Gülücük Hatun Şiirleri - Şair Gülücük Hatun

Gülücük Hatun 1980 Ankara doğumlu. İlk ve orta öğrenimini Terakki Vakfı Özel Şişli Terakki Lisesi'nde tamamladı. Lisans eğitimini İngilizce Uluslararası İlişkiler ve Siyaset Bilimi alanında tamamladıktan sonra yüksek lisansını,aynı ekolde Ortadoğu Çalışmaları üzerine tamamladı.
Edebiyata olan ilgisi lise çağlarında başlayan ve yazma yeteneği babasından ona kalan en güzel genetik miras olan yazar, Lise sıralarında Shakespeare sayesinde ingiliz edebiyatına ilgi duyduğundan, okulda İngiliz Edebiyatı sınıfında ünlü birçok ingiliz şairi ve yaza ...

Gülücük Hatun

Geçmişte unutmaya kıyamadıklarım var... Tozlu raflara veya çatıkatında bir dolaba tıkıştıramadıklarım.. Benimle bir ömür boyu yaşayacak anılarım ve kahramanlarım..
Bugünü gönlü rahat ve gönlü şen olarak yaşamak için, güneşli bir günde, kendimi belki de ilk defa yargılamaksızın tüm anılarımı bir mukavva kutuya tıkıştırıp bir çöp kamyonunun arkasına fırlatmak istiyorum.
Bana yazılanlar ve benim yazdıklarım. Onca sayfa.. Onca satır.. Gözyaşlarıyla mürekkebi bozulmuş sayfalar, ruj sürüp dudak izi çıkardığım yeni aşkların heyecanının kokusunun üzerine sinen mektuplar..
Öyle çok mektup vardı ki yazılan... Bana yazılanlar genellikle 'Güzel Gözlüm' diye başlıyordu.. Ya bir defterimin arasında buluyordum tesadüfen ya da montumun iç cebine sıkıştırılırdı.. Mektubu bulduğum anlarda hemen döner etrafıma bakınır, bunu yapan o haylaz gönüllüyü bulmaya çalışırdım ama hiç bulamadım.. Gözlerime bakmaya doyamadığını kara kalem çalışmasıyla her mektupta bunu bana hatırlatan o cıvıl cıvıl yüreği hiç bulamadım. Tanıma şansım olmadı, olamadı.. İki sene boyunca sürdü mektuplar.. Her açtığımda nane kokusuyla karışık bir çiçek kokusu gelirdi burnuma.. İç ferahlatan bu koku, aldığım mektuplarla özdeşleşmişti benim için artık..
Yazanın ellerinin değdiği o kağıda, ben de beni böylesine çok sevdiği için defalarca dokunur, Onu anlamaya, hayal etmeye çalışırdım...
Bir gün yalnız, okul bahçesinde oturup gazete okuyorken, defterlerim hemen yanımda üstüne oturduğum kaldırımda duruyordu.. Birden bir sıcaklık hissettim yüreğimde ve defter sayfalarım bir bir açıldı rüzgarla.. ve bir mektup daha.. hemen kalkıp sağıma soluma bakındım.. bu sefer kurutulmuş bir dal gül ve yine 'Güzel Gözlüme' mektubunu buldum...

Devamını Oku
Gülücük Hatun

Bir Büyüdür “AŞK”…



Güneşli bir sabah uyandığında aşık olmuşsundur. Gece uykusunun verdiği mahmurluktan mı yoksa yüreğinin yorgunluğundan mı bilinmez her yerin ağrıyor gibi yerinde doğrulmakta bile zorlanırsın. Tenin sıcacık, saçların omuzlarından aşağıda dağınık bir halde, kendine ne yaptığını anlamaya çalışırsın. Her şey farklı, eski anlamını yitirmiş yeni bir anlam kazanmıştır şimdi gözünde… Bir süre yatakta kalakalırsın, daha önce yüzünü hiç görmediğin bir adamı, nasıl olur da bu kadar çok düşündüğüne,kalbinin onun için çok daha hızlı attığına,sana bir kerecik sarılması için hayatta belki de her şeyden vazgeçebileceğine şaşarsın.

