Gruplarınızı Görmek İçin Üye Girişi Yapın
Lütfen yanlış anlaşılmasın para falan istemiyorum sadece paylaşmak ve bu akıl dahisini islam alemine tanıtmak istiyorum. siteye yükleyemediğim için (word kabul edilmiyor) arkadaşlarımdan mail adreslerini yazarlarsa 13 bölümden oluşan bu çok önemli eseri yollayacağımı söyledim.sağ olsunlar bana güvenenler bir bir istiyorlar Allah razı olsun bu garibi adam yerine koydukları için.Her şeyin en iyisini elbette Allah bilir.
Benim mailim
[email protected]
MATÜRİDİ
(Ebu Mansur el-Matüridi)
BİR AKIL DAHİSİ
Kitabü’t – tevhid
1050 yıl önce yükselen akıl
Allahım! Ya bugün?
BEN ÇOK UTANDIM KİTABÜ-T TEVHİD ADLI ESERİNİ OKUYUNCA
Bir açıklama:24 eylül 2009 ‘ da Prof.Dr.Bekir Topaloğlu’nun KİTABÜ’T TEVHİD TERCÜMESİ adındaki kitabını satın aldım.Ama gördüm ki bu kitabı okumak ve anlamak için pek çok kaynağa ve sözlüğe gereksinim var.İşte ben bunları sağladım ve bu gün yani 2 ocak 2012 günü ancak bitirebildim.
Ne yaptım diye soracak olursanız şöyle yanıtlayabilirim.Kitabı herkesin okuyup anlayabileceği şekilde yeniden yazdım desem yalan olmaz.Çünkü eski haliyle bu kitabı anlamak oldukça derin bir kelam terimleri,felsefe terimleri,tasavvuf terimleri bilgisi gerektiriyordu.Ama şimdi okuyan bunları araştırmaya gerek duymadan dinin temellerine inebilecek.Elbette kusurlarım olmuştur.Allahtan af ve merhamet dilemekten başka ne yapabilirim ki.Her şeyin en iyisini ALLAH bilir.
İsmail uysal özden özgür-2 ocak 2012
ALTINCI BÖLÜM
ALLAHIN MEKANI, MAHİYETİ,KAİNAT, ZARARLI ŞEYLERİN YARATILMASI,SENEVİYYE’NİN ELEŞTİRİSİ.
İÇİNDEKİLER
1-Yüce Allah’ın mekanı olmaz.
2-Mahiyet,keyfiyet,kurb.
3-Allah’ın zararlı şeyleri yaratmasının hikmeti
4-Kainat(evren) hakkında farklı görüşler.
5-Seneviyyenin eleştirisi.
1
YÜCE ALLAH’IN MEKANI OLMAZ
Mekan yokken Allah vardı.Ayetlerdeki “Allah arşa yöneldi” “Biz ona şah damarından daha yakınız” “Üç kişinin olduğu yerde dördüncüsü mutlaka O’dur.”Biz ona sizden daha yakınız “ ifadeleri,bu mekanların Allah sayesinde şeref kazandığını belirtir. Bu mekanlar Allah’a yönelmemiz için verilmiştir. Mekana gereksinim duyan bizleriz, Allah mekandan ve tüm ihtiyaçlardan arındırıl-
mıştır.Dolaysıyla Allah’ı yarattığı şeyle nitelemek olası değildir.
Allah’ı Arş’ta (Gökte) düşünmek, mekandan önce de Al-
lah vardı diye akıl yürütülerek boşa çıkarılır. Ayette bunun söylenmesinin amacı Arş’a saygınlık kazandırmaktır. Buna kanıt olarak “Muhammed’in Rab’bi, “İbrahim’in ilahı” gösteri-
lebilir. Burada Allah sadece Muhammed’in yada İbrahim’in değil elbette.Ama onlar şereflendirilmek istenmiştir.Allah za-
man ve mekandan arındırılmıştır (Münezzehtir) . Cisimler (nesneler) ise zaman ve mekanla sınırlıdırlar.
