hani uçmak istiyorsun ya martılar gibi
seninki odalar arası kadar
bilemedin komşu kadınlar kadar
en fazla karşı mahalle kadar
bir avucunun içi kadar...Güleycan
hani palazlanıyor ya yüreğin
Bir ayak sesi duymayayım
Kapıya koşuyorum
Gelen sen misin diye
Bir siyah saç görmeyeyim
Yüreğim burkuluyor
Ağlamaklı oluyorum
Devamını Oku
Kapıya koşuyorum
Gelen sen misin diye
Bir siyah saç görmeyeyim
Yüreğim burkuluyor
Ağlamaklı oluyorum
Muhterem insan, Yüregine sağlık çok güzel bir şiir okudm, Yaradan güzel gönülere ilham verince işte böyle güzellikler serpiliyer gönüllere. Yeryüzündeki tüm güzellikler sizin olsun. Sağol varol...
harika bir anlatim vardi...coooooooook begendim..tebrikler
İçinde GÜL geçer de güzel olmaz mı hiç bir şiir? Sadece bunun için bile sizi binlerce defa tebrik edebilirim. Ama bu kadar da değil... Coşagelmiş kaleminiz. Tebrikler. - UĞUR BENEK
Bikere Güleycan ismini ilk kez duyuyorum ve çok beğendim.
Toplumsal konuların gönül adamları tarafından iredelenmesi de farklı oluyor gerçekten.
Önemli olan sorunlar hakkında filyasyon çalışmaları yapmaktır. Yani problemin kaynağına yönelik araştırmalara girişmek ve problemin menşeyine ulaşmaktır. Ülkemizde kadınlar ile ilgili bütün problemlerin temelinde 'EĞİTİM YETERSİZLİĞİ ' yatmaktadır. Son dönemlerde medyada ön plana çıkan ve kendini aydın olarak adleden diplomalı cahil kadınlar da menfaat temin etmek amacıyla bu konuyu hep suistmal ettiler maalesef.
Tek çare çocukların doğru eğitimidir. Aile ve Okul aynı şuur ile hareket etmeli.
Kendi benliğimizi, kimliğimizi ve olmazsa olmaz değerlerimizi yaşatarak cinsiyet gözetmeksizin donanımlı, bilgili, görgülü bir nesil yetiştirme gayretinde olmalıyız.
Bu anlamada şiirinizi, kaleminizi ve duyarlılığınızı yürekten kutluyorum.
saygılar
Kadının yeri bu kadar değişimi kaldıramadı belki başladı geriye gitmeye İşin kötüsü Geriye gidişin başını büyük ölçüde yine kadılar çekmiyormu sizce?
Ama şiriniz harika Yüreğinize sağlık,
harika olmuş yüreğinize sağlık.
saygılar
'ne çok görevler yüklemiş hayat sana
ne çok vereceklisin herkese,herşeye..
at,avrat,silah üçlemesin de yerin hala
değerin öküzün önüne geçemedi be...Güleycan. '
tamamı güzel de en güzel kısım bence...
dillerine sağlık
-Komşunun gelini yine gebe.
(Karnımda bir can kıpırdanmaktadır)
-İnekler böğürüyorr kızzz koşsana....
(İnekler hergün sağılmaktadır)
-Yanıma gelsene kız zilli...
(Kocam her akşam oynaşmaktadır.)
-Yemek çıkarın misafirlere....
(Aşım bir tamam kaynamaktadır.)
-Kurban bayramı geliyor gelin.
(Kolumdan bilezikler alınmaktadır.)
-GÜLEYCAN mıydı gız senin adın?
(Gülmek sadece adımdadır....)
Kadın olmak zor erkek egemen bir Dünya'da.
Anaç tavuk günde piliç diye diye
ne et kaldı ne kemik.
Macide ÖZCAN
Erkeklere.........
HİÇ DENEDİNİZ Mİ?
