmaz,
Cehennemde günah yanar, kul yanmaz.'

Mahrum olmaz el uzatan bir ere,
..

Devamını Oku
Mehmet Demir Atmalı

TANRI DEMEK GÜNAH MIDIR?
_Türkiye Cumhuriyetinin Kuruluşundan bu yana, Cumhuriyetin adının Türk olmasına, Dilinin Türkçe olmasına tahammül edemeyen Arap ve Pers Milliyetçisi yerli işbirlikçiler, Türk’e ait olan her şeye saldırmaktadırlar. Hem de bu konulara DİNİ BİRER KILIF bularak, zihinleri bulandırmaya devam ediyorlar. Durmadan TANRI ve TÜRK kelimelerine saldırarak teselli buluyorlar. Gençlere, TÜRKÜM demenin, TANRI demenin günah ve ırkçılık olduğunu telkin etmektedirler. Ama bir Arap’ın “Kavmi Necip” demesi günah olmuyor. Kendileri açıktan Türk Düşmanlığı yapacak cesareti kendilerinde bulamadıkları için, DİNİ gerekçelerin arkasına saklanarak zehrini kusmakta, saf Müslüman olan Türk insanının kafasını karıştırarak Türk düşmanlıklarını sürdürmektedirler. Bir zamanlar Hekim oğlu İsmail Zaman Gazetesinde, Ali Güler de Türkiye Gazetesinde “TANRI Demek Günahtır. Yerine mutlaka ALLAH denilmelidir” diyorlardı. Biz ALLAH Lafzına kesinlikle karşı değiliz. Ali Güler’e bir cevap yazdım, muğlâk bir cevap verdi bana. Mektubu dosyamdadır. İkisi de olabilir diyordu. Ayrıca bu konuda sık sık fetva vermeye kalkışanlar çoğunluktadır. Bunların Arapça bilgileri de yeterli değildir aslında. Buna rağmen yutturmaya devam ediyorlar. Bu duruma göre, Türk Diyarında Türk'e ve Türkçe'ye üstü örtülü bir baskı görüyoruz.
_Türkler İslamiyet’ten öce de Tanrı’yı, Kur’an-ı Kerimin tarif ettiği gibi tarif ediyorlardı. Tarihçiler “Türklerin Tek Tanrılı Dine inandıklarını” yazıyorlar, hem de “Yer Tanrı ve Gök Tanrı” dan söz ediyorlar. Burada bir çelişki göze çarpmaktadır. İki Tanrı ortaya çıkmış oluyor. Hani Türkler “Tek Tanrıya İnanıyorlardı? ” Kitabelerimizin yanlış tercümesinden dolayı, iki Tanrı varmış gibi anlaşılmıştır. Aslında doğrusu şudur: “YER+İN-GÖĞ+ÜN TANRISI” olmalıdır. Aslında Türkler de “Yer Tanrı-Gök Tanrı” derken, Tek Tanrıyı kastediyorlardı.
_Yani Türk Kavmine gönderilen ve Hanif Dinini yayan OĞUZHAN Peygamber(Zülkarneyn) in, bundan 5400 yıl önce TANRIYI tarif şekli daha sonra Kur’an-ı Kerimde; “Yerin ve Göğün Rabbı” olarak yerini almıştır. Türklerin eski dini “Şamanizm-Hanif Dini ve İslam Benzerliğini” dikkate alırsak, Türklerin İslam’dan önce de MÜ’MİN olduklarını anlarız. Kitabede “Men Tengri(Tengır) Teğin Bilge Kağan” diye başlayan cümle de; “Ben Tanrının yaratmış olduğu Bilge kağan” manası zamanla yanlış tercümenin azizliğine uğramış, “Ben Tanrı Bilge Kağan” şeklinde bize ulaşmış ve Bilge Kağan Kâfir gibi gösterilmiştir. Bütün bu oyunlar Türk’ün üzerinde oynanmış ve bu oyun devam etmektedir. TEN; Uygurca ve Gumançca’da yalnız, eşi bulunmayan manalarına gelir. Türkçede de TENHA kelimesi, yalnızlık, sakinlik; TANE TANE kelimesi TEK manalarına kullanılır. GIR ise, Kaşgarlı’nın Divanında ve Gumançca’da Büyük manasına gelir. TENGIR kökünden gelen TANRI kelimesinin TANYERİ ile bir ilgisi yoktur. TENGRİ veya TENGIR; “Eşi, benzeri bulunmayan büyük” ifadesi, “Allahu Ekber” ile yakın manaya gelir. Bu mana da, İslam Akaidine ters düşmemektedir. Bazıları Arapçanın Allah’ın dili olduğunu savunmaktadırlar. Cenab-ı Allah; “Kur’anın Arap toplumunca kolayca anlaşılması için Arapça