Gruplarınızı Görmek İçin Üye Girişi Yapın
TÜRKİYE CUMHURİYETİ VATANDAŞI MUSEVİLERİN HAFTALIK YAYIN ORGANI OLAN “ŞALOM” GAZETESİ GAZZE VAHŞETİNE NEREDEN VE NASIL BAKIYOR?
İsraili’in hali hazırda Gazze’de sürdürdüğü zulme tepkiler çığ gibi büyüyor. Dini, dili, ırkı ne olursa olsun vicdani hasletlerini yitirmemiş her insan İsrail’e karşı tepkili ve öfkeli. İsrail’e en belirgin ve sert tepkilerse ülkemizden yükseldi ve yükselmeye devam ediyor.
Peki bu ortamda Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı Museviler nasıl bir tutum takındı?
Yıllardır Türkiye’nin güvencesi altında, bu toplumun bir parçası olarak huzur içinde yaşayan musevi vatandaşlar, tüm bu yaşananlar içinde kendilerini nasıl konumlandırmakta?
Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı Musevilerin haftalık yayın organı olan Şalom Gazetesi’nde son iki hafta içinde yer alan haberler bu konuda bir ipucu niteliğinde.
Gazetenin İsrail’in Gazze halkına yönelik saldırıları başladığı andan itibaren yaptığı haberlerde takındığı İsrail yanlısı İsrail yanlısı üslup dikkatlerden kaçmıyor. Gazete 24 Aralık-31 Aralık tarihli sayısında yer alan “İsrail Hamas'ı vurdu” başlıklı haberinde, İsrail’in saldırılarının Hamas’a yönelik olduğu ve Hamas’ın bombalamalarına karşı gerçekleştiği şu şekilde vurgulanıyor. “İsrail ile Hamas arasındaki ateşkesin geçen hafta sona ermesinin ardından, İsrail Hamas'ı hedef alarak Gazze'ye geniş çaplı hava saldırısı başlattı. 6 aylık ateşkesin bitiminin ardından İsrail'e bombalarla hedef almaya devam eden Hamas'a karşılık başlatılan füze saldırılarında Hamas güvenlik noktaları yok edilirken, birçok sivil hayatını kaybetti.”
Gazetenin aynı sayısında yer alan “Ateşkesin ardından Ortadoğu hareketleniyor”
başlıklı bir başka haberse, İsrail’in saldırılarını meşru görecek bir kamuoyu oluşturmaya yönelik olduğu hissi uyandırıyor. İşte o haberden bir bölüm;
“Hamas’ın kuruluş yıldönümü kutlamalarında esir İsrail askeri Gilad Şalit ile dalga geçilmesi Yahudi dünyasında öfkeye neden oldu. Bunun yanı sıra Hamas’ın yeniden intihar saldırıları tehdidinde bulunması ve son bir ayda Gazze’den İsrail topraklarına düşen roketlerin sayısının 200’ü bulması, Ortadoğu’yu sıcak günlerin beklediğinin göstergesi oldu.
Hamas’ın kuruluşunun 21. yılı için düzenlenen kutlama gösterilerinde esir İsrail askeri Gilad Şalit’in canlandırıldığı bir oyun sahnelendi. Binlerce destekçinin katıldığı kutlamalarda, İsrail üniforması giyerek kalabalığın önünde konuşan ‘sahte asker’, İbranice eve dönmek için yalvardı.
Haziran 2006’da Hamas’ın desteklediği Filistinli militanlar tarafından kaçırılan İsrail askeri Gilad Şalit’a taklit eden Filistinli, “Anne ve babamı özledim” dedi.
Pazar günkü gösteri, Haziran 2007’de Gazze’nin kontrolünü elinde bulunduran Hamas militanlarının güç gösterisi mahiyetindeydi. 150,000 kişi alabilen meydan tamamen dolarken kalabalık sokaklara taştı. Yeşil Hamas bayraklarıyla donatılan sokaklarda trafik binlerce polis tarafından düzenlendi.
