Gül-i Zar Şiiri - Mustafa Sevimli

Mustafa Sevimli
118

ŞİİR


2

TAKİPÇİ

Gül-i Zar

Gül
Bütün çiçeklere adını kazıdım
Bir tek güle yazamadım
Seni sana nasıl yazarım
narin yaprağını nasıl bozarım

Lavanta
Sakat saniyedir bakışlarım yollarında gezerken
Adımların gelmez yokluğun yüreğimi ezerken
Damarımdan akan kanımı avuçlarına süzerken
Irmak ırmak akarsın yürek yürek taşarsın
Kalem olan gözlerin katlime ferman yazarken

Çiğdem
Sarı mağaranın gülleri siyah açar bu bahar
Adanmış güllere, gözlerin habire adak katar
Derdiğin bir demet güle dayanmaz acılar
Işıksız geceye hastır, en derin sancılar
Kelimesiz duygulara hasret kaldı hancılar

Sardunya
Sadık bir dost bıraktın geride yalnızlığı bana
Acımaklı bakışın yalnızlığıma oldu yara
Darağaçları doymaz oldu yine bugün kana
Isırsaydı akrepler yüreğimi kurutsaydı iliğimi
Kılıcını kanlı kanlı sokmasaydın kınına

Ihlamur
Sakın kokunu rüzgâra salayım deme
Ayı çekip almak, gecenin gözlerine zarar
Duvarlar örüp önüme, zincirlerle bağlarsın beni
Ihlamur altında içilen çay neye yarar
Kitabı kapatmaya çalışsan da yeniden yazarım ben

Baldıran
Susamışken ruhum, ağzından çıkacak olan bal damlasına
Altın kadehte baldıran zehri ikram ettin sen bana
Dağılmazdı yüreğim, bakışlarını fırlatmasaydın etrafa
Islak olur muydu düşler, kurur muydu deryalar
Kızarmasaydı yanakların, dilinde beliren ben olduğumda

Leylak
Sigaramın dumanı gibisin, gerçekle hayal arasında
Ağır ağır uçtun ellerimden, ağır ağır yaktın ciğerimi
Derdimsin hem devamsın, diyerek arşınladım yollarını
Islık olup çıktın ağzımdan, yayıldın ovaya
Koklamadığım ot kalmadı, belki sinmişsindir diye

Erguvan
Sen yine geçiyorsun karşımdan nazlı nazlı
Arık görmemeliyim seni, dinlemek yetiyor ayak seslerini
Durup da bakma bu tarafa, ellerim kaybeder gözlerini
Irak ol benden, çünkü damarımdan atamıyorum seni
Kalmamalıyım buralarda, yoksa yer bitiririm kendimi

Gelincik
Sevdanı taşıdım yüreğimde yıllar yılı
Ansızın boşalıverdi ruhum, dayanmadı hiçbir kıyı
Derinlemesine bir dorukta mahkûm buldum kendimi
Işıksız kaldım, ayan beyan gördüğüm halde seni
Kıyımlardan geçti gönlüm, yine de kıyamadım ben seni

Hodan
Suretin suya düşse, atılırdım boğulmak pahasına
Anla artık ey göçmen, aklımı serdim ben yoluna
Dikenleri gül eyledim, bastım geldim kapına
Istırabım ayaklarımda değil, hasret kaldım kokuna
Kına yaktım yüreğime, kan olup çıktı boynuma

Fesleğen
Sokaklar bile senin adını taşır oldu yüreklerinde
Ayakkabı giyersin, ama düşünmezsin nereye bastığını
Duysaydın eğer bir karıncadan çıkan fısıltıyı
Issız çölde de olsan, nasıl da patlardı kulakların
Kesintisiz nasıl devam eder söyle, hayat yumağı

İğde
Seni bekletmek, beklemekten daha zormuş meğer
Ahdettim, bir beklemene bin bekleyeceğim
Dayanılmaz acılar içinde biliyorum bu yollar
Istıraplar yol oldu yeni yeni sevdalara
Kutsanmış anlardayım, sen yanımda olmasan da

Kahve
Senin yolunu yol eyledim sensizliğinde
Ayaklarına hasret kaldı gözlerim sessizliğinde
Dur durak bilmez duygularla boğuşur düşüncem
Ilık bir bahar akşamıdır bu dem ama
Kıyamettir gerçek olan, ayak bastığın yollarında

Itır
Sen biraz önce geçip gittin bu yollardan
Alımlı yanlarını sermişsin soğuk asfaltlara
Derin duygular gömmüşsün toprağın koynuna
Itır bile bu kadar güzel kokmazdı biliyor musun?
Kehribar kokulu yârim, doyamadım kokuna

Menekşe
Seni göremiyorsa gözlerim, varsın görmesin kimseyi
Aşkın duvar olsun bana, yokluğun zindan
Depreşirse yüreğim bir an için özgür olmaya
Issız, dipsiz bir kuyu ol, suyun da olmasın
Kurut ciğerimi, her tarafımı, yak beni

Okaliptüs
Sükûtum boğsa da beni çağıramam asla seni
Al senin olsun sesim yeter ki duyma sesimi
Derbeder kalsam da bilmeyeceksin artık halimi
Issızlığını mekân tuttum sen şöyle dur
Kahır yükü taşırım yaklaşma bana

Defne
Saat akşam üzeridir sakın çıkma yollara
Aah uzun bir hicran çöreklenir ocağıma
Dikilmiş gözlerim hayalini de olsa görmek için
Issız bir yere saklan çıkıverme köşeden
Karanlıkları bana sal sen ışıkta kal

