(Gül (asm.) Destanı: 3) Çocukluğu

Ali Oskan
302

ŞİİR


6

TAKİPÇİ

(Gül (asm.) Destanı: 3) Çocukluğu

Aldı bastı bağrına yavrusunu Amine,
Dokuz gün sonra verdi O’nu süt annesine.

Halime Hatun ise, açtı kundağı baktı,
Görünce Nur Bebeği içi eridi aktı.

Gül kundakta Gül Bebek rayiha neşrediyor,
Halime’nin yüzüne tebessümler ediyor.

Dört yıl emzirip O’nu getirdi annesine,
Hasretle beklemişti, kavuştu Ahmed’ine.

Gül Çocuk yaşı altı; vefat etti Amine.
O şimdi emanetti sevgili dedesine.

O küçük Muhammed’e hem dede, hem babaydı,
Hanif dininde idi, ahlaklı bir ataydı.

İki yıl sonra o da Hak’ka yürüdü gitti,
Biricik torununu oğluna teslim etti.

O’na talip oldular amcaların hepside,
Söz hakkı ise en son düştü Ebu Talib’e.

“Hangisini istersin” diye sordular O’na,
Ebu talib’e gidip oturdu kucağına.

O yeğenini seven şefkatli bir ataydı,
Bundan böyle de artık hem amca, hem babaydı.

Çocuklarından da çok sevdi, şefkat gösterdi,
O’na: “Çok hayırlısın, çok mübareksin derdi.

Amcası ayırmadı yanından onca zaman,
Fakat o gün göründü ayrılık hem ne yaman.

On iki yaşlarına bastığı senedeydi,
Kendini tanımaya vardığı demlerdeydi;

O gün amcası Şam’a bir kervan düzenledi,
Amcasına varıp ta şu sözleri söyledi:

“Ne anam var, ne babam, ne de bir acıyanım,
Beni kime bırakıp gidersin amcacığım? ”

Rikkatliydi amcası bu sözden etkilendi,
O’nu da götürmeyi sonunda kabullendi.

Uzun bir yolculukla Busra’ya yaklaştılar,
Bir manastır yanında konaklayacaktılar.

Bilgili bir zat idi manastırın rahibi,
O gönül gözü açık, o marifet sahibi.

Yıllarca her seherde yolunu gözlemişti,
Madde-mana gözüyle ufukları delmişti,

O gün sanki bir tuhaf hallere bürünmüştü,
Çünkü Kureyş kervanı ufukta görünmüştü.

O Rahip Bahira’ydı, hep Gül’ü beklemişti,
O Gül’e gölge olan buluttan bellemişti.

O gönül gözü ile başka neler görmüştü,
Dili bağlıyken şimdi bağları çözülmüştü.

Kervan yaklaştı, vardı manastır yakınına,
Bahira geldi, daldı kervanın arasına,

Ebu Talib’e bulup bir çok sorular sordu,
Cevaplarını alıp biraz gönlü hoş oldu.

Muhammed’i yanına çağırdı daha sonra,
Daha çok emin olmak istiyordu Bahira.

Peygamberlik mührünü görünce kalbi kandı,
Gözleri yaşla dolup seller gibi boşandı.

O’na şöyle seslendi: “Kainatın Gülüsün,
Şehadet ederim ki Sen Allah Resulüsün”,

“Sen varlıklara rahmet, insanların incisi,
Alemlerin Rabbinin Sensin en son nebisi.”

Ebu Talib’e dönüp: “Şam’a götürme bunu,
Korkarım sakatlarlar mübarek vücudunu,”

“Çünkü O’na düşmandır İsrail Oğulları”
Deyince, Ebu Talip sattı orda malları.

Busra’dan ayrılarak kervan döndü geriye,
Pek çok garip hallerle ulaştılar Mekke’ye.

(27. Aralık. 2003 – İzmir)

Ali Oskan
Kayıt Tarihi : 30.1.2007 00:43:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!

Ali Oskan