SeVgİYe Daİr HeRşEy.... Mesaj Detayi Antoloji ...

Gönderen: Ekrem Öztürk
Tarih: 03.02.2010 09:17
Konu: ' Gitmenin psikolojisi' -Kimdi Giden Kimdi Kalan-

' Gitmenin psikolojisi' -Kimdi Giden Kimdi Kalan-
.Murathan Munganın 'Terkeden' şiirini çoğunuz okumuşsunuzdur...

'Kimdi giden,kimdi kalan' sorusuyla başlayan...

'Aslında giden değil
Kalandır terkeden
Giden de
Bu yüzden gitmiştir zaten' diye biten...

Yeni türkü'nün 1987'de çıkan 'dünyanın kapıları' adlı albümündeki 'terkeden' adlı şarkının sözleri de bu şiirdendir...Murathan Munganın 2004 teki 'Söz vermiş şarkılar' albümünde de Aylin Aslım 'kimdi giden
kimdi kalan' adıyla bu şiirin şarkısını seslendirmiştir.


TERKEDEN

Kimdi giden, kimdi kalan

Giden mi suçludur herzaman?

Ne zaman başlar ayrılıklar

Dostluklar biter ne zaman

Her geçen gün bir parça daha

Aldı götürdü bizden

Aynı kalmıyordu hiçbir şey

Değişiyordu herşey

kendiliğinden

Artık çözülmüştü ellerimiz

Artık bölünmüştü yüreğimiz

Birimiz söylemeliydi bunu

Ötekini incitmeden

Kimdi giden kimdi kalan

Aslında giden değil

Kalandır terkeden

Giden de

Bu yüzden gitmiştir zaten....

Murathan Mungan

***************************************************************************

'Her terk ediş biraz da terk edilmişliktir aslında' diyor Buket Uzuner...

'Bir kadın için bırakabilmek zor, tehlikeli, pahalı, ayıp, günah ama gerektiğinde hayata dönüş ve
özgürleştiricidir! ' diye devam ediyor...

Diyor ki yazının devamında:

Sevgi Soysal, 'Mal Ayrılığı ve Şampanya Kovası' adlı kısacık hikâyesini yazdığında ben üniversiteli bir kızdım
ve bir kadın için bırakabilmenin ne kadar zor ama nasıl özgürleş-tirici bir eylem olduğunu korkulu bir heyecanla
onun kaleminden okuyup yutmuştum. Çevremde tanıdığım lise- üniversite mezunu 'hanım-teyzeler' kocalarından ve hayatlarından devamlı şikâyet etmelerine rağmen yeni ve daha mutlu bir hayat kurabilmek için nefret ettikleri düzenleri bırakamıyor, korkuyor, konformist davranıyorlardı. Çünkü 'bırakmak' ve 'ayrılmak' anlamlarını da içeren terk etmek eylemi, bu eylemin sahibine hem güç, iktidar, hem gurur, hem de taş kalpli özellikler yokluyordu ki; bunlar 1970'li yıllarda (ve maalesef hâlâ) yalnızca erkeklere özgüydü. Bizim kültürümüzde 'gitmek' eylemi sık sık 'terk etmek'le karıştırılan bir kavram olarak karşıma çıkmış, aslında sık sık giden biri olmama karşın, sanki terk edenmişim gibi algılanmama yol açmıştır.

Yıllardır seyahat eden ve seyahatlerini de yazarak hayatını kazanan bir yazar olarak 'gitmek' eylemi üzerine bu nedenle de fazlaca düşündüğümü itiraf etmeliyim. 'New York Seyir Defteri' kitabımın önsözünde gitmek, kalmak, terk etmek üzerine yazdığım yazıda: Sevgi Soysal'ın edebiyat kanından yakın akraba olduğumu da belli edecek biçimde;

'Gitmek göze alabilmektir. Gitmek tehlikelidir. Gitmek merak etmek, risk alabilmektir. Gitmek bırakabilmek, vazgeçebilmek, değiştirmek cesaretidir. Ancak gitmek, terk etmek değildir. Çünkü giden, çoğu zaman aslında daha önceden duygusal olarak terkedilmiş olandır! Gitmeyi, terk etmekle karıştıranlara çoğunlukla kalanlardır'
demişim...

Kendi hayatımda bırakmak, terk etmek zorunda kaldığım, yaşandığı zamanlarda çok değerli, çok önemli olmuş birkaç dost ve eş, birkaç önemli iş, çok cazip kariyer noktası oldu. Her birinde ayrılmak / terk etmek kararı verirken çok sıkıntı çektim, üzüldüm, ardından uzun süren yas dönemleri yaşadım, bir keresinde uzun depresyon tedavisi gördüm...

Tabii her terk ediş, biraz da terk edilmişliktir aslında. Ancak en bulunmazı bile olsa koca / eş veya dostluklarda, hatta işimiz / kariyerimizde bile insanlık ve erkek / kadınlık özsaygımızı yitirmemize varacak baskı, aşağılama, sahtekârlık ve / veya kıskançlık üzerine kurulu ilişkileri asla sürdürmemek için açlık dahil her şeyi göze alıp terk edebilmek, bize para ve yalnız kalmamaktan daha değerli bir şeyi sunar:

'Bu, özgürlük, insanlık onuru ve özsaygıdır ki, paha biçilmez! ..'

******************************************************************

Dr Recai Yahyaoğlunun 'Gitmenin Psikolojisi' üzerine bir kitabı var...

Diyor ki:

' Gitmek; sadece terk etmek degildir. Ayni zamanda terk edilmektir. Çünkü arkada birakilan gelmemistir. Gelmeyi istememistir. Gelmeye cesaret edememistir. Gelmeye gerek duymamistir. Gidene refakat edecek kadar onu benimsememistir. Sevgili, asik, kan kardes, dost, ahbap olamamistir. Bu yüzden arkada kalir... Zaman, mekan, hatira, duygulanim olarak belki çok yakin yada artik çok uzak, hayatin öylesine bilinen veya bilinmeyen bir kösesinde kalakalmistir...

Gitmek, uzaktaki sesin gizemine kapılmaktır.
Gitmek, kendini başkalarından sakınmaktır.
Gitmek, sadece terk etmek değildir. Aynı zamanda terk edilmektir.
Gitmek, dere iken nehre dökülme, nehir olunca denize kavuşma ve oradan da okyanusa açılma isteğidir.
Gitmek, fani alemde baki kalmak için hoş bir seda bırakma telaşını gizliden gizliye yaşamaktır.
Gitmek, hüküm giymektir.
Gitmek ayrılmaktır. Sevgiliden, köyden, ülkeden, dünyadan.
İnsan ayrılarak gidişin tadını aldığında yaşamın gerçek anlam boyutunu kavramaya başlamış demektir...'