Fiziksel acıdan çok daha derine inen bir ateş,
Cennet senin yüzün olabilir,
Bana daha önce endişe vermemişti oysa ki,
Sahip olduğum korkar, çok yalnızdır.
Hep daha fazlasını isterim.
Kıskanır,tozlanır,köşede beni izler.
Şimdi İstanbul'un havası,
Tekirdağdan daha koyu.
Ve daha çok sigara içilmelik.
Bardaklara sohbet konup dikilmelik.
Bir köşede mum yok.
Kumlara örtüleri ser.
Verilen ataklar,kurşunlar çıkarır.
Tersine döner.
Bunu mu istiyorsun.?
Batıkken,sefil endişeler.
Korkut,çekme gözünü.
Al ve biriktir.
Ellerime başkasının dokunacağını biliyordun,
Kılını bile ne yazık ki kıpırdatamadın.
Beni en keskin kılıcın,
Nice yükseklerdeki derinine attın.
Tereddütsüz başka tenlere mecburum şimdi,
En olmak istemediğim,
Nasıl öpülür ki başka dudaklar,
Söz verdiğimiz beğenilmeyen sokaklar,
Evimin balkonunda her gün bekledim.
Uğrarsın kaldırımlara diye sevgilim.
Korkak kandırma kendini !
Hiç mi sevmedin...
Bu hüzünle nasıl başa çıkardım,
Başka vücütlarda ağlayamazdım.
Benim yapacağıma inandım,
Şimdi belirsizlik ortada varken
Uzağa kimsesizliğe kaçtım.
Hayallerimizdeki ulaşılmazları tattım.
Dönme diye kahrımdan tıkanıyorum,
Her seferinde, bana nasıl değdiğine bakıyorum.
İçimi sızlatan kelimelerin,
Yapılan eylemlerin zıtlığı,
Ters köşe oyunların,
Ölüme sürgün eden bekletişlerin,
Şimdi her şey yaşanmaya değerdi.
rahat bırakmak ve zevki doyasıya yaşamak.
Beni ben olduran tüm gülücükler,
Dirençle vazgeçmeyen kalp,
Sevincim de,üzüntüm de,
Işık vuran sokakların,
Hissetmeliyim acımı iliklerime kadar,
Bastırsa da kalbim unutana kadar.
Geçerken bastığımız her kaldırımlar,
Aldığımız her nefes,
Ve biraz da vedalar...
Seni bana bir şekilde hatırlatacak.
Hayat kum tanesi kadar film sahnesinden beterdi.
Her ağızdan çıkan kelime gerçekleşti.
Ağır ağır beynime kurşun geçti.
Soyum kurusun bu yerde,
Yosunlara bürüneyim.
Çamurlarla yaşadığını bileyim.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!