gönderildiğini” açıklamaktadır. Hâlbuki bütün diller Allah’ın yaratmış olduğu dillerdir. Allah bütün dilleri anlar. Çünkü bize “Şah damarımızdan yakındır-Kalpleri bilendir.” Errum Süresi 22. ayette; “Dillerinizin ve Renklerinizin ayrı olması Allah’ın Ayetlerindendir.” Buyurmaktadır. Ayet demek; “Allah’ın varlığını ispatlayan deliller “ demektir. Öyle ise Türkçe de; “Allahın yaratmış olduğu dillerden olup, onun varlığının, kudretinin delillerindendir diyebiliriz. Yani Hiç kimse kendi diline KUTSALLIK addetmesin. Bütün diller kutsaldır.
_ALLAH lafzı veya kelimesi, İbranice ALOHA kökünden gelmektedir. ALLAH-U ile İLAH-U aynı kökten gelmektedir. Arapçada A veya ELİF harfi, İzafet yani Fazlalık harfidir. A veya ELİF harfini okumadığımızda LEHU kalır. LEHU derken ALLAH denmiş gibi olur. Ayrıca yine Arapça HU Zamiri vardır. Türkçesi “O” demektir. Yani Arapça Allah’a “O” deme yetkiniz de vardır. Zikir ederken; “HU, HU veya HU ALLAH” deriz. Burada “Ameller niyete göredir” ayetine göre, HU, LEHU, İLAHU da ALLAH yerine kullanılır ve hiçbir Arap da buna günahtır diye itiraz etmez. “La İLAHE İLLALLAH”; “ALLAH’ DAN başka İLAH (tapılacak) yoktur.” Manasına gelir. Yani bu ayette, ALLAH aynı zaman da İLAH da sayılmaktadır. Kısacası; Türkçedeki TANRI kelimesi, Arapçadaki İLAH kelimesinin karşılığıdır. ALLAH’A, İLAH deme yetkimiz var ise, İLAH manasına ve niyetine TANRI deme yetkimiz de vardır. Bunun hiçbir günahı da yoktur. Ayrıca İslam’dan önce de “AbdULLAH” ismine rastlamaktayız ve Allah İsminin İslam la başlamadığını anlıyoruz. Bizim Arapçı, Persçi Âlimler hala fetvalarını Mısır ve Suudi Vahhabilerinden veya İran Mollalarından almaktadırlar.
_Bazı deyim veya kelimelere farklı anlamlar yüklenir. Başka dillerde o kelimenin karşılığını bulsanız dahi, toplum olarak o kelimeye yüklemiş olduğunuz anlamı, başka dildeki o kelimeye yükleyemezsiniz. Milletimizin anlamak istediği manayı vermez ve o çağrışımı yapamazsınız. Türklerde TANRI MİSAFİRİ diye bir deyim vardır. Bu deyimin yerine ALLAH MİSAFİRİ demiş olsak dahi, TANRI MİSAFİRİ deyimine yüklemiş olduğumuz asıl manayı vermediğini görürüz. Bu nedenle kültürümüze girmiş olan TANRI MİSAFİRİ deyimine yüklemiş olduğumuz mana ile oynamayalım, o bize ait olarak kalsın. Öyle ise TANRI kelimesinden vazgeçersek, TANRI MİSAFİRİ deyiminden de vazgeçmiş oluruz. Bu oyuna gelmeyelim. TANRI MİSAFİRİNİ ağırlamaya devam edelim.
_Bendeniz İmam Hatip Kökenliyim. Allah kelimesine ve 99 ismine karşı olmam mümkün değildir. Allah'ın güzel isimleri arasında Tanrı kelimesi varmıdır diyenler vardır. Allah'ın 99 ismi olan Esmaül Hüsna'nın tamamı Kur'an-ı Kerim'de Arapça olarak geçmektedir. Arapça olan bu 99 isme itirazımız yoktur. Dileyen Arapça olan bu 99 isimden biri ile Allah'ı zikredebilir, buna bir engel yoktur. Ancak Türkçe olarak Allah'ı anmak istediğimizde Tanrı diyebiliriz, bun da da bir mahzur yoktur. Bu nedenle Tanrı kelmesi Türkçe bir kelime olduğu için, elbetteki onu 99 arapça ismin arasında bulamayız. Bu ince noktayı ayırt etmemiz lazım. İsteyen Dilediği dilde Allah'ı anmalıdır. Türkçe Tanrı kelmesi de yasaklanmamalıdır. Arapça konuşmayı tercih edersek Allah demeliyiz, Türkçe konuşmayı tercih edersek, Tanrı diyebilmeliyiz. Bunda bir sınırlama olmamalıdır bence.
..

