Türk Şairler Birliği Mesaj Detayi Antoloji.com

Gönderen: Ahmet Yağmur
Alan:   Grup:Türk Şairler Birliği
Tarih: 03.09.2010 07:14
Konu: Sen Kur’an-ı yalan sayanı bana bırak.

ATATÜRK VE DİN

Atatürk, 7 Şubat 1923 tarihinde, Balıkesir deki paşa camiinde verdiği hutbede şöyle demiştir:

“EY MİLLET, ALLAH BİRDİR, ŞANI BÜYÜKTÜR. PEYGAMBER EFENDİMİZ ALLAH TARAFINDAN İNSANLARA DİNİ GERÇEKLERİ DUYURMAYA MEMUR VE ELÇİ SEÇİLMİŞTİR. BUNUN TEMEL ESASI, HEPİMİZCE BİLİNMEKTEDİR Kİ, YÜCE KUR ANDAKİ ANLAMI AÇIK OLAN AYETLERDİR.

Yine Atatürk’ün o dönemdeki sözlerinden biri…

TÜRK MİLLETİ DAHA DİNDAR OLMALIDIR, YANİ BÜTÜN SADELİĞİYLE DİNDAR OLMALIDIR DEMEK İSTİYORUM. DİNİME, BİZZAT GERÇEĞE NASIL İNANIYORSAM, ÖYLE İNANIYORUM.” (Nutuk. Cilt 3, s.30)

Yine Atatürk’ün o dönemdeki sözlerinden biri…
TÜM MÜSLÜMANLAR HZ. MUHAMMED’İ ÖRNEK ALMALI VE KENDİSİ GİBİ HAREKET ETMELİ; İSLAMİYET’İN HÜKÜMLERİNİ OLDUĞU GİBİ YERİNE GETİRMELİ. ZİRA ANCAK BU ŞEKİLDE İNSANLAR KURTULABİLİR VE KALKINABİLİR. (Nedim Senbai, Atatürk, a.ü.dil, tarih yay. Sf. 102,1979)

Bu dönemlerde meclis, Türkiye’nin her yerinden gelen ve halkın seçtiği insanlardan oluşuyordu. Daha sonra bu meclis (1. Meclis) fes edilerek tek partili sisteme geçildi ve meclis halkın değil CHP ve Atatürk’ün seçtiği insanlardan oluşmaya başladı.

Böylece egemenliği kayıtsız şartsız eline aldığı bu dönemden sonra Atatürk’ün söylemleri ve eylemleri değişti. Atatürk halka dini anlatmak için yeni bir kitap yazdı.

1930 yılının ilk aylarında el yazısıyla yazdığı bu kitabın adı: “VATANDAŞ İÇİN MEDENİ BİLGİLER” idi ve orada şöyle diyordu:

MUHAMMED’İN BİR MELEKLE VE ALLAH’LA HAKİKATEN KONUŞMUŞ OLDUĞU KANAATİNDE BULUNANLAR OLDUĞU GİBİ, MUHAMMED’İN İSTEYEREK BÖYLE SÖYLEDİĞİNİ İLERİ SÜRENLER DE OLMUŞTUR.

MUHAMMED, İLK ÖNCE “ALLAH’IN RASULÜYÜM” DİYEREK ORTAYA ÇIKMAMIŞTIR. BU DÜŞÜNCE, SENELERCE MÜCADELE ETTİKTEN VE FİKİRLERİNİ NEŞREYLEDİKTEN SONRA KENDİSİNE HÂSIL OLMUŞTUR.

Atatürk bu dönemde Kazım Karabekir’e şöyle diyecektir:

DİNİ VE NAMUSU OLANLAR KAZANAMAZLAR, FAKİR KALMAYA MAHKÜMKÜMDURLAR. ONUN İÇİN ÖNCE DİN VE NAMUS TELAKKİSİNİ KALDIRMALIYIZ.(Kazım Karabettir anlatıyor,(yayına hazırlayan Uğur MUMCU) , İstanbul: tekin yayınevi.1990. s.83-84.)