2
MAHİYET KEYFİYET KURB
Bazen insan tarafından kullanılan o nedir (Ma hüve) sorusuna sorulan varlığın adıyla yanıt verilir.Şimdi ayetlerde bu konuya bakalım:Şuara suresi 23-24 Ayetlerde firavun sorar: Alemlerin Rab’bi dediğin nedir Musa peygamber: Göklerin,yerin, ve ikisi arasında bulunan her şeyin Rab’bi Ta ha suresi 17-18. ayetlerde konuşma şöyledir: Şu sağ elindeki nedir ey Musa Musa peygamber yanıtlar: O benim asamdır (Bastonumdur)
Birinci ayette sorulan ma hüve (o nedir) s:orusu,yaratılmışlar için sorulan bir sorudur.Bu soru Allah için sorulmaz. Çünkü Allah bu sorunun yanıtından münezzehtir (arındırılmıştır) Allah’a bir mahiyet (İçerik) yakıştırılamaz.Bir eşi, benzeri, dengi yoktur ki yakıştırılabil-
sin. Bu soru Allah’ın fiilini öğrenmek için sorulabilir ancak.Bunun ya-
nıtı da:Mahlukatı yaratmak,her şeyi yerli yerine koymak olabilir.
Bir şeyin keyfiyetini (içeriğini) araştırmak,onun benzerini yada dengini bulup onunla kıyaslamaktır. Allah ile neyi kıyaslayacaksın ki..
Ancak şöyle sorulursa olur.Allah nitelendirilebilir mi? Yanıt evettir
Allah’ın Rahmet, İlim, Kudret gibi kendi zatını vasıflandırdığı sıfatlarla nitelendirilebilir.
Allah için O nerede (eyne hüve) sorusu da Allah’ın mekanının olduğu yanıtını gerektireceğinden sorulamaz.Allah mekandan münezzehtir (arındırılmıştır)
Yüce Allah’ın, yardım etmek,şereflendirip has kullarından kılmak, Rahmet ve İhsanda bulunmak, başarılı kılmak, yol göstermek ve benzeri kavramları içeren Kurb (yakınlık) ile vasıflandırılması olasıdır. Çünkü bunlar zati nitelemedir. Şöyle denilebilir:
Allah ezelden beri dostlarına merhametlidir.
Allah düşmanlara buğz eder (Sevmez)
Bu iki cümle de gerçek anlamda Allah için kullanılamaz. Allah’a yarattığı mı dost olacak. O zaman Allah ondan dostu olduğu için yarar mı bekliyecek.Yada Allah’ın yarattığı mı ona düşman olacak.
Yani istediği anda istediğini yapabileceği kul bunu nasıl yapacak acaba.Örneğin Allah hastalığı yarattı diye Allah hasta oldu denebilir mi?
3
ALLAH’IN ZARARLI ŞEYLERİ YARATMASININ HİKMETİ.
a-Yılanların va başka zehirli nesnelerin yaratılmasındaki hikmeti
kullar elbette bilemezler.Ama şöyle diyebiliriz: Bunlar uhrevi alemde (duyularötesi ilahi alemde) olacakların imtihan (sınav) yoluyla,duyu-
lur alemde canlılara hissettirilmesi olabilir. Böylece yararlı şeylerin faydasını , zararlı şeylerin de zararını anlayarak kendisini tanrı ter-
biyesine hazırlasın.
b-Bazı şeyler bedene zor bazı şeyler de kolay gelir. İnsanın bun-
lara dayanması düşünme, akıl yürütme yoluyla olur. Ama insan fazla akıl yürütme zahmetine girmez.Çünkü akıl yürütme insanı zevk
ve arzulardan alıkoyar. Bunların savsaklanması bölünmeye,ayrılığa,
fiili ve sözlü düelloya götürür insanları.
c-Allah zararlı şeylerle düşmanlara benzer, yararlı şeylerle de dostlara benzer durumlar oluşturmuştur. Böylece insanlar akıl yürü-
terek, zararlı şeylere karşı önlem alıp bir araya gelebilsinler,yardım
laşabilsinler. Çocuklara öğretilen şeylerin de amacı ilerde sorumluluk
aldıklarında zorluklarla karşılaşmamaları için değil midir?
