Gruplarınızı Görmek İçin Üye Girişi Yapın
GÖNLÜMDE KUM FIRTINALARI
(Sayfa:9,sıra:180)
Yalnızlığın kum fırtınaları eserdi hep
Çöle dönmüş yüreğimde, sabahları, erken
Ve kaktüsler parçalardı tabanlarımı
Yalnız gecelerimde samanyolunda gezerken.
Umutlarım kayıptı;
Hep, o fırtınalarla savrulmuştu,
İnsanı, insan yapan, yaşam gücü veren duygular
Kurumuş, kavrulmuştu...
Oysa, bir sevda bahçesi gibiydi,
O çölde ne şiirler, ne aşklar filizlenirdi,
Cennet ağaçları vardı;
Gölgelerinde, masal sevdaları gizlenirdi.
Havuz kenarlarında su içen kumruların kanat çırpışlarında
En güzel aşk şarkılarının notalarını bulurdum,
Huzur doluydu o bahçe,
Orda, hep mutlu olurdum.
El ele gezerken Samanyolu'nda sevgililerle
Ayaklarıma dikenler de batmazdı,
Hem, o zamanlar
Aşklar da beni unutmazdı...
..................................
Böyle üzgün ve bezgin,
Yüreğimi çöle çeviren yılların kuraklığına lânetler edip
Bir damla su özlemiyle çırpınırken şiirlerim,
Bir 'muson yağmuru' boşalıverdi üzerime;
Yemyeşil,
Gökten mi, gözlerinden mi, bilmem...
O, kupkuru yürek,
Nasıl oburca emdi suyu,
Ve nasıl sarılıverdi ayaklarına yeniden var olmanın...
Çöle hayat veriyordu sevgi,
Ya da,çölde hayat buluyordu,
Şimdi, esmer akşamlar
Nihaventten çalıyordu.
Bülbül sesleri geliyordu sanki kulağıma, derinden
Ve çaresizlikler
Kopmuş, gidiyordu yüreğimden...
Duyuyordum damarlarıma suyun yürüdüğünü,
Bir yoklar vâdisinde var oluveren ağacın
Yeşeren yapraklarında
Çiy daneleri titretiyordu şimdi buğulu sabahlar
Ve can çekişiyordu
Tüm ihtiyar günahlar...
Güller, lâleler fışkırıyordu yerden,
İklimler değişmiş, mevsimler dönmüştü sanki, birden...
...........................
Heyhat! ..Sonra çabuk anladım;
Mevsimler falan değişmemişti,
Sadece üzerimden
Yolunu şaşırmış, yeşil gözlü bir bulut geçmişti...,
Yaşadıklarım, meğer
Aç düşlerimin, gerçeğe saldırmasıymış
Ve umutsuzluğun
Bir garip umutsuzu kandırmasıymış.
Ne esmer akşamlar var artık, ne nihavent'in tadı;
'Hüzün' makamında şimdi hep şarkılar...
Hicran; kaybolan bülbüllerin sesinden
Ve dertli bir ney;
Rüzgârın nefesinden...
O güller, o lâleler
Meğer hepsi serapmış,
Bir gelmiş-bir geçmiş üzerimden
Şaşkın ve kalleş bir bulut;
Çöl, artık umarsız ve harapmış...
Şimdi, kaderde yine yalnız başına yürümek var,
Sızlayan ayaklarım dayanabildiğince
Samanyolunun sonuna kadar...
Ünal Beşkese