Gruplarınızı Görmek İçin Üye Girişi Yapın
günaydın sevgili arkadaşlar
Bir Dostu Özledi Bakışlarım
İyimser ve kırılgan olan, bir tebessümle uyanmayan ve bin nüsubetten anlamayan. Eskiden zaman zaman, şimdilerde ise bir çok zaman kafası karışan. Gün doğumuna kadar uzanan kısık düşlere aldırmadan mutlu yaşayan; en azından yaşamaya çalışan. Uykuları da iç benliği gibi hafif olan, kendi gibi ağırlaşıp ayılamayan…
Bir dostu özledi bakışlarım…
Gereği kendinden fazla sorgulanmış bir yaz çocukluğuydu bizimkisi. Utancı buruk, gözleri ıslak, hayalleri masum… Bir apartmanın arka bahçesinde kireçten bozma toz bulutu eşliğinde taştan kale direkleri kurulurdu tarafımızdan sevinçle. En müteşekkir kılınan anılardı onlar belki de… Tozu saçımızda, heyecanı dilimizde bembeyaz kalmış bir anılar yığınıydı bizimkisi. En güzeli de Müjgan teyzemin bir bardak suyuydu lezzetli ve katıksız sevgi dolu olan. Sırılsıklam terler içinde kazanılan bir mahalle maçının en büyük ödülüydü bu bir solukta kana kana içilen ama hiçbir zihinde olağan olmayan…
Bir dostu özledi bakışlarım…
Şimdilerde yüzü pek gülmeyen, belki de vazgeçmişlikten öteye gitmeyen bir duraksama halinden… Kıssalardan hisseler çıkartalım da kısa kısa yaşanmışlıkların ardından geriye kalan biraz toz, biraz da yalan. Bazen tanrıya sığınan, bazen ona bile sıra gelmeden bir paket sigara eşliğinde uyuya kalınan detaylar bütünü… Biz değil miydik oysa ki bir atari kolunun bozulmasıyla tanışan? Detaylara ne lüzum var? Biz değil miydik birlikte büyüyen ve sevinç-hüzün ayırt etmeden paylaşan, ağlayan ve gülen?
Bir dostu özledi bakışlarım…
O kendiyle, ben kendimle meşgulken birbirinden ayrı şekillenen ve çelişen hayat tarzları… Oysa yine de birbirine bağlı ve bir parça birbirine katılmış hasretler yumağı. Geride kalanlar eriyip giderken biz bazen ayrı kalmışız çok mu? Her şey değişip bir çok şey anlamsızlaşırken, benim ‘‘Meltem Abla eli değmiş patlıcanlar’’ı sevmeye çalışıp özlemem çok mu değişken? Ardından eski günlere inat ‘‘hala paslanmamışım be! ’’ diyerek; ama yine de eskiden daha iyi olduğumu bilerek yapılan birkaç futbol maçı çok mu üzücü? Ya da çardakta eskittiğimiz sevgilerden ve sevgililerden bahsederken ‘‘Bunu da bitirdik! Sabah ola hayrola…’’ diye çöpe fırlattığımız kırmızı tuborg kutuları çok mu anlamsız?
Bir dostu özledi bakışlarım…
Bu aralar pek mutlu sayılmam, bilesin… Yorgunluğum, sevincimi ve heyecanımı tonlarca zihin ağrısının yardımıyla çok çabuk bastırdı. Her zamanki ufak sıkıntılar gibi gelip geçici midir bilmiyorum ama her gelen-giden bir şeyler kaçırıyor benden. Artık kalmadığımı hissediyorum. Her şeyi bırakıp gitmek var aklımda. Yapabilir miyim bilmiyorum. Yine de sonuç ne olursa olsun iyi olduğunu ve arada bir tadın kaçsa da huzurlu yaşadığını duymak istiyorum. Sana bir nasihat da benden. Dış dünyayı mahrum etme kendinden. Bolca yaşa, çokça hata yap, her zaman ders al ve sonunda kendince doğru yaşa. Bak! Geceyi yarıladığım sıkıntılardan birinde bir dostu özledi bakışlarım.
Sen, sen ol; kendini fazla özletme...