Gruplarınızı Görmek İçin Üye Girişi Yapın
Merhaba dostlar. Güzel bir gün diliyorum.Sevdiklerinizle birlikte hayırlı, bereketli, sağlıklı, mutlu ve huzurlu bir gün... Selâm ve sevgiyle...
Filistin, İsrail Ve Siyonizm
İsrail, tarihinin en çaresiz günlerini yaşıyor, şu son zamanlarda. Bunun en önemli kanıtı da gün geçtikçe daha da fanatikleşen ve sertleşen hükümet etme anlayışları…
Hep korku içinde yaşadılar. Onca korkaklıklarına rağmen uluslar arası finans kapitalizmin temsilcilerinin her türlü desteğini arkalarına aldıklarından korkakların karakteri icabı, kıyıcı ve acımasızlar. Söz konusu korku o kadar içlerine işlemiş ki bu insanlık dışı kıyıcılıklarıyla mazlum Filistin halkına her türlü mezalimi uygulamaktan çekinmiyorlar.
İsrail’in Filistin halkına uyguladığı katliam ve soykırım, aslında çok önemli bir gerekçeye dayanmakta... Bütün söylediklerinin aksine İsrail en temelde daha en başından beri Filistinlilere uyguladıkları mezalim vasıtasıyla onları nefsi müdafaa durumuna getirip kendilerine saldırmaya teşvik ederek adım adım sonuca ulaşmak…
Nedir İsrail’in ulaşmak istediği temel Ortadoğu politikası? Bu hiç de sır değil. İlkokul çocuğu bile biliyor bunu. Ezelden beri Filistin olarak bilinen topraklarda egemenlik tesis etmek… Bu kadar basit... Bu İsrail’in olmazsa olmaz en temel devlet politikası… Adeta var olma sebebi…
1948 yılında kurulduğu yıldan beri İsrail kendilerine “Vaat Edilmiş Topraklar” olarak gördükleri bu bölgeyi adım adım işgal edip nihayetinde tümden sahiplenmek ve mülk edinmek… Bütün politikları bu anlayışı hayata geçirmeye yönelik.
Ne yazık ki bunun başarılması için attıkları ilk adımlarda en büyük desteği Filistin’de yaşayan Filistinli Müslümanlardan aldılar, topraklarını teklif edilen oğlan üstü miktarlardaki paralara satarak… Bu aymazlık ne yazık ki bugünkü Filistinli soykırımının temelini oluşturmakta… Ve artık çok geç…(Bu bölgeden İsrail’i söküp atmak hayalleri görenler daha gerçekçi olmak zorundadırlar.) Her geçen gün daha da sağlam bir biçimde yerleşiyorlar bu bölgeye. Elbette en büyük destekçileri A.B.D.’ nin vasıtasıyla…
Peki, İsrail’e karşı yapılacak olan nedir? A.B.D.’ nin kabul etmediği hiç bir yaptırım hayatiyet bulamaz. Ama bu demek değildir ki hiçbir şey yapılmasın. Elbette yapılabilecek çok şey var hâlâ… Ama bunun yolu bir takım slogsnik söylemleren geçmiyor. Bu türden söylemler mazlumların yanan yüreklerine bir nebze de olsa su serpebilir fakat sorunun çözümüne hiç katkı sağlamaz.
Öncelikle yapılması gereken şey, Birleşmiş milletler vb. gibi örgütleri etkin bir biçimde ve sürekliliğini de sağlayarak ve dahi uluslar arası kamuoyunu harekete geçirmek ve bunu her an canlı tutmaya çalışarak başta A.B.D’ olmak üzere İsrail'e destek olan diğer batılı ülkelerin önünü kesmeye çalışmak... Bir başka etkin yol da dünya kamuoyunun vicdanlarına seslenerek geniş bir kamuoyu desteği sağlamak, İsrail'e karşı uygulanabilecek daha pek çok yöntem de saklı tutularak.
Elbette uzun soluklu bir iştir bu ve bunu ele alacak olan ulusun uzun vadeli bir devlet politikası ve buna bağlı olarak stratejiler üretmesi gerekmekte… (Bu Türkiye de olabilir bir başka devlet de. Ama görünen o ki iş bizim üzerimizdedir.)
Devletlerarası ilişkiler bugünden yarına değişemez. Sabırlı olmak ve doğru bir politika üretmek şart… Bugünkü hükümetimizin elinden geleni yaptığı kanısındayım ben. Ama yeterli olmadığını söyleyenlerin de fikrine saygı duyarım.
İş yapan yanlış da yapar. Bu anlayıştan bakarak ve önyargılarımızı da bir kenara bırakarak, eğer böyle bir niyeti varsa hükümetin uzun vadeli bir Ortadoğu politikası oluşturmak için göstereceği çabalara katkılar yapıp destekleyerek bu politikaları “Devlet Politikası” haline getirmek lâzım. Günlük siyasi çekişmelere bu önemli misyon kurban edilmemelidir. Aksi taktirde gelecek bir zamanda bir Filistin’den söz etmek mümkün olmayacaktır.
Filistin ile işini bitiren bir İsrail'in gözünü nerelere çevireceği ise zaten bilinen bir gerçektir. Salt bu yüzden ülkemizin ne pahasına olursa olsun Filistin'in yanında yer alarak İsrail Siyonizminin önünde set olmak gibi bir tarihi göevi vardır.
İsrail bu son saldırısıyla aslında ayağına bir kurşun sıkmış oldu. Bunu yaparken de her zamanki gibi kendisini kayıtsız şartsız destekleyenlerden cesaret alarak yaptı. Sağlam durulabildiği takdirde giderek yalnızlaşmaya ve eski desteklerini tek tek kaybetmeye başlayan bu Siyonist devlete dur diyebilmenin belki de en elverişli zaman dilimi içindeyiz. Bu fırsatı ne olursa olsun heder etmemek lazım. Bunun da yolu hükümete bu uğurda atacağı doğru adımlarda destek olunmalıdır. Yüksek siyasetin gereği budur. 31.5. 0010
RECEP AKIL