Tabiatta öz yapıları değişik olan yaratıkların, fayda ve zarar söz konusu olunca,Allah’ın birliğine kanıt ve tanık olmaları,Allah’ın akıllara durgunluk veren bir hikmetidir.
Allah nesneleri farklı yaratmıştır ki ordusuna güvenerek zulme-
Den hükümdarlara karşı çıksınlar.,onlara hadlerini bildirsinler.YOKSA ZALİMLERİN ZULMÜ KALICI OLURDU.
Yine bu farklılıklar, kulun yarar ve zarara muhtaç olduğunu, Allahın ise muhtaç olmadığını, her istediğini zaten yapabildiğini de anlatmaktadır.Kulun düşünüp bunu akıl etmesi istenmektedir.
Her zararlı nesnenin bir de yararlı tarafı vardır. Örneğin ateş yakar ama yemek te pişirir.Canlılar su ile yaşamını sürdürür ama susuz kalınca da ölür. Nice acı ve zehirli bitki ilaç olup şifa dağıtır. Kesin iyi ve kesin kötü yoktur. BU DA TEVHİD İLKESİNİ DOĞRULAR.
Bu konuda şunlar da söylenebilir:Bu yararlı ve zararlı şeyler için
Hükmünü veren Allah’a karşı insanlar hem korksunlar hem ümitlerini kaybetmesinler.Asla akıl yürütmeyi unutmasınlar.
4
KAİNAT (EVREN) HAKKINDA FARKLI GÖRÜŞLER
Allah inşallah o muazzez Peygamberimizin(Selam olsun) ümmetini
Kurtuluşa ulaştırır.Kuşkusuz ki Allah herkesin kendisine muhtaç olduğu bir gani ve fazilet (Her türlü iyilik yeteneği) türlerinin tümüne sahip bir Kerim’dir.(ulu,büyük,cömert)
Kainat hakkında çeşitli görüşler hakkında çok düşündüm. Şu gerçek ki,Evrendeki her şey parçalanıp dağılıyor. Evrendeki her şey Yüce Yaratıcının yönetimine,ihsanına (bağışlamasına iyiliğine) muh-
taçtır.
Eğer çok Tanrı olsaydı onlar iradeleri yüzünden çatışır ve evren yok olurdu. En güçlü olanı Tanrı kabul edince diğerleri kul olurdu.O halde Allah her durumda birdir,egemendir,Evreni oluşturan her şey O’nun yönetimi altındadır.Kainatın (Evrenin) müdebbiri (Yöneticisi)
Allah olunca,Evren de onun sayesinde varlık alanına çıkmış olur. Ve
Halen gelişmesini sürdürmektedir.Hiç kimse de Allah’ın yönetiminden kuşku duyamaz. İnsan doğumundan ölümüne dek olan yaşam serü-
venine dikkatle bakarsa,yoktan var edildiğini kolayca anlar. Cansız varlıkların, canlıların yararına sunulmasında da Evren’in tek elden ya
ratılmışlığının kanıtı sayabiliriz. Canlıların diri olması cansızlara bağ-
lıdır. Apaçık kanıtlara rağmen kişiler üç nedenden Evren’in oluşumu hakkında kuşku duymaktadırlar.
1-Arzular,tatlı yaşam,taklitçilik,akıl yürütmeyi bırakma,sempati duyduğu kişilere özenme,onlara güvenme,nefsani mutluluklara aşırı bağlanma kişiye her şeyi unutturur.