Hamas’ın sergilediği alaycı gösterinin ardından İsrail öfkesini dile getirdi. İsrail BM Büyükelçisi Profesör Gabriela Şalev, aylık Ortadoğu tartışmaları sırasında Güvenlik Konseyi üyelerine Gilad Şalit’in 910 gün ve gecedir Hamas’ın elinde esir olduğunu hatırlattı. Şalev, konuşmasında şunları söyledi: “Bir insan ve bir anne olarak, Hamas’ın 21. yılı için düzenlenen geçitte yapılan gösteriyi öğrenince dehşete düştüm. 150,000 kişi toplanarak, Gilad’ın acısı, ailesinin ızdırabı ve İsrail halkının dayanışma duygusuyla dalga geçilen bu oyunu izleyerek eğlendi. Uluslararası camianın bu konuda yorulmadan ve tüm gücüyle Gilad’ı eve getirmeye çalışacağını umuyorum ve bekliyorum.”
Şalom aynı hafta yaptığı bir diğer haber; “İsrail'e Gazze'den roket” başlığını taşıyor ve haberde Filistinliler açıkça “terörist” ilan ediliyor. Gazetenin ifadeleri aynen şu şekilde; “Geçtiğimiz Pazar günü İsrail'e yönelik gerçekleştirilen roket saldırısında Filistinli teröristler tarafından ateşlenen 19 roket, bir kişinin hafif yaralanmasına bir evin de hasar görmesine neden oldu. Olayın sorumluluğunu İslami Cihad örgütü üstlendi. Saldırılar üzerine harekete geçen İsrail Ordusu, Gazze'nin kuzey bölgelerinde ateşlenmeye hazır bir roket rampasını etkisiz hale getirdi. Filistinliler genellikle roketleri hazırladıktan sonra güvenli bir yere gelip ateşlemeyi bu noktadan yapıyorlar. Bu sayede İsrail saldırısında hayatını kaybeden kimsenin olmadığı bildirildi.”
Gazetenin, Hamas’a yönelik bu yakışıksız tutumu Mahmut Abbas’ın ağzından verilen bir başka haberde de şu şekilde karşımıza çıkmakta. Haberin başlığını şu şekilde. “Abbas: Hamas’ın din istismarı kabul edilemez! ”.
Ve şöyle devam ediliyor; “Filistin Özerk Yönetimi Başkanı Mahmud Abbas ise geçtiğimiz hafta gerçekleştirdiği Rusya ziyaretinde Hamas’ı şiddetle eleştirdi. Abbas Hamas’ın yaptığı politik amaçlarla din istismarının kabul edilemez olduğunu söyledi. Çeçenistan Cumhuriyeti’nin başkenti Grozni’de bir konuşma yapan Abbas, aşırı uçtaki hareketler nedeni ile İslam’ın dünyada az saygı gördüğünü ifade etti. Abbas, gerçekte teröristlerin dinle bir alakalarının olmadığını da ekledi.
El-Fetih Lideri Abbas, Hamas ile diyalog kurarak Filistinlileri bir araya getirmeye çalıştığını fakat bunun zor bir iş olduğunu belirtti. Kremlin tarafından desteklenen Çeçen Hükümeti ile de konuşan Abbas, görüşmelerinde Çeçenistan’ı parlak bir geleceğin beklediğini söyledi. 1990’larda iki savaş gören ülkenin ciddi bir bedel ödediğini, Filistinlilerin ve Çeçenlerin çok ortak noktası olduğunu da belirtti.
Abbas Çeçenistan’daki gelişmeleri yakından takip ettiğini kaydederken Çeçenistan Cumhurbaşkanı Ramsan Kadirov’da Abbas için “gerçek bir Müslüman” yorumunu yaptı.”
