Gül ile Bülbülün Aşkı

Yaşar Turgut Bilgin
131

ŞİİR


0

TAKİPÇİ

Gül ile Bülbülün Aşkı

Gül sevgilidir. Sevgili, bir gonca güldür. Yanakları al pembedir. Gül, Akdağın, Yumurdağın eteğindeki yaylalarda her evin önünde vardır. Kar suyu ile kıpkırmızı açarlar. En kırmızısı, en kokulusu pınarın yanındaki evde, Akar Osman’ın gülleridir. Bir gün, güllerin arasında, neden seninkiler en güzelleri diye sordum. Suyun özündeler dedi. Her akşam kuşların cıvıltısı, servilerin hışırtısı ile uyurlar. Sabahları buzağılarım, keçilerim, kuzularım ile hep birlikte uyanırlar. Kızlarım hep aralarındadır. Bütün gün karların şavkı vurur, dağların esintisinden beslenirler. Tamam, anladım dedim. Peki ya bülbüller? Durdu, yüzüme gülümseyerek baktı. Her çeşit kuş dolanır durur etrafta da bir tek bülbül gözükmez buralarda dedi.

Bir bülbül gül bağında
Terennüm eder güle
Gül, dalında nazlı
Salınıyor rüzgarda
Bunca gösterişli varken etrafta
Tavus kuşları, gövel ördekler, telli turnalar, zümrüdüankalar,
Kanadından gölge olmaz, senden bana fayda gelmez
Dedi bülbüle.

Bülbül farkındadır kendisinin
Farkındadır sesinin
Babasından duymuştu
Dedesi denemişti
Sesimden pırlanta yapsam.
Bülbül sesinden pırlanta
Olur mu olur
Güle ilginç gelir
Yüz taşlı bir gerdanlık olsun isterim
Baharda takar gezerim
Deyiverir.

Gülden söz aldı ya bülbül
Vardı Kohu dağlarına
Dağların doruğuna
Kayalar dik ve keskin
Aşk yolundaki herkesin
Süslüyor hayallerini
Ulaşmak zor olsa da
Buldu Kıymetli kayayı
Başladı şakımaya.
Kaya dur hele dedi.
Dedenin ömrü yetmedi
Bir tek taşı var elimde
Al bunu ver gülüne
Dönüp bakmadı bülbül
Gerdanlık yüz taş olmalı
Kendi sesiyle olmalı
Eyvah dedi Kıymetli kaya
Buna yüz ömür gerek.
Bahar bu, çabuk biter
Fırtınası, kışı var
Zehmerisi kıştan beter
Gülüne kavuşamamak
Zehmeriden daha beter
Bülbül asla vazgeçmedi.
Can ateş içindeyken
Ten yansa ne olurdu.

Şakıyan ses tez yayılır
Kıymet avcıları gelir
Kayadan kaya keser
Kaya her şeyi keser
Gelir kendisini vurur
Yerinden oynayan taş
Ocakta kireç olur
Un ufak toprak olur
Topraklar taş doğurmuyor
Bir kaya kolay olmuyor
Telaşı içinde kaya
Değeri bilindiği gün
Biliyor sonu olacak
Şimdi bülbül yanında
Taşa nağme okuyor
Bülbül sesi eritir
İçindeki cevheri
Bülbül ile yaparlar
En güzel mücevheri

Her sene her baharda
Bir bezirgan çarık çorap
Yağ toplar kumaş satar
Gezer Kohu dağlarında
Bezirgan bir mola verdi
Kıymetli kaya dibinde
Gördü bülbülün halini
Her bülbül gül dalında
Bu bülbül kaya dibinde.
Gül oyalı bir mendili
Bülbüle hediye verdi
Senin sesin bir pırlanta
Ömür tüketme burada
Bir yerde iki güzel
Görenler nazar eder
Güzel gelir, gider güzel,
Bir güzeli seçmeli
Gül bülbülü seçmeli
Pırlantadan vazgeçmeli.
Bülbül aşkında ısrarcı
Durmadı şakıdı taşa
Bezirgan yoluna gitti
Bir daha gözükmedi.

