Gün gelir, ân olur… Yüreğinin uzun süredir söylediği eski bir türkü gelir dilinin ucuna… Sözleri çok iyi hatırlarsın aslında ama bir türlü tutturamazsın melodiyi… Türkü içinde kalır. Bir ağırlık çöker göğsünün orta yerine… Tekrar denersin, nafile… Nafiledir tüm çabalar, düğümlenir boğazın. Bir damla sıcak kan süzülür çaresiz gözlerinden. Yanaklarına değil yüreğine akar… “Seviyorum! ! ! ” diyemezsin…
Gün gelir, ân olur… Şah damarının üstünde keskin bir bıçak gibi durur karşında. Kessin istersin. Kan gönlüne akacağına damla damla, oluk oluk aksın bedenine… Hiç değilse ruhun rahat olsun, kurtulsun bu sefil bedenden istersin, kesmez. Kördür bıçak, paslıdır. Belki içten içe ağlamaklıdır o ân ama “Unut” der… Cevap veremezsin, “Kolay mı? ” diyemezsin. Başka ne desen yalan olur.
Gün gelir, ân olur… Dinlediğin her şarkıda, her notada tek tek o vardır. Yazdığın her şiir ona armağandır. Yağan kar tane tane o’dur, güneş doğar, batar belki ama yüzüne vuran ışık o’nundur. Kamaşır gözlerin, ağrır belki… Yine de ayıramazsın bakışlarını. Baktıkça ağrıtır, ağrıttıkça bağlanırsın. Zaten bundan sonra konuşmanın anlamı yoktur. Dilin kudreti yetmez o hissi ifade etmeye. Söylediğin kuru bir laf olur.
Gün gelir, ân olur… Bir şimşek çakar beyninde, aralanır gözkapakların… Gördüğün yalnızca bir rüyadır… Uyandığında anlarsın; peşine takılıp gittiğin adi bir yalandır. Muhakkak kendin uydurmuşsundur, belki inanmışsındır… Hattâ, kesin inanmışsındır… Ama mühim olan uyanmış olmaktır. Bunca yalanın içinde, üzerinde bir damla kan lekesiyle beyaz yastığa uyanmaktır tek gerçek.
Ve nihayet; gün gelir, ân olur……….
Geçip aynanın karşısına “Oh be! ” dersin, “Rüyaymış.”.
Ve bir gün yüzünde bir anlık hüzünlü bir tebessüm bıraksın diye yazarsın bunca satırı. Bir ân… Bir hüzünlü tebessüm… Hepsi bu..? !
Kayıt Tarihi : 29.6.2018 04:34:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!