Demeliyiz ve şunu da iyice bilmeliyiz ki,
Ve ardından aynelyakin tam idrak etmeliyiz ki,
Gaflet ve dalâletimiz yüzünden aleyhimizde
…..... Birleşen
…………… gelecek,
……..................... dünya,
………………………… nefsin heveslerinin de
Zararını defedecek
Yalnız O Zat olabilir,
Yalnız O yardım ederek
O bizi kurtarabilir.
…………………………. Gelecek emri altında,
……….................... Dünyamız hükmü altında,
……………. Nefsimiz idaresinde.
…….. Ruhumuz nurdan elinde.
O halde istemeliyiz yardım Cemil-i Fettahtan.
Acaba, gökleri ve de yeri halk eden Allah’tan
Başka hangi sebep var ki, en ince ve de en gizli
Kalbimizden geçenleri bilecek? Ve istikbali
Bizim için, ahiretin icadıyla nurlayacak,
Dünyanın yüz bin boğucu emvacından kurtaracak
— hâşâ – varlık ve vücudu gerekli ve mutlak olan
O Zat’tan başka hiçbir şey ve hiçbir cihette O’ndan
İzin almadan, O arzu etmeden yardım yapamaz
Ve kurtarıcı olarak hiç kimseyi kurtaramaz.
Mademki durumun gerçek yönü böyledir, o halde.
Nasıl Hazreti Yunus’a o dua neticesinde,
Balığı
……. ona bir merkup ve bir denizaltı oldu;
Denizi
…….. cennetten sahra, bir güzel kır yeri oldu
Gecesi
……...latif bir suret aldı mehtabın nuruyla.
Şimdi, o münacaatın şahit olunan sırrıyla;
Deriz; “La ilahe illa ente suphaneke inni
Küntü Min ez-zalimin”le yaparız tenzih virdini
Yok Senden başka ilah.
Tenzih ederim Seni
Her türlü noksanlıktan.
Gerçekten kendine ben
Oldum zulmedenlerden.
“La ilahe illa ente”
…………………...... cümlesiyle atimize,
“Suphaneke”
……………….. sözcüğüyle dünyamız, âlemimize,
Ve de “İnni küntü min ez-zalimin”
……………………………… fıkrasıyla biz,
Nefsimize merhametli bakışını çekmeliyiz.
Ta ki iman nuru ile ve Kur’an’ın mehtabıyla
Geleceğimiz nurlansın ve o nurların ışkıyla
O karanlık gecemizin dehşeti ve vahşeti de,
Ünsiyet ve tenezzühe inkılâp etsin her demde.
Sürekli mevt ve hayatın değişmesi seferinde,
Seneler ve ömürlerin dalgaları üzerinde
Sayısız cenaze binip sonra yokluğa atılan
Dünya ve yeryüzümüzde; hikmetli ve sırlı Kur’an
Tezgâhında yapılan bir manevi gemi hükmünde
Olan nurlu İslamiyet hakikati içersinde,
Esenlikle o denizin üzerinde gezinerek,
Kurtuluş sahillerine çıkarıp ta güldürerek,
Şu fani hayatımızın görevi bitsin hayırla.
Geçelim ebediyete esenliklerle, huzurla
Korkunç olan o denizin fırtına ve depremleri,
Sinema perdesi gibi o geziş görüntüleri
Tazelendirmekle daim, vahşet ve dehşeti silip,
İbret bakışı ve hem de tefekkürü keyifleyip
Okşayıp ışıklandırsın. Hem o Kur’an sırrı ile,
Beden ve de ruhumuzu tam terbiye etmesiyle,
Nefis bize binmeyecek, o bize merkub olacak,
Bizi ona bindirerek güçlü bir araç olacak
Ebedi hayatımızı kazanabilmekte bize.
O Kur’an’ın tüm sırları yazılsın kalplerimize.
Kısacası: Madem insan, aslının caimiiyeti
İtibarıyla sıtmadan elemli olduğu gibi
Yeryüzünün zelzele ve diğer sarsıntısından da
Kâinatın Kıyamet’i olacağı zamanında
Büyük sarsıntısından da elem içinde oluyor.
Ve nasıl ki mikroskobik bir küçük mikroptan korkar;
Gök cismi olan kuyruklu yıldızlardan dahi korkar.
Hem nasıl, evini sever, dünyayı da öyle sever.
Hem nasıl ki bir küçücük kendi bahçesini sever,
Öyle de; şevk ile sever o ebedi Cenneti de.
Elbet, böyle bir insanın Mabudu, Rabbi ve hem de,
Melcei, kurtarıcısı ve isteği öyle bir Zat
Olabilir, idaresi altındadır tüm kâinat,
Atomlar ve gezegenler dahi emri altındadır.
Elbette böyle bir insan Yunusvâri duadadır:
Ve de;
…………….. “La ilahe illa ente suphaneke inni
Küntü min ez-zalimin”
der, buna muhtaçtır madeni.
Yok Senden başka ilah.
Tenzih ederim Seni
Her türlü noksanlıktan.
Gerçekten kendine ben
Oldum zulmedenlerden.
(Birinci Lem’a, Sait Nursi)
'Seni her türlü noksandan
Ederiz tenzih, Allah’ım.
Öğrettiğinden başka da,
Hiçbir bilgimiz yok bizim.
Her şeyi hakkıyla bilir,
Her işi hikmetle yaparsın'…
(Manzume-i Şerh, Ali Oskan)
5. Eylül. 2009 - İzmir
Ali OskanKayıt Tarihi : 6.9.2009 03:09:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Not: Bu çalışmayı, metine tamamen bağlı kalarak yaptım biiznillah. Manayı aynen aktarmaya özen gösterdim. Allah kabul eylesin inşallah. Ali Oskan
TÜM YORUMLAR (1)