Gün Doğmadan Şiiri - Sevinç Kavuk

Sevinç Kavuk
1200

ŞİİR


0

TAKİPÇİ

Gün Doğmadan

Bu insanlar kurtaramıyor kendini
Dünyanın efendisi olmaktan
Oysa biz taşıyorduk fazileti ki

İnsan kendi efendisi olmayı sevmeli
Gözyaşımı sorma
Vatan gibi kokuyorsun ey sevgili

Üzme bu yüce Türk milletini
Solmayacak çiçeğidir o
Asya birlik aşkının sadece biri

......................Gün doğmadan güzelliklere ebediliği o her biri
......................Hep doğdu, hep var olacak sevgi özelliğini

Ocak 2007

Kızılderililerin katliyamı
Henüz çalışılıp anlaşılamadı daha
Katillerini komşu olarak ısmarlamaya
.........................................Gün doğmadan ölüm kusmaya hep böyle
.........................................Neler neler eklenmedi ki yüce Tanrım?

Afganları Ruslar dize getirmeye yordular
Yaşlı erkeklerin ırzına girmediler
Şok ile de zafer kazanılırmış, başardı ötekiler
.........................................Gün doğmadan anlayışlara hep böyle
.........................................Neler neler kapaklanmadı ki yüce Tanrım?

Asırlarca esir yaşamış Afrikalılar üzerinde
Kahramanlık duyanların burnumun dibinde
Olmayacağına insanlığı sevmeyi bilmeli iken
................................Gün doğuşunu karartmaya hep böyle
................................Güneş yerine sis mi doğmalı sorusu inliyor daha Tanrım?

Ey fırsatçılık hayranlığının sinsi emellerinde
Ar kirleten baş örtünüzü şimdi bayrak edin
Boynunuza zafer armağanı diye
.........................................Gün doğmadan hep böyle yinelemeler
.........................................Nelerle hortlatmadı ki yüce Tanrım?

Ne muhteşem planlarla Yahudileri yaktılar
İçimize sokmak için
Ne hoş da kabullendik ruhumuzu kararttırmaya
.........................................Gün doğmadan hep daha böyle
.........................................Neler neler doğmadı ki yüce Tanrım?

Cehennemi daha iyi ısıtırız artık
Buzulları daha bir güzel eritiriz eyvallah
Günahkâr kim şimdi? Şaşırdım ey yüce Rab!
.........................................Gün doğmadan hep böyle
.........................................Neler doğmasına basitlik mi hep neden?

Yok...yok deyip de geçmek olur mu? Olmaz demeye cüret ettim....
(İstek ve heveslerde, insan hayatındaki her 'yok' bir basamak olsa gökyüzüne merdiven olurdu....Uzaylara gitmek kolay olurdu... Sahi neden uzay? Ufo-insan diye konu olan yani? Acaba ruhların mekan yeri mi aranıyor? ...Hadi buldular dersem, yeryüzünde ülkelerin şerefli insanlarına bön banal soygunculuğu, sömürüyü beğendiremediğine göre, cehennemde olanlarla anlaşma yapar bunlar... bu edepsizliklerin varlığı kadar şakaydı...)

'Yok' ile öylesine bir felsefe açılımı enginleşiyor ki,

= bir taraftan içe seyahate gidecek kadar yakın ve öz....hırsına hakim olabilmek için içe seyahatin gücü, başkalarının hayatını mutluluğa bağlandırabilmeye bir yücelik olgusu oluyor elbette.... ‘yok’ bu alanda mutluluk eşitliği oluyor ve yücelik böyle mutluluk özünde barınırken... namaz veya meditasyon, hobi veya psikolog güzel olanaklardır

= diğer taraftan gök, yer ve uzakları kadar bir sonsuzluk... herkesin kendine göre mutluluk anlayışıyla fırsatçılığa eşitleyen uzaklar...uzaklar eşitliğinde ‘yok’ deyişin karanlığı beliriyor, gün aydınlıksa gece karanlık diyerek, her şeyin bir tamlayıcısı olması gereği sivriliyor aradan...bir tehlike gibi....sonsuzluk içinde uçuşmayı fırsatçılıkla başkalarının yaşamını zehir zembereğe döndürmeye rahatsız ediciliği pazarlamak şüphesiz....

Ve aralarındaki gel-gitler bu ‘yok’la anlatılabiliyor... yaşam ve yaşam ötesini buluşturmaya bir yakınlaşma belki....mantığın fırsatçılık rahatlığında sertliği bir tarafta, yürekte eriyip yumuşatılan kendine hakimiyetin dönüşüm, değişim akıcılığına doğan mutluluk diğer tarafta...

Bu şirin ‘yok’, her yaşama anlam kazandırabilecek bir meşguliyet olabilecek enginliği ile bir saat gibi tik taklıyor içimde... işsizlik neydi? sefalete düşürülen işsizler... sefalet düşkünlüğü özenti, inatlık kokuşmuşluğu, cehalet, büyüklük kovboyluğu gibi, işsizliği ört bas etmeye işsizlik yaratıp, yardım ekibi adını koyacak kadar ileriye gidilen arsızlığın soytarılık sükseliği...

‘Yok’ları ne kadar çok olursa olsun, bir başkası için var olmak yeterliğinden söz etmeye cüret ederken, ne kadar yavaş yazdığımı, sanki bir asır geçti gibi üzerimdeki o yoğunluğu, önce his olarak belirmişti, bu saate kadar hâlâ kurcalıyor beni....insanda hissiyat gücü oluşumu bu yok ile anlatılabilir oluyor....

