Ben kime değer verdiysem, incitmek için sıraya girdi. Beni saf sandılar galiba, sessizliğimin perdesinde sabrımı sınadılar. Herkesi kendi yerime koyarak düşünmekten yoruldum, olgunluk bir bana mı verildi? Heyy! Alttan aldıklarım, sabır gösterdiklerim, cahilliğinize verdiklerim, susupta insan yerine koyduklarım hesabınız bugün kapandı...
Kimse beni dinlemiyor. Kimse beni duymuyor.
Kimse beni anlamıyor, diyerek üzülüp susan küçük kız merak etme büyüyünce de hikaye değişmiyor...
Bir müzik sesi duyuyorum uzaktan.
Yalnızlığın ve yağmurun eşlik ettiği.
Sakin yüzlü bir adam gözleri duru ve durgun yüreğinin hüznünü döküyor tınılara, dalarken gözleri uzaklara...
Siyahların içinde, hüznüyle raks eden, kırmızı ruhlu bir çingeneyim...
Dalgın bakıyorsun dediler.
Her resminde bir hüzün akıyor.
Yüreğim dedim efendim yüreğimde.
Hüzün ev sahibi, mutluluklar misafirim...
Hüzün çiçeğim benim...
Gül tenime ekildin, gözyaşlarımla suladım hüsranlarımla büyüttüm
Hüzün çiçeğim benim...
Her Kış geldiğinde solar gülbenzin
Yalnızlığına çekilirsin...
Konuşmasına gerek yoktu ki.
Ne kadar saklamaya çalışsa da gülüşüyle.
Yüzünde kederin gölgesi vardı.
Gözlerinde hüzün çığlıkları...
Yağmur vuruyor camlarıma bu gece.
Bir hüzün davetsiz misafirim.
Bir çığlık kopuyor sessizce, gözyaşlarının lal olduğu saatlerde. hangi müziği açsam insanların mutsuzluğunu döküyor ortaya.
Maskelerinden arınmış yüzler her odada.
Bir yalnızlık kokusu, birde özlem, birde geçikmiş hayaller. Gecenin maskesine gizlenen yüzler buluşur hep bu saatlerde hüzündür demlenen...
Hüzünle boyadım tüm şehri, baştan aşağı her yerini, deliliğim tuttu boyadım işte size ne hı size ne zaten küsümde herkeze...
Gözlerinde gün batımı.
Öyle durgun durma ne olur.
Bakışların duvarlara çivi gibi çakılı.
Saçın sakalın nedir bu derbeder halin?
Bir türkü söyle Adamım hüzünleri dağıtılalım...
Tebrik ederim
“Yere” mim olmadan “yâre” lam olmaz.
Görmemişken bile, yüreğim kaldıramaz.
Cemalini göreyim, cennetten de geçerim
O Kevser şarabını, gece gündüz içerim.