Türkiye Cumhuriyetin ... Mesaj Detayi Antoloj ...

Gönderen: Bülent Aydınel
Tarih: 13.09.2016 13:35
Konu: Zamanı Yalın Ayak Geçerken Serüvenciler

Bir yağmur damlası düşse gökten
Ayrıldığı yerde bir boşluk
Geldiği yolda bir iz
Düştüğü yerde bir anı kalmalı
Demiştim sana

Oysa
Bir yüreğe damlamak yağmurun kaçıncı düşüdür

Biliyordun
Aynalar eskir
Bir kırlangıç diyeti kalır yazılmamış uçurum türkülerinde
Bulut bulutluğuyla geri çekilir
Dağ dağlığıyla büyür
Bir sancı sığlaşır bende

Gidersen
Gülüşler tutukluk yapar
Böyle olurum işte
Demiştim sana

Hani bir suyduk ayrıydık akardık
Çarpardık ya kayalara
Bir aşkın resmi
O kayalardan da yapılabilir aslında

Biri seni seviyorumların üstünü örter
Biri geceyi sakınır ateşi tazeler
Biri şiir okur dağlara
Bir aşkın resmi
O dağlardan da yapılabilir aslında

Sen durulmamış bir buluttun
Görülmüştün bir fırtınada
Çağlayanlar nehirlerin yatağını tanımlayamazmış
Nehirler onlara doğru aksa da
Ve hiçbir su taşıyamaz bir sevdanın şiire kadar uzanmış kırık sözcüklerini
Demiştim sana

Zamanla değişen ancak takvim yapraklarıdır
Zamanı değiştirmediyse insan
Acılar yaşandığı gibi kalır
Ve hiçbir şiir unutmaz bakışını bir yerde
O yere bilerek bırakır

Mavi uçurumlardan yeşil kayalara kadar
Gözleri nakış nakış bir kartal
Nerede bir çığlık görse
Artık seni hatırlar

Işığa şıvgın verir ya çam ağaçları
Fırtınalara yiğit karşı koyuşlarda
Bir aşkın resmi
O fırtınalardan da yapılabilir aslında

Zamanı yalın ayak geçerken serüvenciler
Sevdaların ayak izleri kalır o karanfil denizinde
Ve elbette
Bir su ne kadar sınırlı olabilir
Bir düş ne kadar derin
Kim savunabilir güneşini
Sevdaya düşen bir gölgenin

Uğrunda bedel ödenmemiş hangi aşk kalmış yarına
Bir aşkın resmini yapmaya
Tam buradan başlanabilir aslında

Bülent Aydınel

RESİM SEÇ