Devamını Oku
Gülücük Hatun

Güneş batmak üzereyken nasıl Eros heybetli duruşuyla tüm Tanrıların arasında en heybetlisi, en güçlüsü ve kadınların en tutkun olduğu Tanrı olarak duruyorsa ben de demin gün batımında, Güneşin son ışıkları camdan yüzüne vuruyorken seni işte öyle gördüm.
Aşkım ateşinle daha bir alevlendi. O anda zamanın durmasını ve sadece seni o anın hiç bitmemesini izleyerek seyretmek istedim. Sen, yıllarca beklediğim insan olduğunu o anda işte sadece o anda anlattın bana, yine sadece sana ait olmam gerektiğini de.. Herşey,herkes kısacası tüm hayat, o anda benim için gözümün önünden silindi. Sadece SEN kalıverdin belleğimde. Bir saniye ya da kimbilir iki saniye seni doyasıya izledim. Meğerse öyle susamışım ki sana. Sana aşık olduğum ilk günden bu yana, karşısında susuzluktan öldüğüm ama küçük avucumu doldurup da bir damlasını bile içemediğim bana hayat verecek olan su gibiydin... Seni kana kana, doya doya içmek üzereyken, bir damla bile içemedim.
Sana aşık olduğumu yazmaktan, düşünmekten, hayatı sadece senin gözlerinden ibaret olarak algılamaktan yoruldum..
Demin tüm hayatımı, tüm yaşamımı bir anda bir kıvılcımla birkez daha değiştirdin SEN.
Birçok şarkı var ve bir çok şiir içinde 'SEN' kelimesi geçiren..
Benim hayatımın anlamı, yaşamımın özü oluverdin' SEN'.

Devamını Oku
Gülücük Hatun

Seni,senli saatleri yaşamak ömür gibi,
Kana kana su içmek,
Sanki yeniden doğmak misali..
Ama..
Akşam olup da İstanbul'a emanet ettiğimde seni,
Beyoğlu'nda ki kırmızı tramvaya,

Devamını Oku
Gülücük Hatun

Öylesine çok sevdim ki seni,
Zaman kuş oldu, uçtu gitti,
Geriye sensiz bir tek ben kaldım,
Ümidimiz bir gün biz olmakla yaşadım,
Rüzgarla savruldu hayallerim ve saçlarım.
Sanma ki aşkım uçup gitti bu rüzgarla.

Devamını Oku
Gülücük Hatun

Bugünlerde kendimle dalga geçiyorum!
Ama biliyorum ki ben bunu hakediyorum,
Aşık olmak benim neyime,
Şimdi bir güzel cezamı çekiyorum.

Bugünlerde kendime gülüyorum!

Devamını Oku
Gülücük Hatun

Birgün beni ben olduğum için sevecek olana...

Seni çocukluğum gibi seviyorum... Çocukluğu da sevmiştim çünkü bir zamanlar,sonradan anlıyorum... Yerli yersiz döktüğüm tüm gözyaşlarımı,bebeklerimin orasını burasını boyamayı, elime tutuşturulan bir paket çikolatanın benim için dünyalara bedel olduğunu da, sonradan anlıyorum... Seni sevmeyi de saklayacağım içimde biliyorum,tıpkı çocukluğumu sevdiğimi,çocuk olmayı sevdiğimi kendimden bile sakladığım gibi... Kendime bile itiraf edemiyorum seni sevdiğimi...Bak...Çocukluğum beni terk etti... Hiç baktı mı gözümün yaşına? Seni sevmekten korkuyorum, sen de terk ediverirsin diye bir gün beni...

En çok, bahar sabahları, ozaman ki evimizin bahçesinde kir pas içinde kalıncaya kadar oynamayı severdim. Vukuatlarım da olmaz değildi elbet... Mahallelinin benden illallah ettiği gerçeğini hala söyler dururlar ailemdekiler... Dövdüğüm,orasını burasını yumrukladığım çocuklar elleriyle gözlerini ovuştura ovuştura ağlayarak, annelerine şikayete giderlerdi de beni,ben en çok bu son sahneyi severdim... En çok burada heyecan duyar, kaçmak için kendime yer arardım...Çünkü artık birilerini paralamak,tekme tokat erkek çocuklarıyla toz toprak içinde boğuşmak cazip gelmiyordu bana... En son, sen iyi bir kızsın,benimle çikolatalami paylaşmak ister misin diyen bir çocuğu dövmekten vazgeçmiştim...Korkusundan mı yoksa gerçektende beni iyi bulduğundan mı bilinmez,işte ozaman vazgeçmiştim sokaktaki komşu çocuklarını paralamaktan...Böylece ben de dayak yemekten kurtulmuştum,dayak attığım kadar... Yanaklarım,dizlerim,dirseklerim,heryerim yara içinde kalır, saçlarım da uzun olmasa kimse beni kız çocuğuna benzetmezdi... İşte ilk ozaman kız çocuklarıyla evcilik oynamaya heves etmiştim...Ve,beni iyi bir kız olarak gören,bana paylaşmanın kutsallığını ilk kez o anda hissettiren o küçük çocuk, ilk aşkım olarak benim tarihime altın harflerle ismini yazdırmayı başarmıştı...Ama asla sonuncu olamadı...Keşke onun kadar saf,masum,iyi yürekli birisi son olsaydı... Sen son olacak mısın? Bana iyi,uslu bir kız olduğumu tam seni paralarken değilde bir anda,aniden,hiç yeri değilken söyleyecek misin? Dudaklarımda yaramaz ve çocuksu bir gülümseme ifadesi yaratmak isteyecek misin? Kimbilir,bu satırları okuyacak mısın?