Henüz yeni palazlanmış
Birkaç keklik yavrusu
Yarı uçar yarı koşar,
Bülbüle kadar geldiler
Harikulade nağmeleri
Hayran hayran dinlediler.
Senin sesin ne de güzel
Dilimiz biraz açılsaydı
Gag gagguvak, gag gagguvak.
Keklik, yavrularını
Avcılardan kaçırır
Dağların doruğunda
Kayalarda büyütür.
Nesillerinin korkusudur
Uçamadan yakalanmak
Avcı elinde kafeste
Keklik avında kullanılmak
Ağzında bir tutam otla
Gözüktü kınalı keklik
Bülbülü bilir tanır
İçtenlikle anlatır
Bel dibinden su taşırım
Yiyeceği paylaşırım
Usul öğret, nağme öğret
Palazlara dua öğret
Ne güzel böyle paylaşmak
Korkulardan kurtulmak
Aşk yolunda birlik olmak
Birlikte dua okumak
Bismillahirrahmanirrahim
Bir öğretisi Annemin
Abdest alırken okunur
Önce eller yıkanır
Allahım ellerimi
Hırsızlıklardan koru
Kötü sözler söyletme
Dilime küfür ettirme
Burnuma miski amber kokuları doldur
Yüzümü güzelleştir
Kollarımı güçlendir
Allahım başımı kulaklarımı, boynumu koru
Ayaklarımı kötü yollara götürme
Allah birdir, tektir
Ondan başka büyük yoktur
Yaptığım her şeyi görür
Allahım kötü şeyler yaptırma bana.
Bir pırlanta kaç nağmedir
Kaç kelimeye bedeldir.
En hassas terazide
Kaç yürektir bir pırlanta?
Gül bahçelerinden geçtim
Bülbülün peşine düştüm
Ben bir aşk dervişiyim
İstanbul sokaklarında.
Galatada sema dönsem
Ellerimde toplasam Boğaz'da yakamozları
Taçları, sarayları
Koynumda saklasam gelsem
İşte İstanbul desem
Uzanıp yatsam gülün yanına
Avucumda koklasam
Yanağımla okşasam
Sımsıkı sarılsam dallarına
Anlatsam
Kan içinde
Çay olur akar karların suyu
Akar vadiye çağlayan olur
Al yeleleri suda kabarır
Yeşil çimlerde yay gibi durur
Dokunsan fırlayacak yılkı atları
Atlasam birisinden birine
Sürsem sürüsüyle
Beni hangi yıldızlara götürürler
Al atlar, kır atlar
Yıldızlara akın deli kısraklar
Bulutları kanatlarınıza takın
Savaşçı bulutlarla akın akın
Akın yıldızlara deli kısraklar.
Kıymetli kayada kuşlar
Birlikte hak yolunda
Buluştular duada.
Bülbül aşkı uğrunda
Devam etti şakımaya.

Günler aylar geçti böyle
Bir gün bir yaşlı karga
Geldi kayaya kondu
Kayanın dibinde bülbül
Seherden geceye her gün.
Bütün gücüyle ötüyor.
Çok obalar gezmiş karga
Bülbülün aşkını duyunca
Yardımcı olmak istedi
Dedi tellallık edeyim
Gülden haber getireyim
Bülbül buna çok sevindi
Sadaka seslenişleri
Sevabına sevgileri
Nasılsa bilmedi bülbül
Karga hemen çıktı yola
Ağzında balmumuyla
Vardı gülün bahçesine
Kondu erik ağacına
Bağda bülbül gözükmüyor
Gül dalında ötmüyor
Erik ağacı duydu kargayı
Gül gösterişi sevdi
Bülbülden zoru istedi
Bülbül, gülün aşkına
Kendisini tutsak etti
Gitti Kohu dağlarına
Bülbül sesinden pırlanta mı olur
Kurda kuşa yem olur
O günden sonra büsbütün
Bülbüller terketti bağı.
Işık ırmaklarından damlalarla
Yağmur usulca yıkar dalını
Kar tepelerinden esinti taşır
Rüzgar okşar yaprağını
Gül dibinde bir göz pınar
Çayır çimen içinde
Kırk pınardan ayrı kalmış
Güle cep aynası olmuş
Şırıl şırıl suyu akar
Varır söğüt dallarına
Söğüte gülü anlatır
Dalları suya salınır
Bir duvar örer güle.
Gül görmez başkasını
Dinlemez kuş cıvıltısını
Gül kargadan habersiz
Etraf bağlık bahçelik
Tavus kuşları, gövel ördekler, telli turnalar, zümrüdüankalar,
Bakıcılar, su şırıltıları, cıvıltılar
Güneşte parlıyor yapraklar
Bir de bülbülü düşündü Kohu dağlarında
Her yer kayalık, tek başına
Yüz taşlı gerdanlığa bülbülün gücü yetmez
Gülün ömrü az olur gerdanlık için yetmez.
Dedi olmaz bu iş, ümitsiz.
Dönmedi Kohu dağlarına
Uçtu gitti obasına.

