Asırlar öncesinden kutlu fetih müjdelendi
Gönüllerin tabibi Sultan Mehmet' i övdü.
Ufkun özlemle beklediği o taze sabahlar
Kucaklar İstanbul' u Süleymaniye' deki davudi ezanlar
Kur' an sedasıyla süslenen güzelim Sultan Ahmet
Ayasofya masum ve kederli hüzünden bir demet
Kubbelerinde hala nefesi var mı o mimarın
Zarif minareler şahid, usta ellerine Koca sinan' ın
Eyüp sultan İslambol' un ensar ravzası
Muhacir yürekler bu gülistanın bülbülü şeydası
Bab-ı Ali anlatsın devşirmelerin planlarını entrikalarını
İşitir mi hala yeniçerilerin ayaklanma naralarını.
Topkapı'da duyulur Ulu padişahtan bir ferman
Kutsal emanetler ecdattan bize miras kalan
Dolmabahçe şanlı mazinin altın çağını hatırlatır
Yalnızlığın göz yaşlarını bugün içine tek tek akıtır.
Karacaahmet'te sessizlik soğuk bir ezgi
Hayat ve ölüm arasında mermerden bir çizgi
Mihrimah sultan vefanın simgesi
Üsküdar'da aralanır mana ehlinin perdesi
Galata'nın eşsizliğini selamlar, her gün çığırtkan martılar
Mavi marmaraya özgürce, duygularını nakşeden vapurlar
Surlar haykırır mı bize cesaretini, ulubatlı Hasan' ın
Bizans tekfuru bilmez gücünü, kuvvetli imanın
Ab-ı hayattır, ab-ı kevser tadında çeşmelerin
Beş vakit hemhal olana hediyesidir Abdulhamit' in
Yedi tepen yedi kattan gökten inen sularla nurlu
Toprağın Şeyhulislam, Akşemseddin gibi ulu çınarlarla dolu
Büyük ada, kınalı, Heybeli, Burgaz ada,
Engin sulara serpilmiş birer gonca
Sarayburnu'nda bir yaz akşamı mehtaplı bir gece
Yakamozlardır aşığın dilinden düşen her hece
Boğazda kaderine terkedilmiş yalılar nemli ve loş
Tanburi çalınan odalar bugün hazin ve boş
Agora meyhanesinde nihavent makamlı bir şarkı
Tevbesi umulur işret meclisinin gözü kör gönlü paslı
Soğuk kış gecelerinde lodosa inad bir bardak boza
Isıtır içimizi Beyoğlu' nun muamma sokaklarında
Eminönü' nde geçer pervasız bir külhanbeyi
Kadıköy' de bulurmuyuz, su içmek için saka' yı
Sadabad' tan zevk u sefa kayıkları kıvrım kıvrım süzülüyor
İnciden bir kolyeyi ' Altın Boynuza' takıyor
Haydarpaşa' da yaşanır hüzün ve ayrılıklar,
Bir ümitle bekler, gözü yaşlı çocuklar, analar
Bıkmaz aşık, ne maşukundan nede nazından,
Kızkulesi masalını, defalarca dinletir ağzından.
Piyer Loti'de tadına doyulmaz dostlarla içilen kahvenin
Usulca seyrine dalarız Haliç' teki tarihi sahnenin
Aydos kalesi cam kokusuyla her sabah karşılar güneşi
Ümran halkıyla uğurlar bir akşam vakti, Çamlıca Tepesi
Lalelerin bugün şark diyarlarında rengarenk bitiyor,
İstanbul' um onlar bir sende güzel kokuyor.
Her iklimde erguvan kokulu baharsın İSTANBUL
Bağrında yetişen gül neslini bul.
(İstanbul 2006)
Remziye ÖzdemirKayıt Tarihi : 21.4.2006 21:51:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
TÜM YORUMLAR (2)