Gruplarınızı Görmek İçin Üye Girişi Yapın
Bilmezdim gençlikte neden okuduğumu
İlmek ilmek hayatımı dokuduğumu
Kitapları yedim bitirdim sıra sıra
Taşlamak sevaptır ağacı ara sıra
Bu hayat ağacıdır çıkması netametli
Taşlarken anlarsın ki bu bile zahmetli
İsterdim ki herkes atsın ağaca bir taş
İnsanı insan yapan o bir damlacık yaş
Sekiz milyar kişi bu dallarda yaşarız
Aşağıya düştükçe çıkmaya başlarız
Görürüz güzellikler arı kovanında saklı
Çomaksız ne bileyim kim haksız kim haklı
Aşağıya bakma evlat ayağın kayar
Ağlayan kalmışsa o yirmi dört ayar
Adamlık bu ağacın dalında zor zanaat
Boğaz tokluğuna geçinirken kıt kanaat
Dik duramayanları görürsen özenme
Çok konuşanlara sakın evlat güvenme
Dünya cennetleri vaadederler uzak dur
Kendi cennetini kendin çalışarak kur
Dikkat et zirveye çıktıkça sözün biter
Menfaati yüzünden insan insanı iter
Düşersen üzülme ya olmuşsun ya koruk
Çıktıkça düşersin oğlum burası doruk
Kibir kuşu dalda yalnızları yakalar
Zengin görürsen peşindedir yalakalar
Çok güzeldir sakın dinleme ötüşünü
Hamut vurulmamış devenin dövüşünü
Zirveye çıkıtıkça bak insanlar küçülmüş
Hayat dediğin şey santim santim ölçülmüş
Müjdeler olsun çünkü yaratım sürmekte
Deste deste defteri bir kezde dürmekte
Ağaç titrerse korkma olmuşu dökecek
Üstüne yapışan sülükleri sökecek
Zemin ve arş arası milyarlarca meyve
Dibinde delikten doluyor bizim heybe
Hayat ağacı bu ara sıra taşlamalı
Bitti diyorlarsa yeniden başlamalı
Oğlum dikkatli ol öğrenmezsen çürürsün
Biliyorum dediğinde gününü görürsün
Hayal kurdukça ağacın dalları artar
kökü sağlamdır henüz insanlığı tartar
Mevsimi gelince dalları filizlenir
Okuyanlar çakma akıldan temizlenir
Düşünce dünyası düğüm üstüne düğüm
Okyanus ötesinden atılmış kördüğüm
Münevver düğümü göstermek için çakar
Aydın müsveddeleri bu yolda fink atar
İşte o yol bizleri davaya götürecek
Mankurtlaşanlar benliğini yitirecek
Nereden nereye bellidir senin çizgin
Ardımdan desinler bu adam çok düzgün
Ey oğul! Davaya sahip çık yükselsin ağaç
Cefa çekeceksin sefa sürmekse amaç
Bu dava yetimdir evlat, ismi Turan'dır
Gönüllerde yaşar manifesto Kuran'dır
Oğlum devlet dediğin ortaya karışık
Siyaset teröristle bir küs bir barışık
Kargalar öter kürsülerde ara sıra
Aydınlar yükselir dalları kıra kıra
Bakarsın ordür tabağı seçkinlere
Baykuşluk görevi verilir geçkinlere
Ağacın kabuğunu kemirirler bunlar
Ezikler ezilmekten ezikçe yorgunlar
Oğlum uzak dur bu daldan illet bulaşır
İsmi Türk'tür kan damarda beyaz dolaşır
Aklının köşesinde kalmasın bir soru
Sirayet ederler aman kendini koru
Ağacın kökü Aşık Veysel ve dilidir
Emperyalizmin pinokyosu da bilimdir
ölç biç ve tart okuduğuna bile inanma
Kulağına fısıldarlarsa asla kanma
Cami göreceksin minare çan kulesi
Türkçe ezan okunur Londra'dır kabesi
Kraliçe ölmüş üzüntüsü ahlar vahlar
Lordlar kamarasında oturur ilahlar
,,,,,,,,,,,,,,
Bu yoldaki yolcuysan önce niyet oku
Birleşmiş milletlerden yayılır bu koku
Oy almak için yanaşanı tahtından düşür
Bu ağaçta insanlar yalnızlıktan üşür
Aydın görürsün ışığı mum gibi cılız
Bir elinde ayna diğerinde de cınbız
Sorar ayna ayna yoksa Türk'lerden miyim?
