Gruplarınızı Görmek İçin Üye Girişi Yapın
YENİLERDEN BİR DEMET ŞİİR
Adım Sonbahar
Şimdi adım sonbahar,
Soyadım hüzün olmuş!
Ömür sanki bir buhar,
Silinen yazım olmuş.
Akşamım erken geldi,
Git demekle gitmiyor.
Neşemi söküp aldı,
Bu da ona yetmiyor.
Verecek neyim kaldı?
Emanet candan başka,
Düşündüm, gözüm doldu,
Zaman kalmadı aşka.
Eylülün içindeyim,
Zaman geri işlemez.
Doğduğum biçimdeyim,
Gönül ölüm düşlemez.
Ölüm, hak ve kapıda,
Unutsak da bekliyor,
Bir bak diyor tabuta,
Kalbim o an tekliyor.
Nicesi geldi geçti,
Gözümüzün önünden,
Acep nereye göçtü?
Hiç sapmadı yönünden.
Hangi nefse sorsanız,
Ölümü şirin bilmez,
Hep çağırıp dursanız,
Gidenler geri gelmez.
Sevsek de sevmesek de,
Sonsuza gidilecek…
Üç parça beyaz önlük,
Her nefse biçilecek.
Mustafa Hoşoğlu
21.09.2014
Başıma Düştü
Aşk denen meçhulü sorasım geldi,
Bir seher vaktinde başıma düştü.
Önüne set çekip durasım geldi,
Kuruyan yaprağım yaşıma düştü.
Halime bakınca şaştı yarenler!
Saçımdan çok oldu akıl verenler,
Her işte hayır var derken erenler,
Gözümü sakladım, kaşıma düştü.
Anlayan yok diye tuttum dilimi,
Bir tutan olmadı, saldım elimi,
Dağlara haykırdım müşkül halimi,
Ferhat’ın gölgesi peşime düştü.
Kapıldım sevdanın gizli seline,
Kalbimi bıraktım aşkın yeline,
Dikeni görmedim, daldım gülüne,
Yılların hasreti döşüme düştü.
Bilenler söylesin, ben de bileyim?
Ağlamak kaderse nasıl güleyim?
Sevdaya susadım, aşka köleyim?
Aşk denen ol zehir aşıma düştü.
Gönülden geçeni kime sorayım?
Sevda gel diyorsa nasıl durayım?
Tükenen umudu nerde arayım?
Baharın cemresi kışıma düştü.
Mustafa Hoşoğlu
08.05.2014
Bir Kalem Kaş İçin
Bir kalem kaş için düştüm yollara,
Kalbine bakmadan sevdim boyunu,
Bal diye yalanı sürdü dillere,
Zehrini görmeden içtim suyunu!
Kaşları gel dedi kırparken gözü,
Sanırsın bal ile yoğrulmuş özü,
Kimseden duymadım o tatlı sözü,
Sonradan öğrendim acı oyunu.
Kokular yayıyor güller açarken,
Meyletti yüreğim fitne saçarken,
Peşine takıldım benden kaçarken,
Ocaklar yakarmış, sordum soyunu.
Seni ey vefasız yaktın ocağım!
Hayal ile doldu umut kucağım,
Damımı yel aldı, çöktü saçağım,
İstersen gir dedi, açtım kuyunu.
Dilerim düşesin bir zalim ele!
Adını hiç kimse almasın dile,
Leşini rüzgarlar uçursun çöle,
Kargalar tükürsün şeytan tüyünü.
Mustafa Hoşoğlu
26.01.2014
Bakarsın Güzel
Sevdanın yeliyle uykun kaçınca,
Koşarak aynaya bakarsın güzel.
Dalında çiçekler, güller açınca,
Süslenip karşıma çıkarsın güzel.
Bir ömür aşkını dileyip dursam,
Bu garip başımı taşlara vursam,
Kalbimin sesine kalemi kırsam,
Hançeri bağrıma sokarsın güzel.
Sevdana açım yar, gel beni doyur,
Huzursuz yüreğim aşkınla uyur,
En güzel çiçekler dalında büyür,
Amber-i mis gibi kokarsın güzel.
Yolunu bekliyor yaş dolu gözler,
İsmini sayıklar inleyen sazlar,
Buz dağım eridi gelmeden yazlar,
Sönmeyen ateşi yakarsın güzel.