Kuran’ı tercüme ettirmek isteyecek ve Karabekir’e şöyle diyecektir:

“EVET, KARABEKİR; ARAP OĞLUNUN YAVELERİNİ TÜRK OĞULLARINA ÖĞRETMEK İÇİN KUR’ANI TÜRKÇEYE TERCÜME ETTİRECEĞİM VE BÖYLECE DE OKUTACAĞIM. TAKİ BUDALALIK EDİP ALDANMAKDA DEVAM ETMESİNLER! ” (Paşaların kavgası, İsmet BOZDAĞ emre yayınları,Aralık1991,s.159.)

Atatürk’ün 1Kasım 1937 tarihinde yaptığı son meclis konuşması:

AZİZ MİLLETVEKİLLERİ,
DÜNYACA BİLİNMEKTEDİR Kİ, BİZİM DEVLET YÖNETİMİMİZDEKİ ANA PROGRAMIMIZ, CUMHURİYET HALK PARTİSİ PROGRAMIDIR. BUNUN KAPSADIĞI PRENSİPLER, YÖNETİMDE VE POLİTİKADA BİZİ AYDINLATICI ANA ÇİZGİLERDİR. FAKAT BU PRENSİPLERİ, GÖKTEN İNDİĞİ SANILAN KİTAPLARIN DOĞMALARIYLA ASLA BİR TUTMAMALIDIR. BİZ, İLHAMLARIMIZI, GÖKTEN VE GAİPTEN DEĞİL, DOĞRUDAN DOĞRUYA YAŞAMDAN ALMIŞ BULUNUYORUZ.(ALKIŞLAR)

ALLAH (C.C.) KUR’ANDA ŞÖYLE BUYURUYOR;
Elif, Lâm, Mim
Allah; O'ndan başka ilah yoktur. Diridir, kaimdir.
O, sana Kitabı Hak ve kendinden öncekileri doğrulayıcı olarak indirdi. O, Tevrat'ı ve İncil'i de indirmişti.
(Ki onlar) Bundan önce insanlar için bir hidayetti. Doğruyu yanlıştan ayıran (furkan) ı da indirdi. Gerçek şu ki, Allah'ın ayetlerini inkâr edenler için şiddetli bir azap vardır. Allah güçlüdür, intikam alıcıdır. (Ali İmran Suresi: 1-4)

Atatürk’ün 1Kasım 1937 tarihinde yaptığı son meclis konuşması

FAKAT BU PRENSİPLERİ, GÖKTEN İNDİĞİ SANILAN KİTAPLARIN DOĞMALARIYLA ASLA BİR TUTMAMALIDIR. (ALKIŞLANIYOR)

Büyük bir ibret hadisesi olarak, M. Kemal bu konuşmasından sonra hastalanıp ölmüş ve bu son meclis konuşması olmuştur.


***
ALLAH (C.C.) KUR’ANDA ŞÖYLE BUYURUYOR;
Münafıklar sana geldiklerinde: Şahitlik ederiz ki sen Allah'ın Peygamberisin, derler. Allah da bilir ki sen elbette, O'nun Peygamberisin. Allah, münafıkların kesinlikle yalancı olduklarını bilmektedir.(Münafikun Suresi:1)
***
Sen Kur’an-ı yalan sayanı bana bırak.
Biz onları bilmedikleri bir yönden yavaş yavaş azaba yaklaştırıyoruz.
Onlara mühlet veriyoruz.
Doğrusu benim tuzağım pek çetindir.(Kalem Suresi:44-45)
Hayır! Doğrusu geçici (dünyayı) seviyorsunuz.
Ahireti ise önemsemiyorsunuz…
Ogün yüzler vardır ki, ışıl ışıl parıldayacaktır.
Rablerine bakarlar.
Yüzlerde vardır ki, o gün buruşacaktır…
Bel kemiklerini kıran bir felakete uğrayacaklarını anlarlar…
Hayır, ne zaman can boğaza dayanır ve başındakiler der ki:
Bi çare?
Kendisi bunun gerçek bir ayrılık olduğunu anlar.
Bacağı bacağına dolaşır…
O gün sevk Rabbinedir.Ne sadaka verdi, Ne namaz kıldı.
Ama yalanladı ve yüz çevirdi.
Sonra çalım satarak ailesine gitti…
Yazık sana yazık!
Tekrar yazık sana yazık!
İnsan, kendi başına ve sorumsuz bırakılacağını mı sanıyor? (Kıyamet Suresi: 20-36)

