Gruplarınızı Görmek İçin Üye Girişi Yapın
HEY ERENLER
Yanlışa yormasın kimse halimiz.
Kelamımız dobra, alayı yoktur.
Harama uzanmaz, el ve dilimiz,
Şuurumuz tamdır, sözümüz haktır.
Güzellerin başı aymaz ezadan.
Gafiller zevk için gülleri haşlar.
Canavar çıkıyor narin kozadan,
Çelik kadar sertmiş cıvıklar yaşlar.
Hey enler nasıl oldu bu işler...
Gülle dalga geçer kirli paslılar.
Aslını unutmuş, garip süslüler.
Ağıtlara göbek atar yaslılar,
Beylere bey olmuş yüreği taşlar.
Hey erenler nasıl oldu bu işler.
Eloğlu milletin hakkını yemiş,
Nerede sır oldu, altınla gümüş.
Fareler aslandan yürekli imiş?
Çuvalı bırakıp mermeri dişler.
Hey erenler nasıl oldu bu işler.
Yükünü el taşır kendisi ıhlar.
Arş-ı ala’ya dek ulaştı ahlar.
Güzel insanları arsızlar yuhlar,
On öküz parçalar çürüyen dişler,
Hey erenler nasıl oldu bu işler...
Kanaat sersefil, itaat susmuş,
İyilik, cömertlik yenilmiş pusmuş.
Sevgi, saygı denen güzeller küsmüş.
Sevdaya düşmandır kurulan düşler,
Hey erenler nasıl oldu bu işler...
Bilmem bu hallere biz nasıl düştük,
Acılar elinde kavrulduk piştik,
Akıl başta iken nice çağ aştık.
Zannetmen bu millet kendini boşlar,
Hey erenler nasıl oldu bu işler...
Bu koca millete yakışmaz bu hal,
Ne gözümüz kördür, ne dilimiz lal,
Taze oğul verip yapmalıyız bal,
Bize kin duyarmış şol fikri şaşlar,
Hey erenler nasıl oldu bu işler...
Milletimin karnı kahırla doyar,
Bize kim verecek bir güzel ayar.
Akozan bir garip inleme duyar.
En içli şarkıyı söyler baykuşlar,
Hey erenler nasıl oldu bu işler...
MUSTAFA KAYA AKOZAN