Yiyin efendiler çatlayana kadar yiyin
Bu insanlık ağacıdır Sokrates dahi
Su akmasın çeşmesi var bekçisi ahi
Bu ağacın kökünde yoktur artık zaman
İbn-i Haldun'dan Harezmi'den akar an an
Felsefe besler siyasettir yaprakları
Ancak serpilirse korur tüm toprakları
Belki o zaman gölgesinde uyursun
kökünden su gelmezse nehirde kurursun
Görüyorum halkın ortasında fay hattı
Kulaklar daha dinlemeden üstüne yattı
Oğlum bu ağacı aydınlatır münevver
Gönül gözü yok her dalında başka cevher
Ağacın bir meyvesi de gönül gözüdür
Sayfaya dökülmemiş sözlerin özüdür
Depremlerle oluşur halkların fıtratı
Her mahallede yüzlerceTruva atı
Bu yüzden barışmaz bizlerin yıldızı
Viski ısmarlayana dayıyorum kımızı
içse de içmese de olsun ona zıkkım
Bilet yok ihanet treni tıklım tıklım
Uzak dur akbabaların kemirdiği leşten
fare kapanındaki peynirden beleşten
Öğretilmiş çaresizlik atalet yayar
Eşref-i mahlukat dersin kelle sayar
Oğlum bu ağacın bir zirvesi fezada
Yumurta küfesindeki tavuklar cezada
Bir an önce kalksın gözlerdeki bu örtü
Kanlı bitecek kurt ile kuzunun flörtü
Akibet kötü çünkü gözünü boyuyor
Hala öğrenemedim göz nasıl doyuyor
Sağdan soldan bağırıyorlar Türk uyumaz
Yalandır oğlum uyurken sövsen duymaz
Bu uyku derindir halk uyur horul horul
Batılı aydınlara göre atalarımız goril
bu pisliği önce aydın sonra cahil tutar
Tükürdüğünü yalayanlar sonra da yutar
Bu hayat ağacının meyvesi nimeti
Bedava zannedersin ödetir diyeti
Aklına ulaşırsa bedavacılık zehri
O zaman kıçına vurur Türk değil mührü
Ağacın kökünde Mevlana Yunus Emre
Hep birlikte dönerler aşk ile cem ile
Kökünden alınan aşk gidecek dallara
Bu öyle bir aşktır ki can katar canlara
Güzel insanlar bu ağacın her yerinde
Yazar, Şehit, ermiş, Şair, derviş en derinde
Ağacın manasını arar mikroskopla
Bilim cennet meyvesidir evladım topla
Biri gelip sorarsa benim adresimi
Dersin, şu yalçın dağın uçurum kesimi
Aşağıyı göremiyorum toz dumandan
Cehennem odunu olur göz yumandan
Ayrıntılı adres: sokağın ismi dava
Sen yükseldikçe bozulur buarada hava
Vatan diye çırpınanlar görmez gün yüzü
Gölgelerle kapanır ülkenin gündüzü
Türklüğü sorarsan bu dava çok horlanır
Coğrafya diretir Turan dağı zorlanır
Korkarım faşist diyecektir ekabirler
Yer altında ve göklerde ayrı kabirler
Bu ağaç böyle büyüdü böyle yeşerdi
Eşref-i mahlukat elbet şeşer beşerdi
Bu dava ilk önce yürekleri yakmalı
Uzaktan gören kıvılcım diye bakmalı
Dumanı gören bağırıyor aman söndürün
Orta Asya'ya giden treni döndürün
Korkuyorlar Turan dağının azametinden
Batıcılık çıkıyor tavşan niyetinden
Dağın yoluna cehalet taşı döşeli
Türk yıldızı ismidir on yedi köşeli
Ey dağ! Geçsin şu fakir yolundan bırak
Melanet hırkası giymeyene zirve ırak