Gün Cel
Evrende tekrar olmadığına göre, tesadüf de olmadığına göre; güncel yaşananlar gerçekten güncel mi?
Güneş ışığı Dünya’ya yaklaşık 8 dakikada geliyor! Yani o “An” da görülen aslında 8 dakika önce olup bitmiş! O halde şu “An” da yaşanılan başka boyutta bitmiş bir başka boyutta henüz başlamamış! Buradan şu çıkar tek “An” var o an trilyonlar boyutta dalgalanıyor, titreşiyor! Bir göle taş atmak ve o hareketin dalgalarının gölün kıyısına ulaşması ve oradan geri yansıması ve iç içe yansıma ve dalgalanmalar şeklinde çoğalması var! Yani şu an algılan(an) lar bir “An”! Bu durumda ilk “An” önemli! İlk anı bilen tüm yansımaları da bilir! Kahinler de bu mantığı işletir! Güneş örneğini hatırlayalım; Güneş’te bir şey olur! Dünya’ya ışık hızıyla ulaşır bu da yaklaşık 8 dakika sürer! Güneşte bir arkadaş olsa ve ışıktan daha hızlı haber gönderse telepati gibi! Ne olur? Kişi Güneş’te olanları 8 dakika önceden haber verir! Hatta bunu söylediğinde onunla alay da edebilirler çünkü daha ışık gelmemiştir! Işık gelince haber doğru çıkar ve bu sefer de başka kıvırmalarla olayı çarpıtmak isterler… Burada önemli olan “An” yansıması ve an, yansımışsa bilinebilirliği…
Toplumsal hayatta bunun pratiği nasıldır! Bir şey olmuşsa onun ilk “An”ı mutlaka vardır! Yansıması daha sonra olur! Kırılma noktası gibi! Enerji birikimlerini takip edenler bilir gelecek halleri! Ha yanılma olmaz mı elbet bu boyutlar iç içe ondan net olmaz geleceğe ait görüntüler ve hisler! Etki edilmişse bir konuda tepki de gelir! Dağa bağırmak gibi karşıdan, dağdan yanıt gelir! O nedenle olanda hayır vardır denir yani olan zaten olmuştur ki! Yansımasından aslı önlenemez çünkü! Önceki yazılarımda entropiden bahsetmiştim; eskime diye bahsettim. Yani madde bir şekilde tepkimeye girmişse o madde geri aynen elde edilemez! Yansıması tıpa tıp aynı olamaz! Hatta yansımalar ters olur! Aynada ters görüntü oluşur! Bu nedenle “İtfaiye” üzerine tersten yazılır ki başka araçlardan düz okunsun! Göz de görüntüyü tepe taklak alır ve beyin düzeltir!
Toplumsal hayatta bu yansımlalar etki tepki şeklinde gelişir! Ne ekersen onu biçersin şeklinde ifade edilir! Hatta rüzgar eken fırtına biçer denir ki bu yansımaların ters ve tepe taklak gelmesi halinin de anlaşılması için! Durgun suya taş atma durumunda suda milyarlarca halka içi içe sonsuz dalgalanır! İlk “An” bir taş atma anıdır! “Ne yaptım ki sadece bir taş attım! ” denmez! Atma kardeş, geri gelir! Köroğlu’nun babasının gözünü çıkaran bey ilk taşı atar! Körün oğlu bu dalganın beye dönüşümüdür! Babasının dalgasını alır! Yani şu anda olanlar bir dalga olarak düşünülürse bir “İlk an” vardır! Durduk yerde su dalgalanmaz! Evrensel enerji akışları böyle bakın bu Allah’ın sistemidir! Şakaya alaya gelmez! Çarpar yüzüne her “An”ı Allah! Önce şarj, sonra deşarj! Bir araçtakiler inmeden diğer grup o araca binemez! Araçtakiler boşalacak! Bu evrensel enerji boşalımlarına örnektir! Testiye ne dolarsa bardağa da o akar! Bir de sarkaç örneği var; sarkaca verilen kinetik enerji sarkaçta potansiyel enerji olarak salınım başlatır ve sarkaç sağa sola, artı eksi kutuplarda salınmaya başlar! Bu salınım, potansiyel enerji bitene dek devam eder! Sarkaç durdurulmak istenirse potansiyel enerji kadar ek enerji gerekir! Yok salınım devam etsin istenirse yine ek enerji uygulanır ve salınım devam eder! Ama unutulmamalı sarkaç artı yönde gittiği kadar, eksi yönde de gidecek! Eski pandüllü saatlerdeki sistemde pandül yayı salınarak saniyeleri gösteren çarkı tetikler! Potansiyel salınım devam etsin diye ek güç potansiyel depo için bir yay kurulur; bu sıkışan yay, azar azar boşalarak saate kinetik enerji sağlar! Yani saatin mekanik düzeninde de kurma kolu ile kurma var bu enerjinin potansiyel olarak depolanması. Şimdiki düzeneklerde pil kullanılır! Kol saatleri arasında sallanınca kendini kuran saatler de vardı! Kısaca bir ilk hareket, ilk an olmamışsa yansıma da iş de olmaz! Bir yansıma ve hareket var ise onun sebebi de vardır!