İsrail Gazze saldırısı ile ilgili haberler Şalom Gazetesi’nin 31 Aralık tarihinde yayınlanan son sayısında da devam etti. Gazete bu sayısında da takındığı tavrı değiştirmiyor ve İsrail zulmünü haklı gösterme çabasını sürdürüyor. Bu sayıdaki ilk haberde gazete yine Hamas’ı hedef alıyor. Gazete, haberde Gazze’den İsrail’e atılan roketler üzerinde ısrarla dururken, İsrail’in operasyonu sonucu gerçekleşen sivil ölümlerini yine geçiştiriyor.“Hamas’a büyük oparasyon” başlıklı haberin metni şu şekilde; “İsrail, son bir haftada topraklarına yaklaşık bin adet Katyuşa roketi atan Hamas’a, düzenlediği yoğun bir operasyonla ağır bir cevap verdi. Cumartesi başlayan hareket, İsrail’in bugüne kadar Gazze Şeridi’ne düzenlediği en kapsamlı operasyon oldu. 365 kişinin öldüğü ve çok fazla sayıda savaş uçağının yer aldığı saldırının hedefi Hamas’a ait binalar, alt yapı ve güvenlik tesisleri, roket fırlatma rampalarıydı.
İsrail’in hafta sonunda başlattığı Hamas’a yönelik operasyon, Gazze Şeridi’nden Güney İsrail’e düşen füzelerin sayısını azaltmadı. Cumartesi günü Batı Negev’e Gazze’den 110 roket ve ölüm kapsülü atıldı. Pazar günü ise Gazze’den Batı Negev bölgesine en az 40 roket fırlatıldı, 122 mm çapındaki iki Katyuşa füzesi Aşdod yakınlarında patladı.”
Gazete Hamas’ı saldırıların sorumlusu olarak göstermeye bu kez de Şimon Peres’in bir açıklamasını baz alarak devam ediyor. İsrail Devlet Başkanı’nın açıklamaları ise artık kanıksadığımız İsrail yalanlarından ve ikiyüzlülüğünden iberet. “Şimon Peres: Operasyonun sorumlusu Hamas” başlıklı haber şöyle devam ediyor; “İsrail’in devam etmekte olan Gazze operasyonu ile ilgili olarak bir açıklama yapan İsrail Devlet Başkanı Şimon Peres, olayların sorumlusunun Hamas olduğunu söyledi. Operasyonun Hamas’ın bölgedeki tesislerine yönelik olduğunu belirten Peres, saldırılarda hayatını kaybedenlerin çok büyük bir bölümünün de Hamas üyelerinden oluştuğuna dikkat çekti.
Operasyonun meydana gelmesine Hamas’ın izlediği politikanın sebep verdiğini belirten Peres, İsrail’in üzerine düşeni yaptığını ve Gazze’deki İsrail yerleşimlerini boşalttığını ancak Hamas’ın bu bölgeden İsrail’e yönelik saldırılarına son vermediğini anlattı. Arap dünyasının Hamas’ı saldırılarına son verme konusunda ikna etmesi gerektiğini belirten Peres, hiçbir İsraillinin savaşma isteğine sahip olmadığını, ancak ülkelerinin ve çocuklarının güvenliği için bu müdahalenin kaçınılmaz olduğunu söyledi.
Suçsuz sivillere hiçbir zarar gelmemesi konusunda İsrail Ordusu’nun büyük hassasiyet gösterdiğine değinen Peres, ordunun sahip olduğu teknolojinin bu ayrıma izin verecek kadar gelişmiş olduğunu sözlerine ekledi. Peres’e göre İsrail Ordusu’nun en zorlandığı nokta, sivil halkın evinde saklı tutulan silahlar. Ordu, bu silahları ortadan kaldırmak için, saklı tutulan evin sahibini arayarak bu silahlardan kurtulmasını istiyor.”
Şalom Gazetesi’nin Gazze’den atılan füzelerin adetlerini okuyucularına belletmek konusundaki özel ve gayretkeş tutumu da gözden kaçmıyor. Bunu belirgin şekilde örnekleyen haberlerden biri de; “Kassam füzeleri Aşdod’u vurdu” başlığını taşıyor ve şu ifadelere yer veriyor; “İsrail’in hafta sonunda başlattığı Hamas’a yönelik operasyon, Gazze Şeridi’nden Güney İsrail’e düşen füzelerin sayısını azaltmadı.