2-bazıları şöyle demektedir.Evrende her şey birbirinden doğmaktadır. Yaşam da gıdalarla sağlanmakta,çeşitli evreler geçi-
rilmekte, ve Evren yoktan falan var olmadan böylece sürüp gitmek-
tedir.Bu tür düşünenler de aralarında farklı görüşler dillendirmişlerdir
Bir kısmı Evren ezelden beri böyleydi derler. Bir kısmı Evren’in oluşumunda Allah’ın bir katkısı yok der.Özellikle maddeciler ve heyulacılar(Bütün cisimlerin ilk maddesi sayılan maddeye verilen isim=heyula) böyle düşünür. Derler ki insanı meydana getiren cev-
her düzgün ama hayvanları meydana getiren cevher (Yani atomlar) düzgün değildir işte her şey buna bağlıdır. Bazıları cevherin bir aslı
vardır diğerleri sonradan eklenmiş şeylerdir derler.
Şu görüşe de bakalım,denir ki:Tabiat temel maddedir (Tynet) Al-
lah alemi bu maddeden yaratılmıştır.(Bu düşüncede olanlardan bazıları Allah’ı tek,bazıları Güneş,Ay,Yıldız gibi çok olarak düşünmüşlerdir. Bunlar gök cisimlerinin hareketlerinin şeyleri (Allahtan başka olan şeyler) oluşturduğunu,bazıları da temel madde olan tabiata araz (Temel maddenin özelliklerinin farklılaşması) gelin
ce oluşum meydana gelmiştir derler.Bunlar arazları kabul etmekle tevhide aykırı davranmışlardır. Çünkü bu görüşü kabul edince alemin yaratılışının şuursuzca olduğunu da kabul etmek gerekir ki bu kabul
edilemez.
3-Bu görüşte olanlar Allah’ı inkar eden Dehriyye ile birden fazla Tanrının varlığını kabul edenlerin görüşleri ile aynı düşünmektedirler.
Örneğin Seneviye iyiye nur kötüye zulmet tanrısı,Mecusiler ise iyiye Allah, kötüye şeytan olan Tanrı demişlerdir.
Ve son görüş olarak kainatı (Evren’i) Allah yaratmıştır. Çünkü Allah Kadir’dir (Yapmaya muktedirdir.) Kainat Allahın kullarına bir armağanıdır.
5
SENEVİYYE’NİN ELEŞTİRİSİ
Seneviyye’ye göre insan hayır ve şerrin (İyilik ve kötülüğün) karışımından oluşmuştur.Örneğin Allah’ın hikmetlerini bilinç dışı göre
bildiğimiz gibi, bilinçdışı şeyleri de hikmet olarak görebiliriz. Onlara göre iyilik dediğimiz kötülük, kötülük dediğimiz iyilik olabilir. Böyle
olsaydı acaba iyilikten ve kötülükten nasıl konuşurduk acaba? O zaman iyinin yararı kötülük demek olabileceğinden iyiyi istemekten vaz mı geçecektik yani. Tersini düşünelim, kötünün zararı iyiye işaret olacağından kötülük mü yapmamız gerekir?
Şu savı (İddiayı) da ileri sürenler var:İki Tanrı da hem yaratıcı hem yönetici hem güçlüdür. Bu durumda biri diğerinin fonksiyonuna
(Yaptıklarına) engel olamaz.İkisi de Tanrı ya. Ama bir problem var,bir şeye engel olamamak onu bilmemekten,gücü yetmemekten ve
Aciz yani yetersiz olmaktan geçer.İşte bunların hiçbiri Tanrıda bulunmaz.Tanrı aciz bilgisiz güçsüz olamaz.