Papatya
Sözler tükenir mi hiç yazılacak olan sen olunca
Anlam derinlemesine büyür duygular sel olunca
Doruklar yere serilir güzel yüzü görününce
Irak olur yakınlar elim eline değince
Kara sevda diyorlar buna sen gönlüme girince

Nergis
Sararan yeryüzü depreşir tekrar yeşile
Ay gibisin ki rastlanmaz dünyada eşine
Devran geçer durmaz sen de bakarsın kendi işine
Ilık bir meltem getirir kokunu yıllar ötesinden
Kementle bağlıyım sana nasıl veririm kendimi işime

Fulya
Savurduğun bakışlar sanma ki bir bir göğe savrulur
Askıya aldığın kelimeler halka halka boynuma dizilir
Demir yumruk olur nefesin gırtlağımda gezinir
Irz, namus, şeref, haysiyet ayaklarımda ezilir
Kimseler bilmez adın geçtiğinde boğazım biçilir

Zambak
Su versin diye uzandım şelalenin ayaklarına
Aktı gitti yanı başımdan, meğer harammış bana
Dualar savurdum göğe, kaderi ters çevirmek için ama
Issızlaştı boşluklar elimde, yürek yorgun düştü
Kifayetsiz düştü sözler, dilim ermedi sana

Tarçın
Sarsılmaz kayalara umut bağladım yerinden oynadı
Adını toprağın bağrına kazdım yine de doymadı
Dumanlı dağlar sırdaşım dedim suyu kaynadı
Islah olmam artık ne etsem de kar değil
Kıpkırmızı kesildi gökler garip halime ağladı

Hanımeli
Saklı mahrem duygular serpti yüreğime bakışların
Ak elleri ala çevirdi merhametsiz akışların
Dudağınla çizdiğin o eşsiz narin nakışların
Ilgıt ılgıt esse de yeller ulaşmaz bir türlü bana
Kolların ölüm oldu ateş oldu yakışların

Kızılcık
Seninle beraber olmak ne güzel ve ne acı
Ağrıyan yanlarıma sürüyorum her dem bu ilacı
Dermansız dertler yeşertti bu dert ağacı
Ilık bir dermandı ama istemem akmasın gözün yaşı
Kezzap dökerim yarama gerek yok kurulmasın darağacı

Kekik
Sonrası olmayan bir hayata açtım gözlerimi seninle
Alışılmadık görüntüler belirmeye başladı gözümde
Dağıldı her bir yanım, hiçbir şey kalmadı elimde
Istırabın hançeri saplı kaldı daim göğsümde
Kırılan yanlarımı sürdüm ocağına sönmesin diye

Zakkum
Sana çiçekler biriktiriyorum senden habersiz
Ağıtlar serpiştiriyorum akşamları saksıya dikerken
Dumanlar yükseliyor göğe avuçlarımdan gözlerim fersiz
Işık saçmasın böcekler bahçemde zakkumlar biterken
Kurur mu hiç çiçekler her birinde senin adın varken

Lale
Sağlam yapıların harcıdır kan, gözyaşı ve ter
Ayrık otları toprağımda gezmesin yeter
Dakikaları sayarım ben ama asırlar da biter
Iraklaşır hayaller sen gelince sevda gider
Kalabalıklar yalnızlaşır kalabalıklar beni yalnız eder

Kardelen
Sürünür hep zamanlar, kendini geceye saklarsın
Ayrıklar oturur ocağına, elbet beni aklarsın
Duvara çektiğim çizik dillenir, o an beni anlarsın
Issız bir gecede, anılar bir damar gibi vurur
Yaşanmamış yıllara bir çift göz olup ağlarsın

Susam
Sarmaşık gülleri gibi sardın kolumu kanadımı
Altın bir kafeste bülbüle çevirdin beni
Damla damla geldin kasıp kavurdun can tenimi
Isındı coğrafyam göndermedin yağmurlarını
Koklayamadığım bir güle ayırdım kanayan yanlarımı

Sümbül
Sağır olur dereler ırmaklar suyunu vermez
Açıkta kalır yüreğim sümbüller şefkate gelmez
Dağılır gider zerrelerim toplamaya gücüm yetmez
Issız olur sahralar bir kervan gelip geçmez
Kar etmez hiçbir şey hiçbir göz beni kesmez

Karanfil
Seni beklerim de saatlerce kıyamam çağıramam
Anlara sığmaz olan sevdamı yüreğimde taşıyamam
Doğan güneş ruhumu okşamak ister ben alışamam
Istıraplar içindeyken böyle hiçbir yere karışamam
Karanfil ektim toprağıma aklımla barışamam

Akasya
Sevmek güzel şey, seni seyretmek daha güzel
Akasya ruhlu yârim, bu çiçekler sana özel
Dağınık bakışlarına değer, her gün yüz el
Irak olma ölüm meleğim, can çekişmedeyim tez gel
Kıskançlık tüketti beni, yapraklarım oldu gazel

Sarmaşık
Sana adanmış deliyim, ıssızlığında kahrolurum
Aydınlanmaz dehlizlerim ışık kesilirse senden
Damarımdaki ılık kandır sabahları ağlayan
Ismarlama kelimeler seçerim ayaklarına doğru
Kurutma sula adını dayanabilirsen ışıksızlığa

Manolya
Sana mest olan çiçekler adına kazındılar
Anlamaz bakışlarına rağmen yine de yazıldılar
Duvarla söyleşmeyi terk et şiire bırak kendini
Işıksız gecede okursan çözersin şiirdeki şifreyi
Kalp oldu mısralar bir bir vurdu senin ismini
Nisan 2008


Mustafa Sevimli
Kayıt Tarihi : 18.2.2019 23:30:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!

Mustafa Sevimli