Cumartesi günü Batı Negev’e Gazze’den 110 roket ve ölüm kapsülü atıldı. Pazar günü ise Gazze merkezli Filistinliler Batı Negev bölgesine en az 40 roketten fırlattılar. Pazar günü 122 mm çapındaki iki Katyuşa füzesi Aşdod yakınlarında patladı. Gazzeden 30 km uzaklıktaki bu bölge Filistin roketlerinin İsrail içinde bugüne kadar ulaşabildikleri en uzak nokta oldu. Filistinli teröristlerin en gelişmiş türevleri olan roketlerinin 40 kilometrelik menzili bulunuyor. Pazar günü atılan iki roket 37 ve 35 kilometre yol aldı.
Sahil kasabası Aşkelon’a isabet eden Grad füzesi, bir İsrail vatandaşının ölümüne on bir kişinin de yaralanmasına neden oldu. Pazartesi sabahından bu yana ateşlenen Kassam füzesinin birkaçı Aşkelon’a isabet ederken çoğunluğu Negev’de bazı kasabalara düştü. Pazartesi gerçekleşen füze saldırılarında ise üç İsrailli hayatını kaybetti, beşi ağır on yedi kişi yaralandı.”
Gazetede İsrail’in Gazze’ye yönelik saldırılarına dünyadan gelen tepkiler de ele alınmış. Saldırıların yol açtığı kıyım bütün dünyada protesto edilirken ve tepkiler çığ gibi büyürken gazete bunu adeta görmezden geliyor ve “Tepkiler iki yönlü” başlıklı haberde şu ifadelere yer veriyor; “İsrail’in hafta sonunda başlattığı Gazze’ye yönelik büyük çaplı operasyona dünyanın dört bir yanından tepkiler oldu. Birçok batılı ülke, İsrail’in kendini savunma hakkını desteklerken, orantısız güç kullanımını eleştirdi.
Almanya Başbakanı Angela Merkel de, ateşkesi devam ettirmeyen Hamas’ı bölgedeki şiddeti arttırmakla suçladı. Avrupa Birliği’nin gelecek dönem başkanlığını Fransa’dan devralacak olan Çek Cumhuriyeti’nin Dışişleri Bakanı Karel Schwarzenberg Gazze operasyonunu savunarak, İsrail’in kendi kendini savunma hakkı olduğunu belirtti. Schwarzenberg, “Bir şeyin farkına varalım, ateşkes sona erdiğinden bu yana Hamas’ın attığı füze sayısı inanılmaz derecede arttı. Bu kabul edilemez,” dedi. Çek Bakan, ayrıca silahlarını nüfusun yoğun olduğu bölgelerde stoklayan Hamas’ı, ölü sayısını dolaylı olarak arttırmakla suçladı.
İsrail’in Gazze operasyonlarına en şiddetli tepki verenlerden biri de Türkiye oldu. Başbakan Tayyip Erdoğan, “Bu saldırı bize karşı da yapılmış bir saygısızlıktır. Biz barışı yaygınlaştırmak, onu egemen kılmak için gayret eden bir ülkeyiz. Biz, bu tür girişimler içinde bulunurken, öbür tarafta Filistin'de, zaten adeta bir açık hava hapishanesi içinde bulunan Gazze'deki insanlara karşı yapılan bu hareket, barışa indirilmiş bir darbedir” dedi. Gazetecilerin konuyla ilgili sorunlarını yanıtlayan Erdoğan İsrail’in hava harekâtını, tamamen orantısız bir güç kullanımı olarak gördüğünü söyledi. Erdoğan, “Barış için bu kadar çaba sarf ettiğimiz bu dönemde, İsrail'in böyle bir yola tevessül etmesini, her şeyden önce barışa, barış teşebbüslerine indirilmiş bir darbe olarak görüyorum. Süratle bu yaklaşımın durdurulmasını, bundan vazgeçilmesini vurguluyorum. Başbakan Erdoğan, İsrail ile Suriye arasındaki arabuluculuk görevini de askıya aldığını açıkladı.”