Devamını Oku
Gülücük Hatun

Günümün büyük bir çoğunluğu iş yerinde geçiyor hepimiz gibi.. Hayat mücadelesine dalmış bir şekilde çoğu zaman kim olduğumu, neleri sevdiğimi, neleri sevmediğimi,neler yaşamak istediğimi bile unutuyorum.. Ancak son günlerde kendimi dinleme fırsatı bulduğumda,hayatımda bulunan bir çok şeye sevgiyle,sabırla baktığımı ve hayal gücümün de yadsınamayacak kadar bana yardımcı olduğunu gördüm.
Şu anda çalıştığım ofiste masası camsız bir mekanda bulunan tek kişi benim.. Dört yanım duvarlarla çevrili... Ne saatten haberim oluyor ne de dışarıdaki hava durumundan.. Kapının önünde dört duvar arasında bir yerde masam benim. Halime çok şükür ki ya bu da olmasaydı düşünceleriyle gelip gidiyor aklım beş adım sonrasındaki dev camlara ve doyumsuz Istanbul güzelliğine..
Biryandan da iyi ki de bu manzaraya karşı oturmuyorum dalıp dalıp giderdim herhalde diyorum kendi kendime.. Ama okadar da boğucu ve sıkıcı ki oturduğum yer anlatamam size.. Biryandan burada konum olarak bulunmamam gerektiğini geçiriyorum içimden, bir yandan da farkında olmak istemiyorum bu düşüncelerimin... İşimi severek yapıyorum, çocukluğumdan beri bana ne verilirse severek, sabırla yaklaştığım gibi.. Ama keşke masamın yanında en azından dışarıyı görebileceğim bir camım, denizliğine de güneşi görebilecek minik bir mor menekşem olsaydı!
Şimdilerde ışığı yüreğimden gözlerime yansıtıyorum.. Ve ara sıra ofisin içinden dolaşırken dönüp bir saniye de olsa camdan dışarı bakabiliyorum..bu bile beni mutlu ediveriyor!
Mor menekşem yok çünkü onu yaşatabileceğim bir cam da yok masamın yanında..
Hayal ediyorum kimi zaman, buz gibi rüzgarın esişini.. Yağmurun yağışını, güneşin batışını.. Hollanda'da ki eşşiz bucaksız lale bahçelerini getiriyorum çoğu zaman gözümün önüne.. hayal edebildiğim kadar seviyorum ve sevebildiğim kadar düş kuruyorum çok sıkıldığım zamanlarda. Keşke demek istemiyorum ama keşke diyorum bugünlerde.. Keşkelerim okadar çok çoğaldı ki... Üzüldüğüm beni kıran, beni inciten insanlar biryandan, biryandan da kendimle bu kadar barışık olmam neden diye kızıyorum kendi kendime. Bugünlerde henüz bahar gelmedi Istanbul'a.. Bahar gelmedi ama aşk esmeye başladı bile soğuk İstanbul sokaklarında. Soludukça havayı, aşk üşütüyor dudaklarımı. Nefesim ısıtıyor aşkın rüzgarını.. Kendime engel olmaya çalışıyorum. 'Düşünme Onu! ' diyorum kendi kendime defalarca.. her sabah her akşam ve her dakika.. Ancak ben sensiz hiç olamam ki diye geçiriveriyorum içimden.. Kimbilir yoksa tekrar mı aşık oluyorum?

Devamını Oku
Gülücük Hatun

Öylesine çok sevdim ki seni,
Zaman kuş oldu, uçtu gitti,
Geriye sensiz bir tek ben kaldım,
Ümidimiz bir gün biz olmakla yaşadım,
Rüzgarla savruldu hayallerim ve saçlarım.
Sanma ki aşkım uçup gitti bu rüzgarla.

Devamını Oku
Gülücük Hatun

Orhan Veli Üstad yazdığında,
Anlatamadıklarını anlatmış…
Birbir, satır satır…

Ben ise anlatamıyorum…
Ansızın boynuna sarılmak istediğimi,

Devamını Oku