Dün gece, eşim ve çocuklarım uyuduktan sonra mutfağa su içmek için gittim. Su içerken, eşimin o günkü bulaşıkları yıkamadığını fark ettim. Lavabonun üzeri kirli bulaşıklar ile doluydu. Bunca kirli bulaşık bu evden mi çıktı diye merak ettim önce, sonra 8-10 nüfusluk bir ailenin ne kadar bulaşık kirlettiğini düşündüm. Herhalde bizim kirlettiklerimizin 3-4 misli kadar olmalıydı. Bizim evde ev işlerinden sorumlu olan kişi eşimdir. Yemeğin nasıl yapıldığını, evin nasıl temizlendiğini, çocukların nasıl doyurulduğunu, elbiselerimizin ne zaman yıkandığını hangi arada ütülendiğini genelde fark etmem bile. Her şey önüme hazır bir şekilde gelir. Çok nadir durumlarda eşimin ev işlerini yaptığını fark ederim.
Dün gece bulaşık yıkamayı denedim. Daha önce de birçok defa bulaşık yıkadığım oldu ama onlar sayılmaz bence çünkü o zamanlar öğrenciydim (öğrenci evlerinin bulaşık yıkama şekilleri ve bulaşık kapasitesi malum). Önce, su ısıttım. Kirli bulaşıkları kendimce tasnif ettim. Önce bardakları yıkayacaktım, sonra kaşıkları, onlar bittikten sonra da tabakları, ardından da tencere ve benzeri bulaşıkları. Kafamda projemi tamamladım. Su ısındıktan hemen sonra işe koyuldum.
Bulaşıkların yıkanması ve durulanması bittikten sonra saatimi kontrol ettim. Tam bir saattir ayaktaydım ve sırt ağrısından dolayı ayakta duracak halim yoktu. Üstelik, ellerim pörsümüş resmen el olmaktan çıkmışlardı. Eşimden çok daha güçlü olan ben; eşimin günde 3-4 defa bu işi yapmasına ve hala ayakta durabilmesine şaşırdım resmen. Üstelik sadece bulaşık değil. Daha önce ev temizliği denemem de olmuştu. Sadece elektrikli süpürge ile evi temizlemem bile terlememe yetmişti. Bir defasında da eşime çamaşır yıkarken (akmayan sular nedeniyle makine yerine ellerimizi kullanmak zorunda kalmıştık) yardım etmiştim. Üç gün boyunca yıkadığım çamaşırlar nedeniyle her tarafım ağrıyordu ki işin büyük bir kısmını eşim yapmıştı. Bir defada ütüde kendisine yardım etmiştim. Ütülenecek çamaşırların çoğunu eşim ütüledikten sonra kalan az bir kısmını ben ütüleyeyim dedim. Üç beş parçayı ütüledikten sonra “hiç iyi değilim, galiba hasta olacağım” bahanesiyle ütü yapmaktan vazgeçtiğimi çok iyi hatırlıyorum.
Benim, çok azına bile tahammül edemediğim ev işlerini eşim, her gün, defaten yapıyor. Denediğim için çok iyi biliyorum; sürekli olarak ev işi yapmak bir insanın bünyesinin kaldıracağı bir iş değil bence. Tek çocuklu bir evde bile en azından iki kişi çalışmalı ve bence dünya üzerindeki çalışma koşulları en ağır olan meslek dalıdır “Ev Hanımlığı”.
“Ev İşi” gibi bir sorumluluğu olmayan her erkeğe (vicdan sahibi olması şartıyla), en azından birer defa ev işlerini yapmalarını tavsiye ederim. Kadınların, ne zor şartlar altında çalıştıklarını ve ne kadar kıymetli olduklarını anlamanın en güzel yolarından biridir bence. Para kazanmakla meşgul olan biz erkeklerin bir de ev işleri ile sorumlu olması durumunu düşünüyorum da; perişan olurduk vallahi.
Ey erkekler! Ellerinizi vicdanlarınıza koyunuz. En azından, bu kadar iş yükü altında olan kadınlara saygı duyun!
Memet KARABALIK
(03/09/2007 tarihinde www.mihenktasi.com'da köşe yazısı olarak yayınlanmıştır.)
abla bu şiir biraz bozuk diyeyim yada sonra okuyunca ne olur bilmem 41 puan gende yazmana devam sadece bunu beğenmedim
Bu şiir ile ilgili 52 tane yorum bulunmakta