Milletvekilleri dostluk grubundan istifa etti
TBMM Türkiye-İsrail Parlamentolararası Dostluk Grubu Başkanı ve AK Parti İstanbul Milletvekili Nursuna Memecan, İsrail'in Gazze'ye yönelik saldırılarını kınayarak, ''Bu uygulamalar her türlü uluslararası hukuk kuralına aykırı olduğu gibi, İslam ve Musevilik başta olmak üzere hiçbir dini inanca da sığmaz'' dedi. Memecan, grubun 300'den fazla üyesinden 136'sının istifa ettiğini, ''istifaların geleceğini beklediğini'' söyledi. Memecan, istifaların haklı gerekçeleri olduğuna dikkati çekerek, ''Bu istifalardan memnunuz da diyebiliriz yani. Yönetim olarak bir takım girişimleri yapabilmemiz, mektupları göndermek ve tepkilerimizi gösterebilmek için altında 'Türk-İsrail Dostluk Grubu' imzasının bulunması faydalı olacaktır,” yorumunu yaptı.”
Gazeteyi incelemeyi sürdürürken “Yahudi kuruluşları da kınadı” şeklinde bir haber başlığıyla kaşılaşıyor ve nihayet aklı selim sahibi bir yaklaşımla karşılaştığımızı düşünerek ümitleniyoruz. Haberin devamını okuduğumuzda ise acele karar verdiğimizi, bu kınama eyleminin yavan bir imaj kaygısından ibaret olduğunu anlıyoruz. Haber aynen şöyle; “ABD kaynaklı dört İsrail yanlısı kurum, yaptıkları bir açıklama ile İsrail’in Gazze operasyonunu kınadılar. J Street, Americans for Peace Now, Brit Tzedek v'Shalom ve Israel Policy Forum, yaptıkları açıklamada Amerikan Yönetimi’ni bölgedeki şiddeti sona erdirmek için çaba göstermeye çağırdı. Yahudi kurumlar, bir taraftan İsrail’in Hamas hedeflerini vurma hakkı olduğunu dile getirirken, diğer taraftan bu tip operasyonların İsrail’in uluslararası imajını olumsuz etkilediğini savundu. Brit Tzedek Direktörü Diane Balser yaptığı açıklamada, “Maalesef bu operasyon artık kemikleşmiş politik sorunları askeri yollarla çözmeye çalışma konusunda başarısız olan yeni bir girişim olarak tarihe yazılacak,” darken J Street’in Direktörü Jeremy Ben-Ami, “İsrail’in gerekçelerini anlamak mümkün ise de bu gerçekleşen olaylar sadece şiddetin artmasına neden olacak ve uzun dönemde olumsuz sonuçlar doğuracaktır,” dedi.
İsrail’in yerle bir ettiği yerleşim yerlerine ve çoluk çocuk demeden katlettiği Filistinlilere değinmekten özellikle imtina ettiği açıkça hissedilen Şalom Gazetesi, söz konusu Hamas olunca gözünü budaktan esirgemeyerek İsrail yanlısı tavrını ve propagandasını sürdürüyor. İşte gazetenin bu çerçevedeki haberlerinden biri daha.
“Gazze savaşı ile Arap bölünmesi derinleşiyor” başlıklı haberin metni ise şu şekilde;
“Bugün Gazze’de yaşanan şiddetin sebeplerini anlayabilmek için olayların kronolojik gelişimine bakmak gerekiyor: İsrail 2005 yılında Gazze Şeridi’ni yerleşimcilerden ve askerlerden boşalttı. Filistin’de meclis seçimlerini kazanan Hamas 2007 yazında kanlı bir askeri darbe ile Gazze’nin kontrolünü ele geçirdi. Hamas son üç yılda Sderot ve çevresine altı binden fazla Kassam füzesi fırlattı.
