Türkiye Cumhuriyetin ... Mesaj Detayi Antoloj ...

Gönderen: Meltem Ege
Tarih: 17.08.2016 03:06
Konu: 17 Ağustos 1999 Depremi..o acının yıldönümü...

resmi rakamlara göre 17 bin 480 insan hayatını kaybetti

17 Ağustos 1999 ve Sonrası

Bundan tam 16 yıl önce bugün, 17 Ağustos 1999’da Türkiye en karanlık günlerinden birini yaşadı. Saat 03:02’de merkez üssü Gölcük olan deprem 45 saniye içerisinde binlerce can aldı, faciadan sağ kurtulanlara ise ömür boyu unutamayacakları bir acı bıraktı...

1999 Gölcük Depremi, İzmit Depremi, Marmara Depremi ya da 17 Ağustos 1999 Depremi olarak anılan felaketin etki alanı çok genişti. Başta Kocaeli, Sakarya, Yalova, İstanbul ile civar il ve ilçelerde büyük bir yıkıma sebep olan deprem Ankara'dan İzmir'e çok büyük bir alanda hissedildi.

Türkiye’nin en büyük petrol rafinerisi TÜPRAŞ alevler içinde kalırken...
Koskoca bir liman sulara gömüldü.

Issızlığın ve karanlığın ortasında Elektrikler kesik, imkânlar kısıtlıydı. Dış dünya ile irtibat kesilmişti. Oysa ilk 24 saat depremde çok önemliydi. İlk arama-kurtarma çalışmaları halk tarafından gerçekleştirildi. İnsanlar kötü haberi önce radyodan duydular. Ertesi gün televizyon ekiplerinin olay yerine varması sonrasında Türkiye gördüklerine inanamadı.

. Depremin hemen ardından iki büyük sorun ortaya çıktı: İletişim ve ulaşım…

Dönemin Başbakanlık Müşaviri Ahmet Şağar, Can Dündar’ın yapımcılığını üstlendiği ‘O Gün’ isimli belgeselde durumu şöyle özetliyor:
“Biz valilerle Başbakan arasındaki bağlantıyı akşam 19:00’da sağlayabildik. Gölcük’teki tahribatı 11:30’da öğrenebildik. Haberleşme tüm boyutlarıyla felç olmuştu.”

Yine aynı belgeselden Ankara’da bulunan Başbakan Ecevit’in İstanbul’daki Cumhurbaşkanı Demirel’e telefon ile ulaşamadığını öğreniyoruz. Ayrıca yakınlarının durumunu öğrenmek üzere helikopter ile Adapazarı’na hareket eden dönemin İçişleri Bakanı Saadettin Tantan’ın gördüğü vahim tabloyu Ankara’ya amatör bir telsizci yardımı ile aktardığını…

Haberi alınca deprem bölgesine akın eden insanların oluşturduğu yoğun araç trafiği nedeniyle TEM ve E5 kilitlendi. Trafik, yaralıların deprem bölgesinden ambulanslarla çevre il ve ilçelerdeki hastanelere intikalini güçleştirirken yardım araçlarının da deprem bölgesine gelmesini geciktirdi. Bu durum acil afet politikalarının hayati önemini bir kez daha gözler önüne serdi.

Hala kulaklarımızda çınlayan bir nida: Sesimi duyan var mı?

. Ölüm tarlaları
2010 yılında yayımlanan Meclis Araştırması Raporu'na göre 18.373 kişi hayatını kaybetti. 48 bin 901 kişi ise yaralandı.

Devletin bütün kurumları 17 Ağustos ve onu takip eden ilk birkaç günde tamamen etkisiz olduğu için insanların kaybettikleri yakınlarını hiçbir resmi işlem yapmadan toplu mezarlara defnetmek zorunda kaldıkları biliniyor. Bu nedenle can kaybının resmi rakamların üzerinde olduğu bir gerçek. Vikipedi’de yer alan resmi olmayan veriler hepten can yakıcı: 50.000 ölüm, ağır-hafif 100.000'e yakın yaralı…

Nedim Şener 20 Ağustos 1999 tarihinde Milliyet’te yer alan haberinde İzmit’ten bildiriyor:

'Bir yandan Tüpraş'taki yangın, diğer yandan üç bin ölü ve 12 bine yakın yaralının yürekleri yakan acısı... Depremde en çok can kaybının olduğu İzmit'te yas çığlıkları ve ceset kokuları göğe yükseliyor. Büyük sarsıntının üzerinden geçen ikinci günün ardından kentte cesetlerin gömülmesi büyük bir sorun haline geldi. Yalnız gömülme işlemleri değil, cenazelerin yıkanması gibi konularda da eleman sıkıntısı yaşanıyor.