Bülbül umutla bekledi
Gülden haber bekledi
Yankılanan sesini
Duydukça ümitlendi
Gül kendi bahçesinde
Kendi iç dünyasında
Bülbül kendi sesinin
Kapılmış büyüsüne
Bir gün bir seher vakti
En keskin sesiyle öttü
Her ses bin saz kuvvetinde
Sıra dağlar yankı verdi
Oynadı yerinden kaya
La la la
Döndü evren
Döndü dünya
Kainatın en güzel sesi
En güzel bestelerde
La ilahe illallah
İndi her bir damarına kayanın
En keskin bıçaktan keskin
Parçalandı kaya
Tane tane oldu taş

Kıymetli kaya, kavuştuğu değer için mutlu
Bülbül, sesine kuvvet veren ilahi güçle mutlu
Gül, gül bahçesinde nazlı, salınıyor dalında
Bezirgan dağlardan ekmeğini çıkardığı için mutlu
Söğüdün yaprağı sularda mutlu
Keklik ve yavruları hak yolunda duada
Al atlar bulutlarla kanatlı yıldızlarda
Kim bilir şimdi karga kimlerin obasında
Nasıl anlatıyor bülbülün güle aşkını
Dertlenme erik ağacı bülbül dönmedi diye
Bülbülden selam söyle gülü seven herkese.

Güllünün elinde tane
Yıldız oldu gökyüzüne
Bir gül dikti su özüne
Gülbağının en güzeli.
Arıkta su şırıldıyor
Harımda erik ağacı
Yaylaların esintisi
Servilerde hışırdıyor.
Gülün yaprağı al pembe
Güllünün yanağı pembe
Al kırmızıya döner gül
Güllüyü bağda görünce.
Adı gülden Güllü kalmış
Yanağına gül damlamış
Gül mü Güllü, Güllü mü gül
Görenler hep karıştırmış.
Bağa bir bülbül dadandı
Tünedi erik dalına
Güllünün gül ağacına
Kur yaptı nağmelerle.
Gece gündüz hiç durmadı
Öttü derinden derine
Bağa güzellikler kattı
Gül dalını mesken tuttu.
Bülbül sesi güzel gelir
Ay dolanır sese gelir
Bahçelere şavkı vurur
Ay harıma dayanır
Ay aydın gecede bahçe,
Ayın karnında gece
Bir bebek gibi uyur.
Bülbülün yanık sesi.
Geceye bir ninni gelir
Bahçenin sahibi Güllü
Bağda gezen kuşu bilir.
Bu öten gece bülbülü
Geceyi süsledi sesi
Bahçede her gün Güllü
Bülbülü duymak istedi.
Bağ arasında gül diker
Kar gediğinde kar keser
Şerbet yapar dağıtır
Gül yapraklı kar şerbeti.
Bir çocuk sundurmada
Anlattıklarını dinliyor
O, Allaha şükrediyor
Kuran dili öğretiyor.
Gül bağında renk renk kuşlar
Kırıntıya toplaştılar
Sundurmada oynaştılar.
Kırıntılar kaldı yerde.
Kargalar söyler mi dedim
Gelir diye çok bekledim
Gök dolusu yağmur yağsa
Bir damla su olsa yeter
Bir zerresi aydınlığın
Bir kırıntı rüzgar yeter.
Odası bir göz odalı
Duvar beyaz badanalı
Rafları ahşaptan oyma
Örtüler iğne oyalı.
Kış aylarında odada
Yaz ayları sundurmada
Sedirde uzanır yatar
Yüzü gül dalına bakar
Karşı dağda yıldız parlar
Güleç yüzlü Güllü teyze.

Şair, bülbül dilini
Şiirlere çevirse
Gül karşılık verir mi?
Bir ressam bir gül çizse
Ahuzara iliştirse
Bülbül güle döner mi? .

Ola ki bilinseydi
Zamanlar bir baharlık
Olur muydu ömürler
Ayrılıklar içinde.

Yaşar Turgut Bilgin
Kayıt Tarihi : 1.5.2016 21:55:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!

Yaşar Turgut Bilgin