Hamas ile İsrail arasında altı ay önce Mısır’ın arabuluculuğunda yürürlüğe giren ateşkes 14 Aralık’ta sona erdi. Hamas ateşkesi yenilemeyeceğini ilan etti ve roket saldırılarını tekrar başlattı. Mısır ve FÖY Hamas’ı “ateşkesi sürdürmesi aksi takdirde bölgede çatışma çıkacağı” konusunda defalarca uyardı. 25 Aralık’ta Sderot çevresine 80’den fazla roket fırlatan Hamas “İsrail aciz ve kafası karışık, hükümeti zayıf ve korkak” diyerek İsrail’in misillemesine davetiye çıkardı. İran ve Suriye’den aldığı destekle iyice radikalleşen Hamas Gazzeli sivillerinin arkasına saklanarak sınırın ötesindeki sivilleri istediği zaman füze yağmuruna tutabileceğini düşünüyordu.
Onlarca yıldır işgale, sömürüye, işsizliğe ve aşsızlığa maruz kalan Gazzelilerin yaşadıkları trajedide yeni bir perde böylece açıldı. Gazze halkı basiretsiz yöneticilerinin sorumsuz adımlarının bedelini çok acı bir şekilde ödüyor.
Doksanlı yıllarda sosyal hizmetler ve din kursları ile kamuoyunun ilgisini kazanan Hamas bugün İran güdümünde, halkının güvenliğini hiç umursamayan bir görüntü çiziyor. Mısır, “sınırımızda mini İran istemiyoruz” derken bunu kastediyor. Hamas’ın yıllarca en büyük destekçisi Suudi Arabistan oturmuş kenardan bu İran uzantısı radikal dinci örgütün zayıflamasını izliyor.
İsrail ise Hizbullah ile kuzey sınırına yerleşen İran’ın güney sınırında da kalıcı olarak tutunmasını önlemek istiyor. Bu amaçla yarım milyonu aşan vatandaşının her an füze tehdidi altında kalmamasını sağlayacak yeni bir güvenlik dengesi yaratmaya çalışıyor. Son yapılan kamuoyu araştırmalarına göre İsrail halkının yalnızca %6’sı bu operasyonun Kassam saldırılarını tamamen durduracağına inanıyor ancak %81’i Hamas’a karşı yapılan operasyonu destekliyor.
İsrail’in Hamas’a karşı başlattığı operasyon Arap ülkeleri ve İran arasında birkaç yıldır süregelen siyasi bölünmeyi derinleştirdi. İran ve Suriye’nin başını çektiği cephe Hamas ve Hizbullah’ı askeri ve siyasi olarak destekliyor. İhtilafın diğer tarafında ise El-Fetih, Mısır, Ürdün, Körfez ülkeleri ve Suudi Arabistan bloğu var.
Hizbullah, Arap ülkelerini İsrail ile işbirliği yapmak ve Hamas’a yapılan saldırıya ortak olmakla suçluyor. Mısır ise İran’ı Filistin davasını kendi yayılmacı çıkarları için kullanmakla suçluyor. Yıllarca İsrail nefreti ile halklarını oyalayan Arap liderleri, ulusal çıkarları İsrail ile örtüşünce, kamuoyları ile rejimlerinin güvenliği arasında sıkışıyorlar. İran ve Hizbullah bu fırsatı doğru değerlendirip Arap halklarını kendi hükümetlerine karşı kışkırtıyorlar.
Mısır’da Hüsnü Mübarek rejimine en büyük tehdit Müslüman Kardeşler Cephesi. Hamas bu örgütün Filistin kolu. Bu nedenle Kahire Hamas’ın güçlenmesini tehdit olarak algılıyor. Bugün yaşam savaşı veren Gazzelilere Mısır’ın kapılarını kapatmasının ve sınırdan kaçak geçenlere ateş açmasının nedeni bu. Bölgesel boyutta oynanan bu kanlı satrançta en ağır bedeli Gazze halkı ödüyor.
Ortadoğu’da çıkarları her geçen gün daha çok çatışan bu iki blok ile dengeli ilişki kuran yalnızca iki bölge ülkesi var: Türkiye ve Katar. Bu ülkelerin arabuluculuğu ile acilen bir ateşkes için adım atılmazsa çatışmalar şiddetini arttırarak devam edecek.”