Devamını Oku
Ahmet Bektaş

İyi Kötü

İnsanın tercih ettiği kendine göreceli olarak iyidir! Tercih etmediği de kendine göreceli olarak kötüdür! Evrende aslen “İyi-kötü” ayrımı yoktur! Bir unsura iyi olan diğer unsura kötü olabilir! Tüm unsurlar yerinde olduğunda tercihe göreceli olarak iyidir! Arı çiçek ister, bok böceği gübre ister!

İyi veya kötü konusunda belirleyici olan insan tercihidir! Tercih ise evrenden, esmadan yapılır! O halde “Kötülükleri, ‘Ben’ tercih eder, iyilikler Allah'ın! ” şeklinde ayırmak abes olur! Yani hayır da şer de aslen evrende ayrılmamıştır, tercihle benlik ayırır! O halde bu ayrımı yapan benliğe göre oluşur günah-sevap! İnsan bir şeyi “Kötü” kabul ediyorsa, benliğine saygılıysa tercih etmesin; “İyi” kabul ediyorsa da (başkasına zararı dokunmayacak şekilde dilediğini) tercih eder! Çelişkiler içerisinde debelenip sonra da iyi-kötü üzerinden bir sürü yanılgı yaşar! Zaten evrensel işleyişe uymayan eylem ve tercihler geri kişiye “Cehennem” olarak yansır; buna da kötü tercihin geri yansıması olarak bakabiliriz, iyi tercih de yansır ona da “Cennet” yansıması olarak bakabiliriz! Torpil arayışı vardır, o da kutsal alandaki gayretlerde ve ayrıcalıklı olmak isteğinde saklıdır! Yani her şey ortada yanılgılar ve debelenişler de ortada! Görene!

Kişi kendini nasıl vasıflar ise öyledir zaten. Beylik laf eder bazısı, kendi adına da konuşmaz genelleme yapar "Hepimiz günahkar! " beyliğinde bir laf eder ki akıllara zarar! Kendi günah saydığı şeyi ya da günahını başkalarına dağıtınca aklınca yaranacak Allah'a…
..

Devamını Oku
Ahmet Bektaş

Bir Şeytan Edinmek

Bireysel yansımalar, toplumsal alanda gözlenebilir! Bu gözlem bireysel olur! Aynı şeyi gözleyenlerin farklı açıklamalar yapması bu yüzdendir! Yazımı, tamamen bireyin iç alemine dair yazıyorum! Hariçte bunu nerede gözlerseniz o dahi sizin bireysel gözleminiz olacak! Bu gözlemleri “İyi-kötü” göreceliliğinden bağımsız yapalım ki durum anlaşılsın! “İyisi-kötüsü” kişiye kalsın, biz durumu anlayalım!

