Gruplarınızı Görmek İçin Üye Girişi Yapın
KAOS ODALARI
Yine gece,
Yine bekar odası,
Yine totem zamanı,
Yine kaos odalarında çekilen kahır sıkıntıları,
İşte bu İsmo oğlum,
İşte bu yalnızlık canavarı!
Acının siyahi rengi,
Bu ırk ayrılığı neyin nesi?
Zenci olsam savunanlar olacak hani,
Karadır efkar,karadır keder,
Bu neyin eziyeti?
Neyin çilesi?
Senin yüzünden efkarlıyım,
Senin yüzünden darlardayım,
Hüzün yağmurları altındayım,
Eziliyor,ezilmekte aha tam şuram,
Gittiğinden beri Tanrı şahidimdir ki,
Kalmadı tadı tuzu,sensiz yaşamın!
Yaraya basılmış tuz gibi inan içim,
Duy sesimi duy be gavur!
Kalmadı takatim,kalmadı halim,
Islak kirpiklerimde sancır sensizliğim,
Çağladı,sel oldu,yok mu haberin?
Avuçlarımda kaldı sıcaklığın,
Gözlerimde çakar o tatlı gülüşlerin,
Kollarımda kucak kucak hasretin,
Gelsen yollara serpeceğim,
Ama yoksun be gülüm!
Kardan adamın soğukluğundayım,
Ayaktayım sokağın başucunda!
Belki gelirsin diye sevinin telaşında,
Burnum soğuktan kıpkırmızı havuç gibi,
Donup yok olup gideceğim ama,
İçimde sabır taşı sertliğinde,
Ah şu umutlarım olmasa be gülüm!
Sevmek kavgada yenilen,
Ters yumruğa benzermiş meğer,
Ağzım burnum kan revan içinde kaldı,
Ama yürek mağrur ve dik başlı!
Kendi içinde bir ihtilalmiş her aşk,
Devrimi yapmadan da bize ölmek yok,
Ah anasını satımını diyerek,
İnadım inat,tek şiar kavuşmak,
Allah canımı alsın be gülüm!
Yuvasız kuş
İsmail Kızılay/Altınoluk
23.01.2016
