Son öpücüktü
Dudaklarımın sana bıraktığı!
Sıcacık!
İsteyerek!
Bir anlık değil!
Ama ömrüme bedel!
Söz Veriyorum sana
Geldiğin gün hüzün bulutlarını
Kovacağım
Yüzümde saadet gülücüklerini
Göreceksin
Sesimde mutluluk çığlıklarını
Karanlık odama
Çöktü sensizliğin bulutu
Gece, yokluğunda soğuk
Bense gecenin hüznünde kaybolmuşum…
Ta derinlerde bir yerlerde
Ayrılık hasretine, yalnızlık korkusunu,
Acıyan yaralarıma, dinmeyen gözyaşlarımı,
Hayatımdaki yokluğuna ve eksikliğini,
Ben sana, seni özlediğimi diyemedim.
İki dudağımın yalnızca alfabeyi öğrenirken kurduğu,
Yeni başlamış
Nefes almaya!
Pembe bulutlara
Ulaşmadan
Körpeliğini atamadan üzerinden
Tadına varamadan sevdanın!
Mazi kalbim de bir yara
Bense sensiz bir harabeyim
Yıkık, dökük duygularımla
Geçmişten kopamayan bir divaneyim
Yüreğim yanıyor
Lakin “mazi kalbimde bir yara”
Cesurum!
Konuşurum!
Ama sevdasını
Anlatamayacak!
Yaşayamayacak kadar da
Korkağım!
Dostumu aradım
Şu dedim olmadı
Bu dedim tutmadı
Dostlarım arasında seçime zorlandım
Lakin kıyamadım hiçbirine
Düşündüm saatlerce
Senin
Yatın katın
Altında araban
Özel şeförün var...
Alanya da yazlığın
Üsküdarda kışlığın
Seni bana sevdiren her şeyini unuttum
Kaşını, gözünü, özünü sözünü
Aynadaki yüzünü görmüyorum
Çünkü; seni artık sevmiyorum!
Bana seni anlatan tatları almıyorum
Bende bu şiiri ödevimde kullanacağım...