Bilsem ki günah değil
Mil çekerdim gözlerime
Zaten bendeki görüntün
Artık bakılacak gibi değil
Olmadı yüreğimi dağlardım
Harlı bir ateşin kızıl közünde
..
Kim demiş sevmek bir suç, sevişmek büyük günah,
Çekmektense her gün ah, bu günahı işlerim,
Sevgi sevda bir lutuf, kim derse desin günah,
Çekmektense her gün ah, bu günahı işlerim.
Sevgi saygı aşk da var, insanın mayasında,
Mutluluk istiyorsan, ara gönül tasında,
..
Kimse istemez günahı bilinsin.
Müslüman ülkesinde salyangozda satılır.
Ne satan sattım der ne de alan aldım
Alanla satan arasında bir sır olarak kalır.
Cehennemden korktuğundan
Ya da Allah sevgisinden saklamaz insan günahlarını
..
Kahrın dilencisiyim ben.
Erken ölmeliydim belkide.
Vücudum yaralar içindeyken her dem.
Aşkına divane bir mabed kurdum.
Cahilim, her anım bir günah.
Kim söylemiş keyfim sefa.
..
Bir mübarek gün gelmiş, nefisler körlenmiyor.
Sevap dikilse gönle, can bulup köklenmiyor.
Arınalım deniyor, bulaşan her günahtan!
Dinleyenler merakta; günah ne, söylenmiyor.
(31 Mart 2007)
..
Rüzgar esse sürüklenecek, ıslansa çözülecek, hafif yansa kül olacak ama,
istenilen şekillerde katlanabilir özellikte olan kağıttan yapılmış ve kolajlanmış ve dolayısıyla kaderi kiralık olarak belirlenmiş...tek/ tüm bildiği yaşam pozisyonu misyoner olan bir yerdesin...
Yani sıkıcı, yani seni pasifize eden, küflenmiş; o yere sırt üstü uzanan cenin yaratma eylemindesin...
Özcesi; benden, okunsa günah işlenecek bir duaya, amin dememi istiyorsun...
Na amin!
..
Günah diyorlar seni, elken bile sevmeme,
Söylesinler kem gözle bakmışım bir gün kime?
Benimki karasevda, müzmin gönül yarası,
Devası yok neyleyim, git sor Lokman Hekim’e!
13 Nisan 1989 – Perşembe / Ankara
..
İşlediğim günah
...........................
Verdiğim söz
Aldığım ders
Kurtarır mı beni?
Sonsuzluğa uzayan yolda.
..
Oysaki hayallerimizi demliğe doldurup, kaynamasını sabırla bekliyoruz. Çaydanlıkta oluşan kireçlenmeleri aldırış etmeden, demin su ile birleşmesi için imkânsız dualar ediyoruz. Dejenere olan hayallerin gerçek olması için, tüpü kısık bir noktada bırakıyoruz. Her suyun cızırtı sesinde akan gözyaşlarımızı ve elimizde yan dostumuz olan katilimiz ile o hayalleri beynimizde tasarlıyoruz... Bir yılbaşının üçüncü gecesiydi. Sokak yalnız, insanlar durgundu. Tepeden tırnağa süslenmiş taksim istiklali… Üst üste dizilmiş harabe kenti unutup o gizemli dünyaya boğulup giderken, her hanede ay bir kadeh ayrı bir umut yıldızının yatmasını, zifiri karanlıkta dumanın görünümüyle hayallerimizi süsleyen o gece... Tatlı ve günahsız gözlerle yanıltılmış bir kızın, uyuşturucu bağımlısı gibi sana bağlanmasıyla başlıyor umutsuz gece… İlk ağrı, ilk söz ve ilk hıçkırıkla başlıyor gece fısıltıları… Nefes nefese kalan o gecenin hatırı… Sokakta unutulmuş bir kızın hikâyesini dinlemenle anılıyor o gece… Umutsuzca demini almasını istediğin hayallerini bir nebzede yokuşlara bırakıp adımlara mahkûm kalmanla başlıyor… Günahsız sandığın o şeytanlı gecede, duygusal noktalar beynine beyni ne işlerken, sen lal ve kör gözlerinle yoluna devam etmeye çalışman... Bir yudum günahın bir ömrün dirhemi olacağını düşünmeden, kendi kendine hayal kurup demde olan çayını izlemeye koyulmaya başlıyorsun. Siyah saçlı, topuklarının üstünde dar pantolon, siyah desenli kaban ve namahrem gözlerine dalıyorsun. Güzellik meleği sanki mor gecelerde kıyılara vuran dalga gibi dalıyorsun ona… Sevmek, süslü saltanattan oluşmuş padişahın cariyeleri değil ki ha bire yozlaşmış olsunlar. Sevmek, günahla başlayıp günahsızlığa ağlamak olduğunu fark etmendir. İşte her şey yılbaşın üçüncü gecesinde başladı. Günahların hat safhada olduğunu, aşkın beden olduğunu, zinayı saltanat olarak görmen ile başlıyor. Demlenen çayını bardağa doldurup, buruşmuş ellerin ile bardağa doğru götürüyorsun. Aniden karanlık çöküyor… Çığlık sesleri binanın derinliklerinden geliyor sana… Elindeki kalemi ters çevirip, uzun süre kalan mazi tahtasına tak tak diye vurmanla başlıyor... Gizemli sesin gelmemesi için hazırladığın hayalleri yudumlamanla başlıyor... Suyun o kadar sıcak olmasına rağmen tek yudumda bardağın içindeki hayalleri içine yudumlamanla başlıyor... Hayallerinle yüzleşmemek için sarım saklanırken, suspus olan gizemli gözlerin aynanın arkasında bir yer kaplıyor. Yağmurun saltanatında dirhem olan gözyaşlarınla noktayı koyuyorsun. Arada sırada maziye dalıyorsun, mazideki dehşet ve inanılması zor olan yokluğu umudu ve beklenti içinde boğuşmaya başlıyorsun. Her acıda bir günah, her umut da bir hüzün, her beklemekte bir zafer istiyorsun. Gidenlerin geri gelmeyeceklerini ve bir daha onların sadece sayfalar arasında veya hayal deminde bıraktığını anlıyorsun. Oysaki bugün ayın üçü…(Yazı türünden yazılmıştır.)
