Gruplarınızı Görmek İçin Üye Girişi Yapın
Yüzümü Yüzünle İncittim
ilk kez orada incitildi bir lale, pembesinden kederli bir sunak
eğrildi ağzın genç gülüşleri
yollar on beş adım yürümüş anne memesinden
omuzunda ilikli düğmesi kopunca başın
toprağın yanağı gölgelinmişti
ilk orada başladı acımaya
gözlerini bana dikmeli, yalnızlığın ipini geçirip iğneden
ilk orada alayına kertik çizgiler alnın
ellerine yer kalmadı dargın ve daralmışdı her şey
ilk kez ben de orada ağlattım toprağı
gece geceye düşürünce iri gözlerini
koydum ellerini kıyısına
kendi sesinde sürgün bulutlu bir yazgıyı zamana
gün veballi, itibarı yitmiş bir kadın gibi
ne hüznü tarandı yüzünden
ne de yıkandı sağanak yağmurla
sözde aranmadı avutmak için küskünlükleri
lügatın kırılmış belini şevkat de
ayın adına kül, tüm bilinen dillere yakarış denildi
ilk kez işte öyle ağlatıldı ay, susunca yüzünde turuncuları
uzun zaman hafızanın bacakları kısa
çıkılmadı hiç bir merdiven
çok sonra kırıldı hatırlayışın o atom çekirdeği
içine derin kuyularına
kova sallamadan doldurulan kap
dışarıya taştı kanı çok özlemekte
ve kendi surları içinde şehit düştü yaşam
işte oradan alındı bu üşümeler yün şalıma
bir zaman ortasından ayırdığımız o lades kemiği
doğruldu aklın kıyıları da
hiç bir posta paketinden çıkmadı
*henüz vakit varken gülüm
boş koridorların kendini dışa vurumu her zil çalışında
kendi gıcırtılarının sıçratması menteşeleri
orada öyle ağlatıldı bekleyişler, düştü çivisini telaş
ve urbasını duvar
yüzümü yüzünle incittim...
deniz ercivan