Enkaz kaldırma ve kurtarma sırasında yaşanan fiyasko cenazelerin kimlik tespitinde olduğu gibi korunmasında da yaşanırken, mezar yeri sorunu ilginç yöntemlerle gideriliyor.Hastanelerin morglarının ardından kentteki buz pateni pistini de dolduran üç binden fazla ölüyle karşılaşan Kocaeli'de mezar kazılması sorunu belediye ve özel sektör kuruluşlarına ait kepçelerle halledilmeye çalışılıyor. İzmit merkezinde bulunan Bağçeşme mezarlığında yeri olan aileler cenazelerini buraya defnediyor. Kimsesizlerle Bağçeşme mezarlığında yeri olmayan ve daha çok kente çalışmak için gelmiş 'gurbetçilerin' cenazeleri ise Kandıra'da 'eski İstanbul Yolu üzeri' denilen bölgedeki asri mezarlığa ne namaz, ne de defin kağıdı olmadan defnediliyor.'

Gönüllü ordusu

Depremi radyodan haber alan köpekli ve doktorlu sivil bir arama-kurtarma ekibi 1 saat 25 dakika sonra Avcılar’daydı. Pek çoğumuzun adını ilk kez o gün duyduğu AKUT 17 Ağustos Depremi’ndeki arama-kurtarma çalışmaları boyunca 200 kişiyi enkaz altından çıkardı.

17 Ağustos Depremi sonrası Kocaeli’de çadır kenti ziyaret eden dönemin ABD Başkanı Bill Clinton’un burnunu sıkmasıyla ünlenen 'Erkan bebek' artık 16 yaşında ve depremin 15. yılında AKUT'a üye oldu.

Örgütlü, örgütsüz binlerce kişi deprem bölgelerine yardıma koştu. Zonguldak maden işçileri küreklerini kapıp geldi. 51 ayrı ülkeden 1700 gönüllü arama-kurtarma çalışmalarına katıldı.

285.211 konut, 42.902 işyerinin hasar gördüğü 17 Ağustos depremi ile birlikte hayatımıza giren Jeofizikçi akademisyen Ahmet Mete Işıkara, “Deprem öldürmez, binalar öldürür derken” önemli bir soruna işaret ediyordu. Plansız kentleşme, riskli yapılaşma, yaptırımsız denetim ve eğitimsiz kitleler… Ve toplumdaki deprem bilincine ilişkin şöyle diyordu: “ Okul, ev ve iş yerinde önlem alma ve doğru davranma %28’e çıktı. Bunu yükseltmeliyiz.”

. Örnek davalar ve sonuçları

2 bin 200 dava açıldı, sadece 40 kişi suçlu bulundu, kalan davalar da 16 Şubat 2007 yılında zaman aşımından düştü.

Yalova’da ceza aldığı bilinen tek isim Veli Göçer oldu. İnşa ettiği konutların yıkılması sonucu 195 kişinin ölümünden sorumlu tutularak 18 yıl 9 ay hapis cezasına çarptırılan müteahhit Göçer depremin 12'nci yıldönümüne kısa süre kala 13 Ağustos 2011’de tahliye oldu.

·
Düzce Ersoy
Apartmanı: 36 kişi öldü, dava zaman aşımına uğradı.

·
Düzce Ömür
Hastanesi: 11 kişi öldü, dava zaman aşımına uğradı.

·
Yalova Ceylankent
Sitesi: 98 kişi öldü, 2 sanığa verilen hapis cezaları ertelendi.

·
Kocaeli Ubay
Apartmanı: 58 kişi öldü, müteahhit hakkında verilen ceza ertelendi.

·
Yüksel Sitesi: 316 kişi öldü, 5 sanığa verilen çeşitli cezalar
ertelendi.

·
Can Göçer ve Zafer Çoşkun: Veli Göçer'in oğluyla ortağı
yakalanamadığı için haklarındaki dava zaman aşımına girdi.

·
Sakarya: 695 davadan 5 kişiye ceza çıktı.

·
Kocaeli: 600 dava açıldı, 12 kişi 10'ar ay
hapis cezası aldı. 6'sının cezası infaz edildi, 6'sı için süre istendi.

·
Yalova: 173 dava açıldı, hemen hemen tamamı
sonuçlandı. Veli Göçer 18 yıl 9 ay hapse mahkûm edildi.

·
Düzce: Yaklaşık 220 dava açıldığı sanılıyor.
Yargılamaların sonucunda hiç kimse cezaevine girmedi.

Kaynak: http://tr.wikipedia.org/wiki/17_A%C4%9Fu...
. '7.4 yetmedi mi? '

RESİM SEÇ