Seni bin yıldır,
Tek tek bekledim,
Yalnız bıraktım,
Orta Asya yaylalarında.
Bin yıl daha,
Seni beklerim,
Gözlerimle okşarım,
Kaşgar dağlarında.
Gönül diyarına yaydım,
Getirip hayalini Anadolu'ya,
Bu kadar beklediğim yetmez mi?
Gel artık kadınım.
Horasan'dan geçerken,
Atımın yelesinde oturan,
Malazgirt'e girdiğimde,
Beni yönlendiren idealim.
Bişkek saraylarında,
Yalnız bıraktığım kadınım,
Anadolu'ya ektim,
Sevgini adım adım.
Tibet'in zirvelerinde,
Kokladığım çiçek,
Meyvelerini toplamak için,
Beklediğim yeterli değil mi?
Senin yolunu,
Bin yıldır bekledim,
Saçlarını ördüm,
Altay Dağlarında.
Bin yıl geçse de sevgilim,
Seni hâlâ seveceğim,
Arap yarımadasından,
Kafkasya'nın sarp dağlarına kadar.
Koştum peşinden,
Anadolu'dan Alplere kadar,
Şimdi Kuzeyin soğuğunda,
Koynumda ısıttığım sensin.
Hayallerimin çıplak,
Örtüsüz, kusursuz kadını,
Yetmedi mi senin adını,
Gökleri titreten çığlıklarla anmam...!
Selam sana, ey aşk tanrıçası,
Babil çöllerindeki,
Üzüm bağlarının Amazonu,
Aşkımı Asya'dan Avrupa'ya
Taşıyan kısrak.
Yatağıma, aşk çarşaflarını,
Yatağıma dalga dalga yayarak,
Gizlice kalbime girdin,
Ve boş tahtıma oturdun.
Selamlar, Boğaz'da,
Beni boğan kadın,
Kalbimde şiir toplayan,
Şiir diyen kadın.
Ey Roma'ya giden bütün yolları kesen,
Kleopatra,
Şerefle, özgürlük cepheme,
Mermi taşıyan Kara Fatma.
Ortadoğu'nun ilk ve tek,
Madonna'sı, Ayşe'm,
Aşkının narı için yandım,
Aşkın için öldüm.
Gel dirilt beni küllerimden,
Gücün yetiyorsa...!
Kayıt Tarihi : 18.12.2023 13:00:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!