Gruplarınızı Görmek İçin Üye Girişi Yapın
PEK SAÇLIYA MEKTUP(eski bir kitabe)
Surlarla çevrili gözlerine
Bir kale burcudur kaşların
Divanıma fermandır
Bayrak gibi cemalin ok gibi bakışların
Şiirlerin şahlanmış kesiti ve türkülerin en yanık hissiyatından doğan bir efkara sarılmış ruh kavruğu yanımla sana yazıyorum..
Ben; “sen ve beni” toplayıp bir bedende bütünleştirirken
Sen; ” Senden beni” çıkarma işlemine tabi kılmıyorsun değilmi?
Sana adanmışlığım;
Gönlümün,senle bir kez doğuşu sensiz bin kez ölüşü
Her nefeste vuslat kapısı önünde hasret pusatıyla nöbet tutuşudur
Sensizlik anının bir saniyesi çektiğim tespih tanelerinin sabır kokan isyankar bir sukunet
Yanımda oluş zamanın beş saniyelik bir düşün gözlerime izdüşümüdür
Unutma güneşin terk ettiği geceyi ay ve yıldız paylaşır.
Sensiz olduğum bu yeri de yalnızlık ve efkar paylaşır.
Ateşle barut nasıl iki düşmansa. sen ve sensizlikte aynen öyle bir şey.
İpek saçlım
Her ne kadar dara düşsede umutlarım
Umutsuzluğa ait bir esir kampında
İki elim kanda olsa da sana bir selam gönderemiyorsam
Çek kin bombasının pimini
Siper içre siperde kan revan içinde bırak bu yüreği
Sana olan bu sevdamı gönül şarjörüne sürüp de can tetiğe bastığım anda namludan yalnızca adın duyulmalı
Ve kurşun inadına sensizliğin ta ciğerine saplanıp kalmalı
Öyle bir girmelisin ki düşüme idama mahkum yüreğim
Son arzusuna fırsat verilmeden ilk celsede beraat etmeli
Düşlerim bölünüp de ansızın gidişinde
Sabıkasız gözlerim kalemi kırılarak
Yargısız infaz hükmünde çarmıha gerilmeli.
Sen ipek saçlım…
Kalemimden dökülen gazelin şahbeyti
Bozkır ağıdı hüznünde yaş dökenim
Hani bir an gelirde Ölüm ölümü özlerya
İşte Ömrüm gönlünün darağacında bir idamlık yüzün fotoğrafıdır.
Göm tüm sırlarımı yüreğine…
Sen ipek saçlım
Kanadı kırık bülbülün masum ahvali
Dokuz makamda ezgiye yön verenim
Adını suya yazmak istedim yakamoz küstü
Göğe yazmak istedim yıldız darıldı
En iyisi gönlüme yazayım da yer ve gök türkümüzü söylesin
Sen ipek saçlım
Yüreğimin gergefinde dokuduğum aşkın buğusu
Meşrebini saç beliklerine nakış nakış işleyenim
Tavrımın asaleti
Saçlarını hazarın hırçın sularında yuyuşundan gelir
Sen ipek saçlım
Ulvi bir fikriyat uğruna açtığım meydan harbim
Pusatımın mahremiyeti
Kızıl tuğum
Gök bayrağımın asaleti
Toyum zaferim şanım şerefim
Senin olmadığın bir yerde
Gündüz ay ve yıldızı sayarım
Geceye zaten nikah kıymış bendeki yokluğun
Sen ipek saçlım
Kaf dağında gizli asil sevdamın hüviyeti
Vuslat namına ayları saniyelere ihbar edenim
Şanına diktiğim yazıtların sırrını
Çözmeye ne alfabe yeter ne de dil
İpek saçlım:
Çöle sormuşlar neden böyle sessiz ve sakin bekliyorsun
Mecnundan bu yana hiçbir ayak aşk ile bağrımı bu kadar derinden yaralamadı ki demiş
Öyleyse Âşık-ı sâdık benem Mecnûn'un ancak adı var'
Beyaz güle sormuşlar rengin neden beyaz.
Dalıma konan Bir sevdalı bülbülüm olmadı ki kanını tenime akıtsın demiş.
İpek saçlım
Sevda kitabında bir sayfalık yer kalmış, gel seninle o bir sayfayı dolduralım. Adımın şanına layık olup da senin beni fethetmenden önce seni fethedemediğim için senden af dilerim.. Lugatımızda fethedenin manası bundan sonra sen ol. Bir kereye mahsus tarih tersine dönsün. Ve sen ipek saçlım
Bu toy senin bu can senin bu kan senindir.
9 ağustos tarihli Takvim yaprağına kanımla yazdığım
Beşeri aşka dair bildiğim tek hakikat
Kur-an bayrak ve silah üstüne andolsun seni hak için seviyorum.
Eski bir kitabe bu, içi sensin dışı ben
Kırılan aynalarda, iç içeyiz bilesin
Titreyen umutlarım gecem sensin günüm sen
Ufukların ardından gel deyince gelesin
Fatih KOCATEPE