Şairler Dünyası Mesaj Detayi Antoloji.com

Gönderen: Cengiz Esgin
Alan:   Grup:Şairler Dünyası
Tarih: 12.01.2023 16:33
Konu: hayat ağacı

Bilmezdim gençlikte neden okuduğumu
İlmek ilmek hayatımı dokuduğumu
Kitapları yedim bitirdim sıra sıra
Taşlamak sevaptır ağacı ara sıra

Bu hayat ağacıdır çıkması netametli
Taşlarken anlarsın ki bu bile zahmetli
İsterdim ki herkes atsın ağaca bir taş
İnsanı insan yapan o bir damlacık yaş

Sekiz milyar kişi bu dallarda yaşarız
Aşağıya düştükçe çıkmaya başlarız
Görürüz güzellikler arı kovanında saklı
Çomaksız ne bileyim kim haksız kim haklı

Aşağıya bakma evlat ayağın kayar
Ağlayan kalmışsa o yirmi dört ayar
Adamlık bu ağacın dalında zor zanaat
Boğaz tokluğuna geçinirken kıt kanaat

Dik duramayanları görürsen özenme
Çok konuşanlara sakın evlat güvenme
Dünya cennetleri vaadederler uzak dur
Kendi cennetini kendin çalışarak kur

Dikkat et zirveye çıktıkça sözün biter
Menfaati yüzünden insan insanı iter
Düşersen üzülme ya olmuşsun ya koruk
Çıktıkça düşersin oğlum burası doruk

Kibir kuşu dalda yalnızları yakalar
Zengin görürsen peşindedir yalakalar
Çok güzeldir sakın dinleme ötüşünü
Hamut vurulmamış devenin dövüşünü

Zirveye çıkıtıkça bak insanlar küçülmüş
Hayat dediğin şey santim santim ölçülmüş
Müjdeler olsun çünkü yaratım sürmekte
Deste deste defteri bir kezde dürmekte

Ağaç titrerse korkma olmuşu dökecek
Üstüne yapışan sülükleri sökecek
Zemin ve arş arası milyarlarca meyve
Dibinde delikten doluyor bizim heybe

Hayat ağacı bu ara sıra taşlamalı
Bitti diyorlarsa yeniden başlamalı
Oğlum dikkatli ol öğrenmezsen çürürsün
Biliyorum dediğinde gününü görürsün

Hayal kurdukça ağacın dalları artar
kökü sağlamdır henüz insanlığı tartar
Mevsimi gelince dalları filizlenir
Okuyanlar çakma akıldan temizlenir

Düşünce dünyası düğüm üstüne düğüm
Okyanus ötesinden atılmış kördüğüm
Münevver düğümü göstermek için çakar
Aydın müsveddeleri bu yolda fink atar

İşte o yol bizleri davaya götürecek
Mankurtlaşanlar benliğini yitirecek
Nereden nereye bellidir senin çizgin
Ardımdan desinler bu adam çok düzgün

Ey oğul! Davaya sahip çık yükselsin ağaç
Cefa çekeceksin sefa sürmekse amaç
Bu dava yetimdir evlat, ismi Turan'dır
Gönüllerde yaşar manifesto Kuran'dır

Oğlum devlet dediğin ortaya karışık
Siyaset teröristle bir küs bir barışık
Kargalar öter kürsülerde ara sıra
Aydınlar yükselir dalları kıra kıra

Bakarsın ordür tabağı seçkinlere
Baykuşluk görevi verilir geçkinlere
Ağacın kabuğunu kemirirler bunlar
Ezikler ezilmekten ezikçe yorgunlar

Oğlum uzak dur bu daldan illet bulaşır
İsmi Türk'tür kan damarda beyaz dolaşır
Aklının köşesinde kalmasın bir soru
Sirayet ederler aman kendini koru

Ağacın kökü Aşık Veysel ve dilidir
Emperyalizmin pinokyosu da bilimdir
ölç biç ve tart okuduğuna bile inanma
Kulağına fısıldarlarsa asla kanma

Cami göreceksin minare çan kulesi
Türkçe ezan okunur Londra'dır kabesi
Kraliçe ölmüş üzüntüsü ahlar vahlar
Lordlar kamarasında oturur ilahlar
,,,,,,,,,,,,,,
Bu yoldaki yolcuysan önce niyet oku
Birleşmiş milletlerden yayılır bu koku
Oy almak için yanaşanı tahtından düşür
Bu ağaçta insanlar yalnızlıktan üşür

