Kudeyd denilen yere dinlenmeden vardılar,
Biraz mola vererek oradan ayrıldılar.
Kuba’ya ulaştılar sabahın ötesinde,
İlk mescidi yaptılar Ranuna vadisinde.
İlk hutbeyle ilk Cuma burda eda edildi,
Ayet-i Kerime’yle bu mescit methedildi.
On beş günün sonunda, ikindi demlerinde,
Medine serap gibi belirdi önlerinde.
Bir çizginin üstüne çizilmiş resim gibi,
Bir an seyre daldılar ufuktaki Yesrib’i.
İşte bende o anda daldım duygu nehrine,
Hayalen geçtim hemen ol Medine Şehri’ne.
Muharremin dördüydü, saatler geçmiyordu,
Bir saat bir yıl gibi uzayıp gidiyordu.
Sokaklar kalabalık en medeni şehirde,
Herkeste sabırsızlık, herkes telaş içinde.
Yolda; özlenen yolcu, en şerefli misafir,
Endişeler dorukta misafir gecikmiştir.
Göründü Nur-u Ahmet ufuktaki tepede,
Kalpler hızla atıyor, heyecanlar zirvede.
Çocuklar dizilmişler Veda Tepeleri’nde,
Hem ‘Seniyyet’ül Veda’ bal akan dillerinde.
Nihayet geldi işte Allah’ın ayinesi,
Gönüllerde çağladı O sevgi şelalesi.
O geldi, resulümüz Server-i Bülendimiz,
O geldi, gönlümüzün sultanı gül nebimiz.
Kendi Kendine gitti yuları serbest Kusva,
Sevinçten titriyordu onun çöktüğü arsa.
Alemlerin rahmeti bağrında yatacaktı,
Dünyanın ömrü kadar hep mutlu olacaktı.
Bu gün bayram günüydü, hem bayram, hem de bahar,
O güller diyarında güllere has şenlik var.
Gül’ün ruhaniyeti gönülleri geziyor,
O gün bu gün o belde her gün bayram ediyor.
Ne güller soldu gitti asırlardır alemde,
Ama sen solmaz Gülsün sevenlerin kalbinde.
Sen Habibullah oldun, Sen Rabbin göz bebeği,
Sen bülbüllere ilham, Sen Nurdan Gül Çiçeği.
Bu duygular içinde kalakaldım hayalde,
Bir hüzün fırtınası esti geçti gönülde,
Sevgilinin kokusu burnumda tüttü o an,
Hasretin ateşidir bağrımı her gün yakan.
Rüyalarım erişmez, engeldir günahlarım,
Islah olmaz bir nefis, nefsimdir perdedarım.
Gerçekte gidebilsem Ceziret’ül – Arab’a,
Cesedim düşse idi o mübarek türaba.
Hep hayalde giderim, hep hayalde ararım,
O Sevgili’ye komşu olsa bari mezarım.
* * * *
Kusva çöktüğü yerden kalktı biraz yürüdü,
Sonra döndü yeniden eski yerine çöktü.
Bir daha kalkmayınca o Gül Peygamberimiz:
“Sanırım burasıdır inşallah menzilimiz”
Dedi: “Akrabamızdan evi yakın kim vardır? ”
Eba Eyyub fırladı: “Benim ki en yakındır.”
Eyyub akrabasını büyük sevinçle aldı,
Resulullah yedi ay o evde konuk kaldı.
Duvarlar şahit olmak için güzel hallere,
Bağrını açıverdi Şerefli Misafir’e.
* * * *
Hicret; İkinci Yılda kıble değiştirildi,
Kudüsten döndürülüp Kabe’ye çevirildi.
* * * *
Sekiz yıl savaşlarla, çarpışmalarla geçti,
Müslümanlar her defa müdafaayı seçti.
Usanmadan bıkmadan onlar hep saldırdılar,
Her saldırı sonunda bozguna uğradılar.
(27. Aralık. 2003 – İzmir)
Ali OskanKayıt Tarihi : 3.2.2007 00:47:00
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
![Ali Oskan](https://www.antoloji.com/i/siir/2007/02/03/gul-asm-destani-9-medine-ye-varisi.jpg)
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!