Şimdi dönelim iyilik ve kötülük Tanrılarına (Nur ve zulmet) .Acaba iyilik Tanrısı kötülük Tanrısına düşman olur mu,iyilikte düşmanlık olur mu.O zaman düşman olmaz. O zaman iyi olduğundan kötülük tanrısını sever dersek bu da olmaz o zaman kötü olur.Bu gerçek manasıyla duyulur alemde böyledir.Senevi canım duyular ötesi alemde böyle değildir derse ona, duyulur alemdeki bütün hikmetleri inkar ettiği söylenir.
Şu da var,kötülük yapan pişman olabilir.Bunu itiraf edebilir.Bir şeye batıl dedikten sonra vazgeçip haktır diyebilir.Bunlar duyulur alemin gerçekleridir.Bunları onların iyilik Tanrısında bilirsek, her kötülük iyilik Tanrısından doğmuş olur. Gerçek şudur:İKİ TANRI (DÜALİZM) DİYE BİR ŞEY OLAMAZ) Eğer iyiliği nurdan kötülüğü zulmetten bilirsek, taraf tutmuş oluruz bu da yanlış düşünmeye prim vermek olur.
Eleştirmeye devam edelim Seneviyyeyi. Kainattaki her şeyde Tanrı gözükür onun nuru vardır. Bu durumda nur ile zulmet karıştı diyen Seneviye şuna yanıt vermeli Nur Allahın biriyse Allah’a kötülük
mü karıştı. Sorulara devam edelim.Nur tanrısı zulmetin kendine karışmasına üzülür mü sevinir mi… Elbette üzüleceğine göre Seneviyyenin şu iddiası yalan olur:Nurun tamamı lezzet ve sevinçtir.
Üzülmez derse nur tanrısı şiddete evet diyen olur.Yani nereden bak-
san tutarsız.
Seneviyyeye şunları da soralım
1-Nur bir şeye uygun deyip sonra cayarak uygun değil der mi?
2-Önce bir şeyi sever sonra da nefret eder mi?
3-Nur sükun (Hareketsiz) halindeyken hareket etmeyi ister mi?
Seneviler evet bunların hepsi olur ama bu zulmetin nura karışmasından oluyor derlerse,onlara Ey gafiller! zulmet nura değil size karışmış ki o yüzden Allah’ın rahmetini bilinçsizlik olarak görüyorsunuz demek gerekir.
Bilmeliyiz ki yaratılmışların özelliklerinden hiç biri Allah’ta var diyemeyiz.Onlar bizim içindir.Biz muhtaç olanız,Allah gani olandır.
O hiçbir şeye muhtaç değildir.Allah her şeyi bilir (Alimdir) Allah yaptıklarında (Fiilinde) asla hata yapmaz (Hakimdir) .Bu nedenle Allahın yarattığı duyulur alemde çelişki yoktur.Allah’ın hikmeti söz konusu olunca akıl durur, aklın sınırı biter, akıl aciz kalır. Akılın ba-
zen güzel dediği çirkin, düzenli dediği düzensiz olabilir. Bir yoksul dü
şünün.Geleneğin de etkisiyle kendisine sunulan güzel yada kötü şeylerin süslenerek sunulması sonunda,bunların içindeki hikmeti,ilahi terbiyenin özünü nasıl ayıracak…O insan ki anlamak için birer alet olan organlarını bile kullanmanın aczi içindedir. Allah ise o-
nun aczini bilendir.
ALTINCI BÖLÜMÜN SONU
İsmail uysal özden özgür
ONLARI HER DOSYADA ANMAK VEFA BORCUM
Not: Sevgili dostlar baş sayfalarda açıkladığım gibi 2 yılı aşkın zamandır bu kitabı yan kaynak kullanmadan okunabilir yapmaya gayret ettim. Bir de bunu asıl kaynağından çeviren BEKİR TOPALOĞLU’ nun çektiği çileyi düşünün. Bir de kitabın 1050 yıl önceki asıl yazarı MATÜRİDİ’nin çilesini düşünün. Bekir beye sağlık esenlik diğer bilge kişilere rahmet dilemekten başka ne yapabilirim ki.
İsmail uysal özden özgür