Aydın görürsün ışığı mum gibi cılız
Bir elinde ayna diğerinde de cınbız
Sorar ayna ayna yoksa Türk'lerden miyim?
Yiyin efendiler çatlayana kadar yiyin

Bu insanlık ağacıdır Sokrates dahi
Su akmasın çeşmesi var bekçisi ahi
Bu ağacın kökünde yoktur artık zaman
İbn-i Haldun'dan Harezmi'den akar an an

Felsefe besler siyasettir yaprakları
Ancak serpilirse korur tüm toprakları
Belki o zaman gölgesinde uyursun
kökünden su gelmezse nehirde kurursun

Görüyorum halkın ortasında fay hattı
Kulaklar daha dinlemeden üstüne yattı
Oğlum bu ağacı aydınlatır münevver
Gönül gözü yok her dalında başka cevher

Ağacın bir meyvesi de gönül gözüdür
Sayfaya dökülmemiş sözlerin özüdür
Depremlerle oluşur halkların fıtratı
Her mahallede yüzlerceTruva atı

Bu yüzden barışmaz bizlerin yıldızı
Viski ısmarlayana dayıyorum kımızı
içse de içmese de olsun ona zıkkım
Bilet yok ihanet treni tıklım tıklım

Uzak dur akbabaların kemirdiği leşten
fare kapanındaki peynirden beleşten
Öğretilmiş çaresizlik atalet yayar
Eşref-i mahlukat dersin kelle sayar

Oğlum bu ağacın bir zirvesi fezada
Yumurta küfesindeki tavuklar cezada
Bir an önce kalksın gözlerdeki bu örtü
Kanlı bitecek kurt ile kuzunun flörtü

Akibet kötü çünkü gözünü boyuyor
Hala öğrenemedim göz nasıl doyuyor
Sağdan soldan bağırıyorlar Türk uyumaz
Yalandır oğlum uyurken sövsen duymaz

Bu uyku derindir halk uyur horul horul
Batılı aydınlara göre atalarımız goril
bu pisliği önce aydın sonra cahil tutar
Tükürdüğünü yalayanlar sonra da yutar

Bu hayat ağacının meyvesi nimeti
Bedava zannedersin ödetir diyeti
Aklına ulaşırsa bedavacılık zehri
O zaman kıçına vurur Türk değil mührü

Ağacın kökünde Mevlana Yunus Emre
Hep birlikte dönerler aşk ile cem ile
Kökünden alınan aşk gidecek dallara
Bu öyle bir aşktır ki can katar canlara

Güzel insanlar bu ağacın her yerinde
Yazar, Şehit, ermiş, Şair, derviş en derinde
Ağacın manasını arar mikroskopla
Bilim cennet meyvesidir evladım topla

Biri gelip sorarsa benim adresimi
Dersin, şu yalçın dağın uçurum kesimi
Aşağıyı göremiyorum toz dumandan
Cehennem odunu olur göz yumandan

Ayrıntılı adres: sokağın ismi dava
Sen yükseldikçe bozulur buarada hava
Vatan diye çırpınanlar görmez gün yüzü
Gölgelerle kapanır ülkenin gündüzü

Türklüğü sorarsan bu dava çok horlanır
Coğrafya diretir Turan dağı zorlanır
Korkarım faşist diyecektir ekabirler
Yer altında ve göklerde ayrı kabirler

Bu ağaç böyle büyüdü böyle yeşerdi
Eşref-i mahlukat elbet şeşer beşerdi
Bu dava ilk önce yürekleri yakmalı
Uzaktan gören kıvılcım diye bakmalı

Dumanı gören bağırıyor aman söndürün
Orta Asya'ya giden treni döndürün
Korkuyorlar Turan dağının azametinden
Batıcılık çıkıyor tavşan niyetinden

Dağın yoluna cehalet taşı döşeli
Türk yıldızı ismidir on yedi köşeli
Ey dağ! Geçsin şu fakir yolundan bırak
Melanet hırkası giymeyene zirve ırak

RESİM SEÇ