Gruplarınızı Görmek İçin Üye Girişi Yapın
GÜNÜMÜZDE MİLLİYETÇİLİK VATANSEVERLİK VE IRKÇILIK VE DİĞER İDEOLOJİLER
Vatan, ırk ve millet temeline dayanan dostluklar Anayasa ile belirlenen haklar ve görevler, dostluklar ve düşmanlıklar tamamen vatandaşlık bağı üzerine kurulur. Kâfirler ile Müslümanlar arasında vatan bağı olduğundan dolayı herhangi bir ayrım yapılmaz.
İslam da önemli bir esas olan inanç temeline dayalı “dostluk ve düşmanlık” ikidesi böylece tamamen yerle bir edilmiştir. Müslümanlar azgınlaşmış facir ve kâfirlerle dostluk kurar olmuştur, Kâfirlere de hak etmedikleri haklar ve mevkiler verilmiştir.
Müslümanlar aynı milletten olan bu kâfirlere gösterdikleri dostluğu farklı milletten olduğu için takvalı bir Müslüman’a gösteremez olmuşlardır.
Sadece Allah için yapılması gereken dostluk ve düşmanlık, sevgi ve nefret, barış ve savaş; artık “vatan” için yapılmaya başlanmıştır. Dolayısıyla bu uygulama ve anlayışla, “Vatan” artık Allah’ın dışında kendisine ibadet edilen bir put halini almıştır. Vatanı ilahlaştırarak, her şeyden değerli olduğunu uğrunda her şeyi feda edilebileceğini, uğrunda savaşılabileceğini; çocuğunu, ailesini ve kendi canını feda edebileceğini söyleyen birçok insan türemiştir.
Onların anayasaları, sadece kendi vatanlarını savunmayı emreder, diğer ülkelerdeki Müslümanların helak olması onları bağlamaz. Böylece “vatandaşlık” ve “vatanseverlik” adıyla Müslümanlar vatan vatan bölünüp güçlerini kaybederler…
ANCAK İSLAM’DA VATAN ANLAYIŞI FARKLIDIR:
İslam da vatan, İslam hükümlerinin ve otoritesinin uygulandığı yerdir. Her neresi olursa olsun, İslam hükümlerinin hakim olduğu ve İslam’ın kelimesinin en yüce olduğu yer tüm Müslümanların vatanıdır. Irk, renk, dil, kültür ayrımı yapılmaz. Birleştirici unsur İslam’dır. Böyle bir vatan Müslümanların inancını, canlarını ve her şeylerini korur. Ancak böyle bir vatan için her şey feda edilebilir ve uğrunda savaşa bilinilir.
BU GÜN “MÜSLÜMAN ÜLKESİ” OLARAK BİLİNEN ÜLKELERİN DURUMU NEDİR?
Bu ülkeler yabancı kâfir ve yerli Mürtetlerin işgali altında olan Müslüman topraklarıdır. Müslüman toprağının işgal altında olması din, ırz, can, mal ve diğer bütün hak değerlerin kaybedilmesi demektir... O yüzden bu bölgelerin kurtarılması, İslam’ın otoritesine ve hükümlerine döndürülmesi gerekir… Bunu sağlamak için cihad ve kıtal her Müslüman’ın üzerine farz-i ayn’dır.
MİLLİYETÇİLİK SAHTEKÂRLIKTIR, DİKKAT EDİN!
Milliyetçilik, Müslümanların ülkelerinde kâfir yöneticileri ve sistemi korumak için kullanılan araçtır. İnsanlar bu kâfir yöneticilerle ve küfür sistemlerine olan sevgi ve bağlılıkları oranında vatansever sayılırlar.
Bunun yanında kâfir yöneticilerin ve küfür sisteminin düşmanları “vatan haini” ilan edilir.
Milliyetçiler için aynı milletten olmak her şey demektir. Müslüman mı, kâfir mi, Yahudi mi hiç fark etmez. Aynı millet ten olan bir kâfir sevilir, farklı milletten bir Müslüman sevilmez… Günümüzde yaygın olan bu milliyetçilik, Allah’ın koyduğu kanunu değiştirmektir. Bu kâfirlikten başka bir şey değildir. İster Kürt milliyetçiliği, İster Türk veya Arap… Bunların hepsi cahiliye (İslam’dan önceki zaman) davasıdır… Bunların hiçbiri savunulamaz, uğrunda savaşılamaz, ölünemez ve bunlara davet edilemez!
Allah (c.c.) Buyurur:
Ey insanlar, gerçekten, biz sizi bir erkek ve bir dişiden yarattık ve birbirinizle tanışmanız için siz halklar ve kabileler (şeklinde) kıldık. Hiç şüphesiz, Allah katında sizin en üstün (kerim) olanınız, takvaca en ileride olanınızdır. Hiç şüphe yok Allah, bilendir, haber alandır. (Hucurat Suresi:13
Rasulullah (s.a.v.) bize Milliyetçilik ve ırkçılık yapanların sonunu haber veriyor:
“Allah, sizden cahiliyyenin kirini ve atalarla övünmeyi giderdi. Artık o sakınan bir mümin ya da mutsuz bir günahkârdır. Hepiniz Âdem’in çocuklarısınız, Âdem de topraktan yaratılmıştır. Kavimleriyle övünen kimseleri bırakınız, onlar ancak cehennem kömürüdür. Ya da Allah onları iğrenç kokan şeyleri burnu ile itekleyerek götüren bokböceklerinden daha alçak kılacaktır. (Sahih süneni nesai)
Yine Rasullah (s.a.v.) :
“Kim cahiliye davasına çağırırsa, şüphesiz o kimse cehennem leşidir (Yani cehennem topluluğundandır.) ” Sonra bir adam gelip dedi ki: “Ya Rasulellah, ya o adam namaz kılıyor ve oruç tutuyorsa ne dersin? ” Rasulellah (s.a.v.) Namaz kılıyor ve oruç tutuyor olsa da aynıdır.” (Sahihut-tergip vet-terhib: 553)
Yine Rasullah (s.a.v.) :
“Cahiliyye davasına çağıran bizden değildir.” (Sahih-u sünen-i nesai: 1756)
Bilinmelidir ki, İslam ve Tevhid davası dışında olan her dava Cahiliyye davasıdır. İsmi isterse “ülkücülük”, “demokrasi”, “kapitalizim”, “kominizim”… Olsun. Bunların hepsi de pis Cahiliyye davalarıdır, Allah’ın dışında tapılan ideolojilerdir.
Önderimiz ve efendimiz Rasulullah (s.a.v.) ’in sözüyle bitiriyoruz:
“Sizden olan dostlarım, nerede ve kim olursa olsun muttakilerinizdir.(Allah’dan sakınanlarınızdır.) (İbn-i Ebi Asim, es-Sünne,şeyh nasir, et-Tahric)