Hani iskambil oynayanlara, “Şeytanınız bol olsun! ” derler! Şans oyunlarında talihi, “Şeytan” üzerinden düşünürler! Yapılan iş, şeytani bir iş olarak kabul edilmiş ise o işte başarı da “Şeytan” üzerinden kabul görecek! Yani şeytanı bol olan kazanacak! Burada “Kazanmak” olumlu, bu masada “Meleği bol olan” kaybeder!

Şeytana devamlı lanet eden insanları düşünelim; bu aslında şeytani şeyleri kendine çeker; bu olumsuzluklar yüzünden ve daha fazla lanet okuması gerektiğini düşünür! Kısır döngüyü sarar!
..

Devamını Oku
Beyhan Koç Serinceli

Ben çocukluğumda sevmeyi, toprak yığınlarında beraber oynamak sanıyordum. Karşı ki sokağın kum yığınlarına gidersen ayrılırız biliyordum. Üzerime su sıçrattığında kızardım sadece sana, komşunun kızının renkli balonlarını çok severdin ya, beni o çamurun içinde tek başıma bırakıp renkli balonlarla oynamaya gittiğinde kıskanırdım seni,
Bir gün arkadaşlar toplanmıştık, kaçak polis oynuyorduk, sen yakalanmıştın yağlı kemerlerle vuruyordular sana, ben o zamanlar kıyamıyordum sana, kör ebe oynardık beni yakalaman için önüne dururdum, sen takılıp ta düşme diye yerlere, canın acımasın diye ben ebe olurdum. Saklambaç en sevdiğim oyundu, seni alıp giderdim bizim buğday ambarına, istersen hiç çıkma bulamazdı ebe bizi, biz buğdaylarla dolu ambarın içinde nimettir günah olur mu diye konuşurduk, günahın ne olduğunu, ne anlama geldiğini bile bilmiyorduk, Sadece günah olduğunu biliyorduk, Birde kimse bizi bulamaz dediklerimizi hatırlıyorum. Oyunun galibi oldunuz ortaya çıkın diye sesler gelirdi sokağımızdan, biz taa küçükken galip gelirdik her oyunda; çünkü birbirimize sahip çıkar korurduk el ele olurduk, Şimdi ise hayat galip geliyor, Bakıyorum da aynı toprakta oynamak değilmiş sevmek, şimdi bırak aynı toprağı, bırak aynı sokağı, nerede olduğunu bile bilmeden seviyorum seni, Ayrılık iki sokak ileride ki kum yığını değilmiş, ayrılık şimdi kalbimi söken bir hançer öyle acıtıyor ki içimi anlatamıyorum. Kıskanmak komşunun kızının balonu değilmiş, komşunun kızı imiş, kıskanmak her şeyden, herkesten sakınmakmış seni, benden başkasına bakma diye perde çekmek gibi bir şeymiş gözüne, keşke birlikte oynadığımız oyunlarda galip gelmeseydik, şimdi hayatın oynadığı oyunlarla ben tek başıma baş edemiyorum, yeniliyorum saklanamıyorum da nereye gitsem karşıma çıkıyor ebe buluyorlar beni, ben tek başıma bir hayat istemiyorum ki buğday ambarımızı ben çok özlüyorum.
Çocukluğumu istiyorum ben o kaydığımız toprakta ben yine kaymak istiyorum, ben bu parkları, renkli salıncakları istemiyorum ki, her tarafım yara bere içinde, yanaklarım çamur, ağlayarak gitmek istiyorum eve ve tekrar niye düştün diyerek bir kerede babamın vurmasını özlüyorum, Ama şimdi ben düşünce bir kere daha vuran dostlarımı istemiyorum hayatıma, babamın niye düştün diyerek iki tokat atmasına benzemiyor ki bu düşmeler
..

Devamını Oku
Ali Arun

Sen büyük günah işledin be güzelim
Yapılmayacak en büyük hatayı yaptın
Önce seviyorum dedin
Ardındansa çekip gittin…

Sen büyük günah işledin be güzelim
Öyle böyle bir şeyde değil ki
..

Devamını Oku
Aytaç Öztürk

nezaket kuyusuna hapsettim kendimi
dostluğa mertliğe adanmış yosunum
suyun içinde suya hasretim
önce ruh yaratılmış sonra günah
önce ruh serpilmiş sonra günah
ama önce günah isyan etmiş
yosunum isyankarım yeşilim yalnızım
..

