Gruplarınızı Görmek İçin Üye Girişi Yapın
Dün 14 Şubat'tı
Dün 14 şubattı,ne anlamı var deme;
Güneş,yeni,yeni ısıtıyordu camların ardındaki perdeyi.
Uzun,uzun baka kaldım,ellerindeki güllerle koşuşan insanlara,
Dudaklarımı sıkarak bir yumruk attım boş duvara
Sıkkındı içimde bir şeyler,dudağımın içini ısırdım,
Canım yandı, umarsızdım bakışlarımla dışa.
Bir anda kendimi dışarıda buldum, son hızla giden aracımla,
Deniz mor maviydi, üzerinde köpükleri, hırçın dalgalarla.
Uzadım gittim, sebepsiz bir gidiş,
Rüzgarın uğultusu camlarda ve yan aynalarda ötüşürken,
Kızıl bir sıcaklık dağıldı yüzümde, kalörüfer ısısından,
Çizgiler bir, biri ardına geçiyor altımdan, otobanda gidiyorum.
Motor sesi bir anda sustu, aracın durmasıyla,
Kara ağaç gölgesindeyim, ellerim ceplerimde, yürüyorum.
Kulaklarımın uç kısımları yanıyor, soğuk, donuyor içim,
Yalnızlığı yaşıyorum,yudumluyorum soğuk rüzgarı.
İçim donuyor, yosun tutmuş ağaç gövdesine yaslandım,
Ellerim üşüyor, rutubet kokusu burun deliklerimde.
Mavi kuşu görüyorum, tünemiş dalın kuytusuna,
Yalnız,yalnızlığımın yanında, bakışıyoruz.
Seni sorarcasına bir bakışı var ki, gülümsüyorum,
Geçmişe dalıyor gözlerim, bizi gören buydu, işte,
Ondan seni kıskandığım, gülümsüyorum acılı.
Anladı yalnızlığımı sanki,gıcırtılı bir sesle ötüşle.
Uzaktan bir gölge gibi yaklaşan sürünün çobanı belirdi yanımda,
Sigaramdan birini uzattım,
İlkel çakmağından çıkan benzin kokularıyla ilk dumanı savurdu,
Merhaba abey dedi, merhaba abey,yalnızsın.
Yutkunarak baktım yüzüne, dimdik duruyordu kepeneğiyle,
Kara kafalı köpeği kuyruğunu sallayarak kafasını kaldırdı.
Göz göze geldik, bakıştık, seni sorar gibiydi,
Yutkundum, bir şeyler düğümlendi boğazıma sessizliğimle.
Uzaktan kara burunlu ak koç belirdi, alımlı yürüyüşüyle,
Hani senin, avucunla fıstık yedirdiğin.
Boynuzları iyice büyümüş, göz göze geldik, bakıştık,
Boynunu bacağıma yasladı, bakıyordu seni sorarcasına,sustum.
Yerdeki koca yassı taşa takıldı ayağım, canım yandı,
Hani senin üstüne oturup gözlerime baktığın, elimi tutarak.
Üstüne kışın izleri bürümüş, belli ki kimse oturmamış üstüne,
Yutkundum gene üstünden atlarken, nefessiz.
Hiçbirine anlatamadım ihanetin kalleşliğini,
Sessizlik, umutsuzluk ve de kahrediş.
Ben, ben şimdi umudun son ucunda,
Bitişin, bitirilişin orta göbeğinde tek başa.
Sen, sense kimsenin soramadığı,
Kimsenin bilmek istemediği bir yerde.
Belki bir mezar taşında ismin yazılı,
Belki de bir girdapta savrulmakta.
Bencil;
Acımasız,
Acınmasız,
Nefret dolu hislerin ardında tek başa.
Kim bilir;
Kaç 14 şubatlar geçireceksin.
Sevgililer günü adıyla,
Sevgisiz, acınılarak. 15 Şubat....
Mustafa Yılmaz
6.sayfamda 104. sıradadır...