siz bilmediğiniz bir şehirde kaybolun biraz.
biz gül koklayıp çiçekçi vitrinlerinden
saçlarımızı rüzgara boyayacağız.
imbatla telli, lodostan duvaklı
düğün-dernek yapacağız.
sonra karışacağız rengini bilmediğimiz kalabalıklar arasına
belki yağmur yağacak yada başka bulutlardan ıslanacağız
öncesini bilmediğimiz hangi öykünün sonu işimize geliyorsa
diğerlerinin hiç açmadan kapağını sadece onu okuyacağız.
siz bilmediğiniz bir şehirde kaybolun biraz.
biz sarı başakların meyveli dallarından
çocuklarımıza bereket toplayacağız.
yanakları allı, sırmadan saçlı
yarınları birlikte kuracağız.
sonrasının yoldan yorgun, efkardan bahane bir gece vakti
çilingir olup açtığımız sofrada sevdamızı yudumlayacağız
yüreklerimiz titrerken kapı arkalarında saklı ilk heyecan gibi
yelkensiz direklerimize dört el sarılıp okyanuslara açılacağız.
siz bilmediğiniz bir şehirde kaybolun biraz.
biz kendi izlerimize bile görünmeden
tuz kurusu dudağımızı ıslatacağız.
geceleri ay ışığı yakamozlardan
nice güneşler yaratacağız.
düş misali yastığımda saçlarım, saçlarına neler anlatıyorsa
bir ara yaşlanacak gözlerimiz ardından gülümseme olacağız
en ağır hükümlerle silinecek, ne varsa yaşanmamışlık adına
dalgalandırdığımız her denizde dalgalar boyu yaşayacağız.
siz bilmediğiniz bir şehirde kaybolun biraz.
biz sarılıp bize, biraz daha uyuyacağız.
Kayıt Tarihi : 16.8.2007 10:56:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
her zaman ki gibi..
şiirdi ...
kutluyorum yüreğinin emeğini ..
nasıl nostalji yaptırıyorum şairlerime :)
okumak iyi geldi okurken düşünmek de
film gibi şiiri seyrettim sanki .
kutlarım kaleminizi...
saygı ile...
TÜM YORUMLAR (38)