***
Ey iman edenler! Eğer küfrü imana tercih ederlerse, babalarınızı ve kardeşlerinizi bile dost edinmeyin. İçinizden kim onları dost edinirse, iste onlar, zalimlerin ta kendileridir. (Tevbe Suresi:23)
***

İLAH: sadece yaratıcı değil, en kısa tanımıyla yaratan ve yarattıkları üzerine hüküm/kanun koyan demektir. Yoksa belirttiğimiz üzere Mekke müşrikleri de Allah'ın yaratıcı olduğuna inanıyorlardı, fakat Allah'ın hâkimiyetini kabul etmiyor ve Onun hükümlerini hayatlarına esas almayaraktan Allah'a şirk koşuyorlardı... Kuran bunu bize şu ayetleri ile haber veriyor:

And olsun ki onlara: 'Gökleri ve yeri yaratan, güneşi ve ayı buyruğu altında tutan kimdir? ' diye sorsan, mutlaka, 'Allah' derler. O halde nasıl (haktan) çevrilip döndürülüyorlar? ” (Ankebut Suresi: 61)

“And olsun ki onlara: 'Gökten su indirip onunla ölümünün ardından yeryüzünü canlandıran kimdir? ' diye sorsan, mutlaka, 'Allah' derler. De ki: (Öyleyse) hamd de Allah'a mahsustur. Fakat onların çoğu (söyledikleri üzerinde) düşünmezler.” (Ankebut Suresi: 63)

Bundan dolayı günümüzde de Allah'ın hükümlerine rağmen hüküm koyan insanlar, bunu açıkça ifade etmeseler de İslam'a göre ilahlık iddiasında bulunmaktadırlar.
Müslüman olmanın ilk şartı da Allah'a rağmen hüküm koyan bu kimseleri, koymuş oldukları hükümleri ve nizamlarını red edip sadece Allah'ı ilah kabul etmektir.
Nitekim Araf suresi 54.ayetinde Allah Subhanehu ve Teâlâ şöyle buyurmuştur: Yaratmak da, emretmek de Allah'a mahsustur.
Yusuf suresinin 40. ayetinde de Hüküm ancak Allah'a aittir. Buyrulmaktadır.
Nitekim: Kuran meali dikkatle okunacak olursa Rabbül âlemin kendisinden başka ilah ve Rabb'in olmadığını vurguladığı birçok ayeti kerimesinde özellikle hüküm noktasına dikkat çekmiş ve kendisinin yaratıcı olduğu gibi, insanların hayatlarına ilişkin hüküm, kanun, nizam, yasa ve değerleri belirleme hakkının da ancak kendisinde bulunduğunu ve hakimiyetin de kimseyi kendisine ortak kabul etmediğini defalarca vurgulamıştır.
***

“And olsun ki biz, -Allah’a kulluk edin tağuttan sakının diye her ümmete peygamber gönderdik.” (Nahl Suresi: 36)

***
TAĞUT: Allah’ın koyduğu ölçüler/kanunlar dışında ölçüler/kanunlar koyan, insanı Allah’a ibadetten alıkoyan, Allah ve Resulüne tabi olmayı engelleyendir. Bu insi ve cinni şeytan, nefis, hayvan, ağaç, para, taş, kadın, mezar olabileceği gibi; Allah’ın hükümleri dışında hükümler koyan zalim bir diktatör, halkın seçtiği seçkin bir zümre, bir meclis, bir grup bilim adamı veya Allah’ın kitabın dan kaynaklanmayan adet, alışkanlık ve düşünce (ideoloji) de olabilir.

Bu linki tıklayın ve dinleyin:
http://antiputkemal.blip.tv/file/2810825