Yahudi, Avrupa, Amerika, İngiltere ve canım Asya ile hep ilgilenmem, aralarında ne büyük nüans farkı olarak hep sadece ve hep birinin, onların tencerelerini doldurması gerektiğini öne çıkardıkça, mantığın töre önünde ürperdiği gibi ürperiyor aklım...

Bu minicik şirin ‘yok’, öyle muhteşem bir felsefe ufku ki, hayran oldum... bir fizikçinin 60 yıllık meslek hayatından sonra aklında bu ‘yok’ yorumunun aynısı gibi, kim bilir kaç kere oluşmuştur....

Ve hemen, ‘bir meslek edinirken’ diye içimde öylesine bir heyecan oluştu ki, bir fizikçi ile bir felsefecinin, mesleklerini öğrenim yıllarında başlayarak birlikte sürdürse, ne muhteşem şairlik doğar aralarından, bir üçüncü güzellik kazanımı canlandı gözlerimin önünde...sıcacık bir duyguyla sarmaş dolaş olmanın huzuru güzeldi...

Bir daha dünyaya gelirsem mimar olmalıyım yine...kaç mesleğin izleyicisi olma güzelliğinin önemini serdi önüme... düşünmek...Türkün doğuşudur düşünmek... uygarlıklara eşik olabilmeye yücelik...insan yaşamına kazandırılan güven ile mutluluk tohumu olmak...mutluluk büyütmek geleceğe....bir mozaik zenginliğinde renklerle....bu renkler, insanın renk, ırk, dil, din çeşitliği sevgi ile ısıtılıp biraraya, birliğe kaynaşan kültür güzelliğinin rengi hiç solar mı, soldurulur mu? Kaynaşma özeni ne muhteşem yüceliyor....Çok şükür Asya bu yücelikle bolca nasiplenmiş... ancak, mozaik örneği burada çok yanlış anlam bırakıyor... başka bir konu ile bunu açımlamaya çalışacağım belki bir gün...

Bir ‘yok’ ile bu kadar güzelliklere sahiplenebilmek olanak olabiliyorsa, neyi kaybedeceğimizden korkmalıyız ki acaba?

Yine başladın mı? demeyin hemen....öylesine bir muhteşem açılım yarattı ki bu ‘yok’ içimde, hürriyet nedir diye kime sorulduğu önemlidir felsefesine ışık tutacak sanıyorum...

Sevinç Kavuk
Kayıt Tarihi : 6.3.2007 15:25:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.
  • Kamil Çağlar
    Kamil Çağlar

    Huzurlu Yaşayabilmek..

    Üzülmeye değer ya da
    havaya girecek bir
    durumum yoktu.

    Hayvanlardan ayrılmamı
    sağlayan ve Yüce Mevla’mın
    beni insan olarak yaratarak
    beynime yerleştirmiş olduğu
    zekâm da gayet normaldi.

    Sabırlı olduğumu söyleyenlerin aksine,
    adıma yapılan saldırılara karşı
    oldukça agresif ve ciddi olabiliyordum.

    Benliğime karşı oluşan negatif davranışları,
    ciddiye aldığımı biliyordum.
    Ama bu durum, sadece beni ilgilendiren
    değerler manzumesi olamazdı;
    toplum değerlerindendi.

    Sosyal hayatta ve iş hayatında
    yaşanabilecek herhangi bir
    zorlukla karşılaşmıyor olabilirim.
    Daha da zeki görünmek istemiyordum.
    Hoş daha zeki olduğumu da, iddia etmiyordum..

    Bazen; gözlerimi deli moduna alarak,
    etrafa saldırmayı düşünüyorum.
    Bu tutumuma engel olan yegane temel,
    kul olarak üzerime düşen vazifelerimdi.

    Normal davranışlar içinde olmayı
    kafama takmıyordum. Lakin;
    normal bir insan olarak yaşamak
    bazen çok sıkıcı olabiliyordu.
    Hiç değilse huzurlu yaşamalıydım.

    Huzurlu yaşayabilmek için de
    yaratılışımızın gayesi olan
    Yaradan’a iman ve itaat ekseninden
    ayrılmadan devam etmeliydim.

    Buradaki huzur düşüncesi,
    toplum hayatından soyutlanarak
    yaşamaya yönelmek değildi.
    Hani şu hayatına uyguladığı
    soğutma yapan yaşam tarzı yerine,
    aktif dinlenme metotlarına sığınarak
    “Allah’ın ipine sımsıkı sarılmak”tı.

    19.03.2004 20.00

    Kamil Çağlar

    Cevap Yaz
  • Aydın Sevgi
    Aydın Sevgi

    Dünya ehli olanların dünya üzerinde kurdukları oyunlardan başka neleri var ki..zavallılar,ataları da bu oyunları kuruyordu ve şimdi o çukurdalar.
    Farkında olsalar,farkındalığın,bir tövbe çekip dönerler de Rabbim mührünü vurmuşsa yüreklerine ..gerisi Nafile..

    Yüreğine sağlık...Hakikatli kalemini tebrik ederim.

    Seni okumak gerçekten güzel...sevgili Sevim..

    Kalemin dert görmesin.

    Cevap Yaz

TÜM YORUMLAR (2)

Sevinç Kavuk