..
Seni bilmeyen nefis her cüzdanda pul olur.
Kalbe girerse şeytan her günah makul olur.
Ey Rabbim içimden eksiltme imanımı,
Korkarım ki bu nefis kula bile kul olur.
20-08-2011
..
Derlerki en büyük günah kul hakkı diye,
Kaldı hakklarım üstünde
Bu fani dünyada şansını kaybettin
Kaldı sana ölümden sonraki yaşam,
Orada hesabını ben soracağım senden!
..
ne günah ettim ki
gece yüreğim
bin gün ah etmiş ki
ağlar düşlerim
yetmiyor ışığı sevginin
..
O zamanlar 1600'lü yıllardı sanırsam, tam hatırlamıyorum. Ama yobazlığın o zamanki literatür anlamı Elit bireydi bundan eminim...
O zaman başlayalım...
-
Ve, dudaklar kavuşma arzusuyla yanmaya başlamıştı...
Din'i işlerine alet ediyorlar, bunlar Müslüman, bunlar Hristiyan, Bunlar ateist dediler, ve bu iki genci Tanrı'ya sevk ettiler.Aşk ve Paralel din mitolojisinin 1. fıkrasına göre iki insan evlilik bağı olmadan iki dudağı bir araya getiremezmiş (varsayım Günah) velhasıl kelamdır ki din'i kötüye kullanma suçundan Tanrı onları Dünya'nın en uç iki noktasına mahkum etti. Aşkı iliklerinde hisseden iki genci (!) , sen ve ben olarak ömür boyu o gezegene hapsetti...
..
Yiyin için giyinin; ama etmen hiç israf!
Hakarettir zira o; Haktan gelen nimete!
Küfran için değil de; şükür içinse masraf;
Asla kat’a yönelmen, günah olan o bet’e!
..
Figan iste feryad iste gönül
Şehrimdeki yedi tepe de siste...
Ay akiste,ve zihnim kimbilir hangi hapiste
Tuba iste,ırmak iste gönül
Sen yalvar cennet iste, bunca günah üste
Diken dolu gül,ve kırık kalpler deste
..
Günah keçisi masum olmalıdır
Kirliler kurban edilmez tanrılara
Affedilecek olan günahlılardır…
Kefarettir iyiler o kötü ruhlara…
Kendine yontan bir canavardır
Tanrı da bu çarkın başında…
..
Seni sevdim diyemi,küskünsün bana böyle
Günah mı yoksa sevmek,söyle a zalim söyle
Sen istedin sevmemi,inanki yalan değil
Eğer yalansa neden,yakarak baktın öyle
Eğer yalansa neden,kalbime aktın böyle
..
C anım dediğim seslerde hissettim, bir günah gibi kaybettim seni,
E n zoru seni sana antamak bilirim zor, artık dönmezsin artık geri,
V e anladım sen unuttunmu bir daha asla istemez sevmezsin,
R esmine her bakışta her gece özledim desemde kaybettim seni,
İ tirazsın ker gece yalandan başkasıyla sevişsemde sen başkaydın,...
Ş u zavvalı dünyada inan ne olur inan hiç affetmedim KENDİMİ...
..
Günah, sevap boynunda son sefere giderken,
Malı mülkü neylesin, teneşirdeki beden.
İster atlas kumaştan biçilsin itinayla,
Günahları arıtıp, aklar paklar mı kefen.
22 Ekim 1997- Çarşamba / İzmir
..
Şimdi hasıl olan bir boşluktayım
Gel bu alemin günah seyrinde
Bir günahın seyrini de
Sen yapma desem gelir misin?
Mutlu esfe fırat
..