Gruplarınızı Görmek İçin Üye Girişi Yapın
Keşke demeden yüzlerce cümle dökülüyor dilimde… Şiirler yazmak istiyorum ona…
Ama hiç keşke demek istemiyorum…
Tutma umarsızca bıraktığın ellerimi…
Ne olur ellerimi tekrar tutma…
Tutup da bıraktığın eller onlar…
Bir göz deymesiyle geçip giden bir hayat bu…
Bıraktığın eller bunlar…
Boş…
Boştu…
Boş kalacak sandım da kahrettim hayata…
Bir sonsuzluk sandım senin yokluğunu…
Bir arsızlık sandım seni tekrar istememi…
Ama bitti…
Bitti o dönem…
Bir masalmış o şarkımız dediğin…
Şimdi söylenmiyor artık…
Tutma umarsızca bıraktığın ellerimi…
Biteviye gel denilmeyeceğini öğrettin bana…
Kahır olsun içi sana dön gel diyecek dilimin…
Duracak bu devinim, duracak seni beklemem…
Başaracağım ama bir gün,
sen de şaşacaksın…
Ölürsün bensiz dediğin zamanlara…
Bir solgun lâle bu…
Bir dökük yapraklı karanfil bu,
solmuş…
Geç kalmış yeniden sevmeye bir yürek bu…
Unut diyen, unutuldun denilen…
Bir hastalık bu körkütük sarhoşluk sanki…
Ama unuttun sen benim içmeye hiç niyetim olmadığını…
Sadece bak yıldızlar aynı yerden kaymıyor…
Bir sevda bu tekrarı yok denilen…
Biliyor musun sen de kaydın yüreğimden…
Bazan insan bir şeyle veya biriyle yaşamak ister...
Bazen de yanında hep birini görmek ister...
Bazen de birinin yanında hep olmak ister…
Ama
kaderi yalnızlıksa, hep yoksun kalır hayata… Ve de kendine… Bu onun kabul ettiği yalnızlıktır…
Geceydi ve sakindi ortalık...
Çığlık çığlığaydı bakışlarımız...
Bir sessizlikti sanki yüreği delen...
Bir sessizlikti sanki son nefese uzanan...
Geceydi... Ve karanlıktı... Kimsesizlikti… Ve sonsuza uzanırdı bakışlar...
Mustafa Yılmaz