İşte dokuz ayımın son onuncu gecesi,
Senden kopan bağımla, oğlun oldu müjdesi.
Kordon bağım kopmuştu, gönül bağım ebedi,
Sevgi dolu kolların bana şefkat mabedi,
Kapalı gözlerime dünyamın ilk güneşi,
Unutmak ne mümkün, ilk buseli nefesi.
Derin derin çektim dünyamdaki ilk havayı
Annemde unutmamıştı, ilk annesi Havva’yı.
Sen yemedin yedirdin, ak sütünle doyurdun,
Bende bir ben oldun da, lütuflarda bulundun.
Ninnilere salıncak kurup, uyuttun masallarla
Keloğlan ile anası yine saray kapılarında
Öğrendiğim ilk sözcük, en kutsal hazinemsin,
Annesi olmayanlar yaşıyor mu ki dersin?
Gönlünün tezgahında, ilmek ilmek dokundum,
Her bir rengimde sen, yeşil baharım oldun.
Damarında akıttın, en berrak hallerimle,
Döküldüm damla oldum, sen sevgi denizine.
Meryem olup, babasız evlada anne oldun
Kem gözle bakanları, vicdanlarında boğdun
Firavun sarayında nehirlerde akıttın
Kendini süt annesi Asiye diye tanıttın
Gece susuzluğumun İsmail’iydim ana,
Sen Hacer oldun bana, zemzem kuyularında
Güzel olan her şeyle, taht kurdun dimağıma,
Amine anneler girecek nurlu irem bağına.
Gözlerimde kurduğun şehirleri fethettim,
Hüma Hatun’a layık, ben de Sultan Fatih’tim.
Söylediğin sözlerin, küpedir hep kulakta,
Aydınlattığın yolda, kötülükler uzakta.
Sancılı sevdamın tek şahidi sen oldun,
Göğsünün duldasında, ben saklandım korundum.
Dediler ana kucağı değil, bura asker ocağı,
Zübeyde anam vermişti, Mustafa’sına al sancağı.
Kurtuluş Savaşı’nda Elif idin sen ana,
Hani Kocabaş yıkılıp, kalmıştı ya çamura.
Çanakkale’de kınalayıp, kurban etmiştin beni,
Şehit olma haberim, gururlandırdı seni.
Düşmanlar Erzurum'u hemen alırım diyordu,
Vatanı, tabyalarda Nene Hatunlar savunuyordu.
Bu şiir sana dair içten gelen bir methiye
Yanımda olman bana, paha biçilmez hediye.
Dört mevsim, yedi iklim, karış karış Anadolu,
Doğumda, güneyimde, içim anamla dolu.
Anamın gül elleri doğuda nasırlaşmış,
Hayat kaynağı güneş hep doğudan doğarmış.
Karadeniz’in yeşilini sırtlamıştı sırtına,
Akdeniz’de hep meltem, ne tayfun, ne de fırtına.
Pamuk ellerin, Çukurova’da kendisini toplardı,
Trakya’da ayçiçekleri hep sana bakardı.
Bazen adın Ayşe, Hatice, Zeynep, Fatma’ydı
Bazen Aslı, Şirin, Zühre, bazen Leyla’ydı.
Sana söylenecek kelimeler inan ki kifayetsiz,
Sensiz yazabildiğim dizelerim ise öznesiz.
Bu dünya fani, bakmaz gence yaşlıya,
Ecel alacağı canı çoktan koymuş sıraya.
Bu fakir öldü diye okudular sâlayı,
Musalla taşında sordular, “Yücel oğlu Kaya” yı.
Adın adımla anıldı o son yolculuğumda,
Haklarını helal edip verdiler kara toprağa.
İlk defa bu beden sıcaklığını terk etti,
Evlat acısı sana, dünyanı da zehretti.
Çocuklarım önce Allah’a, sonra sana emanet,
Hoşça kal anacığım, haklarını helal et!
Kayıt Tarihi : 6.4.2007 16:46:00
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
![Kaya Uluata](https://www.antoloji.com/i/siir/2007/04/06/gul-gest.jpg)
Nice güzel dizelere...
TÜM YORUMLAR (6)