Gün gelir
Koşarsın karanlıkla savaşa
Elinde meşale
Yakarsın karanlığı
Aydınlanırsın ortalığı
Gün gelir
Alevler fışkırır ufuktan
Kızıla çalar gökyüzü
Resimden anlamaz bir ressam
Netekim elinde badana fırçası
Anlamadan Hanya’yı Konya’yı
Koyu yeşile boyar semayı
Gün gelir
Kapanır gökyüzü
Kapanır kapılar bir bir
Kapalı kapılar ardında yapılanlar
İnsanlığa sığmayan
Aydınlığın kollarına takılan zincirdir
Gün gelir
Neyse ki geçer zaman
Yıkarak geleceğin parıltısını
Geçmişe yazılan ferman
Hatasını geç de olsa fark eder
Geçse de kafasına çuval
Aklını başına devşirir
Geri dönerken Bağdat’tan
Gün gelir
Yeniden yazılır Tarih
Anasını sattığımın kör talih
Şansına değil amma
Dirençlidir
Ve çeliğe yeniden su verilir
Göğüsler gerilir zincirler yere serilir
Gün gelir
Alnı açık başı dik
Yeni bir nesil yetişir
Eskilerin peşine takıldığı yaldızlı kuyruklara
Bir tekme savurur
Yakar kavurur
Elalemin arkasında bir uşak gibi değil
Atasının aydınlattığı yolda
Geçilmez bir kale gibi durur
Gün gelir
Ben ölürüm sen ölürsün
Beden ölür
Yıllarca koruduğun kolladığın
Uğruna canlar yolladığın
Kara değil ak toprağa gömülür.
Ama fikirler ölmez
Ak toprağın arasından fışkırarak
Gökyüzüne ulaşan
Bir çınar ağacı gibi
Özgür ve çağdaş bir dünyaya bürünür.
12.10.2005
Saat: 12,30
Kayıt Tarihi : 12.10.2005 12:40:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!