İnsan davranışları da böyledir! İnsanlar yüklendikleri enerjileri kusarlar! Saatin kurulan yayı gibi gerilirler! Ve bu boşalma ya yavaş yavaş ya da birden olur! Birden olunca saatin zil düzeneğindeki gibi hızlı boşalır! Bazı da zemberek boşandı denir o zaman saat zembereği tamamen bozulur! Yani saat fazla kurulunca zorlanınca zemberek boşanır!
Son tahlilde; bir fıkra gibi dinlemiştim, onu anlatayım. Babası çocuğa atı yemleme görevini verir, çocuk tembelliğinden işi aksatır ve bazı yem verir bazı vermez! Baba devamlı “Oğlum, atın yemini sakın ihmal etme, at ölür! ” der! Çocuk da “Baba çok ihmal ettim ama at hala yaşıyor! ” Dermiş! Bir gün bakmışlar ki at nalları dikmiş! Atlar ölünce, gövde ağır olduğundan gövdesi üzerinde yatar; ayaklar yukarı dikilir, nallar parlar! İşte bu örnekteki hal ihmal edilen “An” lara örnektir! Hayatın hiçbir “An”ı ihmale gelmez! Geri yansır! Yansımanız güzel olsun isterseniz “İlk an” a dikkat edin. O yansıyacak çünkü! Yansımadan da asıl düzelmez! Yansımanın etkisi azalınca yeni yansıma için daha dikkatli olunabilir! Tabi ki zemberek boşalmamışsa! At da nalları dikmemişse!
Selametle,
Ahmet Bektaş
Ahmet BektaşKayıt Tarihi : 1.6.2013 20:20:00
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Son tahlilde; bir fıkra gibi dinlemiştim, onu anlatayım. Babası çocuğa atı yemleme görevini verir, çocuk tembelliğinden işi aksatır ve bazı yem verir bazı vermez! Baba devamlı “Oğlum, atın yemini sakın ihmal etme, at ölür! ” der! Çocuk da “Baba çok ihmal ettim ama at hala yaşıyor! ” Dermiş! Bir gün bakmışlar ki at nalları dikmiş! Atlar ölünce, gövde ağır olduğundan gövdesi üzerinde yatar; ayaklar yukarı dikilir, nallar parlar! İşte bu örnekteki hal ihmal edilen “An” lara örnektir! Hayatın hiçbir “An”ı ihmale gelmez! Geri yansır! Yansımanız güzel olsun isterseniz “İlk an” a dikkat edin. O yansıyacak çünkü! Yansımadan da asıl düzelmez! Yansımanın etkisi azalınca yeni yansıma için daha dikkatli olunabilir! Tabi ki zemberek boşalmamışsa! At da nalları dikmemişse!
![Ahmet Bektaş](https://www.antoloji.com/i/siir/2013/06/01/gun-cel.jpg)
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!