Kalemim çaresiz yağan esine,
Bir ömür hasretim tatlı sesine,
Bu yürek dayanmaz senin yasına,
Gelmezsen dünyamı yıkarsın güzel.
Sevdan aşk bulutu, boşalt çölüme,
Pınarın sel olup dolsun gölüme,
Hicranın salmadan beni ölüme,
İstersen gönlüme akarsın güzel.
Mustafa Hoşoğlu
12.05.2014
Gönlümün Yazı
Yar sensiz gelmiyor gönlümün yazı,
Bana yol gösterme aşkın tatmadan,
Hasretin meyvesi gönlümde sızı,
Şu kalbim aç da bak ele satmadan.
Yar gönül dergahın açık tut bana,
Sinemde hicranın sunayım sana,
Aşkımı salarsam sığmaz cihana,
Bir kere gül bana ömrüm bitmeden.
Baharım-yazımsım, telim-sazımsın,
Konuşan dilimsim, gönül gözümsün,
Bu dünya döndükçe sen tek sözümsün,
Şifamı sun bana zehrin yutmadan.
Dertleri, kederi satsak seninle,
Şu vuslat zevkini tatsak seninle,
Bir ömür bir yastık yatsak seninle,
Doyumsuz sevdaya nefret katmadan.
Hicrandır acının, yasın beteri,
Bir kalbe dolunca yoktur gideri,
Cana can fedadır aşkın ederi,
Canımı al götür ele gitmeden.
Sevdana vuruldum, silahım yoktur,
Git gide eridim, salahım yoktur,
Düştüm aşk oduna, iflahım yoktur,
Gönlüme nazar et kabre yatmadan.
Mustafa Hoşoğlu
22.09.2014
Diyemedim!
Sevdaya bulaşmak aklımda yoktu,
Kalbimin sesine dur diyemedim!
Efsunlu bakışlar bağrımı yaktı,
Bir gönül ehline sor diyemedim!
Kendimi bu aşkın içinde buldum,
Kaçtıkça eridim, sevdikçe soldum,
Yangınım büyüdü, nar ile doldum,
Sevdama koşarak yar diyemedim!
Züleyha rolünde çıktın karşıma,
Yusuf’un halini sardın başıma,
Sararan yaprağım düştü yaşıma,
Tabibe yaramı sar diyemedim!
O ceylan bakışta tutkuyu gördüm,
Bu halim ne diye fikrimi yordum,
Peşinde gezdiğim yılları sordum,
Ömrümü geriye ver diyemedim!
Şu sevda oyunu yaktı başımı,
Ayrılık korkusu döktü yaşımı,
Hallerim perişan, bilmem işimi,
Ufukta bir umut var diyemedim!
Bu dünya sevdasız dar gelir bana,
Yâr yoksa lalezar kor gelir bana,
Sevip de ayrılmak ar gelir bana,
Kapımı çalana gir diyemedim!
Mustafa Hoşoğlu
08.06.2014
Ne Olur?
Bu aşka düşeli gülmedim bir gün,
Yüzüme bakıp da gülsen ne olur?
Yaş dolu gözümü silmedin bir gün,
Aşkını lütfedip silsen ne olur?
Kayboldum çölünde, pusulam bozuk,
Ekmeğim seraptır, yaşlarım azık,
Divane halime olmadan yazık!
İzimi sürüp de bulsan ne olur?
Derde deva diye aşkın içmişim,
Gizemin kapılıp narın seçmişim,
Ay yüzünü görüp serden geçmişim,
Bir ömür kalbinde kalsam ne olur?
Kalbime ulaşıp aşka dem olsan!
Yaralı gönlüme ab-i em olsan,
Firari ruhumu bulup gem olsan,
Halimi hissedip bilsen ne olur?
Sahte aşk deryası yakmadan seni,
Yalanın çarkına takmadan seni,
Bivefa darbesi yıkmadan seni,
Yar deyip gönlüne alsan ne olur?
Üç günlük dünyayı gel boş edelim,
Gönlünü gönlüme ver eş edelim,
Hayatı aşk ile sarhoş edelim,
Cenneti hak edip ölsen ne olur?
Mustafa Hoşoğlu
07.09.2014