Devamını Oku
Demet Bekiş

Bir yaz akşamı
Geziyorum en güzel vaktinde günün
Öyle kalabalık,öylesine gürültülü ki sokaklar
Ama ben sanki tek başıma,sanki kimsesiz,yalnız
Gecenin karanlığını hafifleten birkaç sokak lambası
Bir an sanki hiç dönmeyecekmiş gibi uzaklaşıyorum
Yalnızlıktan korktuğum an fark ediyorum insanları
..

Devamını Oku
Attila Edri

bana günahları anlatsana amca
en kötülerini mesela
mesela ağlamak günah mı
mutluluk için dökmek varken
gözyaşlarını israfa girer mi
yalnızlığa ağlamak…

..

Devamını Oku
Elif Aslı Akdeniz

Ailecek sevgi evimizde oturuyoruz.
Günah defterimize günah,
Sevap defterimize sevap yazıyoruz.
Hep mutluca uyuyup,
Anneciğim babacığım sizi çok seviyoruz…
..

Devamını Oku
Yusuf Tuna

Şu dünya içinde günah işlemekten sakının,
Yaptığın günahları düşünerek Allah'tan kork.
Bir müslüman olarak günaha tavır takının,
Yaptığın günahları düşünerek Allah'tan kork.

Sen günah işledin gönlün ona bahane buldu,
Şimdiye kadar günahta ısrar ettin de n'oldu?
..

Devamını Oku
İbrahim Adak

karanlık gitmesin bugece bitmesin
doğmasın güneş istemiyorum!

ben nekadar avutsamda kendimi
bilirim aydınlık olacak bu gecenin ertesi
ve saracak onca günah dünyamı
bir günah daha öpecek günahkar alnımı
..

Devamını Oku
Mehmet Fatih

Tut ve sal nehire yorgunluğumu

anlamaz bu şehir vurgunluğumu

sulara nakşettim durgunluğumu

bir ateş ki sönmez, bir aşk ki derin
..

Devamını Oku
Yusuf Tuna

Çoğumuz gidilen yolu şaşırdık,
Allah cümlemize hidayet versin.
Bitsin diye kuru dalı şaşırdık,
Allah cümlemize hidayet versin.

Sanmayın işlediğimiz bir günah,
Affedilir mi yapılan her günah?
..

Devamını Oku
Ramazan Ateş

Yazık dostum geçen günlere,
Yazık, benim gibi boş gezenlere.
Yazık, dost arayıp düşman bulanlara,
Yazık, çiçek açamayıp, tomurcukken solanlara.

Günah değil mi hayatı zehir etmek?
Günah değil mi bir genci mahvetmek?
..

Devamını Oku
Mehmet Tevfik Temiztürk

Zevk için avlanırsın, çok yuva yıkılıyor,
Rabden hiç korkulmadan, doğa katlediliyor…

Ağacı hedef alsan, taşa ateş etsen ya,
Ne mecburiyetin var, günah işlemesen ya…

Günah ihtiyaç değil, Rab affetmeyebilir,
..

Devamını Oku
Mustafa Çalışkan Manisa

Şeytanın hileleri çoktur, zifir mi zifir.
Günah zevke çeker insanı, zehir mi zehir.
Tövbeyle temizlenir ancak günah denen kir,
O’na yönelmeye bil ki inayet gerektir.

Tefekkür! İnceden inceye, incecik fikir,
Şu âlem-i varlığı, aynadan seyretmektir.
..

Devamını Oku
Yusuf Gürsoy

Gözünle görmediğine birşey söyleme
İftira edip, boş yere günah eyleme
Hor görme kimseyi, el elden üstündür
Büyüklenipte, boş yere günah eyleme

(05.05.1975)
..

Devamını Oku
Mehmet Atila Çakıroğlu

Öyle bir girdin ki hayatıma,
Ben şimdi günaha girmek istiyorum.
Şeytana uymadan,
Sevaba en yakın gelen kısmından.
Hani günah bile sayılmayacak kadar ama,
Günah niye bu kadar güzel
Kontenjanından....
..

Devamını Oku