Gruplarınızı Görmek İçin Üye Girişi Yapın
İnsanın insan üzerinde ve erkeğin kadın üzerinde tahakküm kurma yaşam biçimi insanların işgücü olarak köleleştirilmesiyle başladı. Mezopotamya, inek, keçi ve koyun gibi hayvanların proteininden yararlanmak için onları tutsak edip evcilleştirdi. Deve, öküz, eşek, at gibi araçları taşıma ve toprağı işleme aracı olarak kullanmak için köleleştirirken, Mekke merkezli coğrafya kendi iklim özelliklerine göre talancılığı ve korsanlığı geliştirmek için insanları köleleştirdi.
Burada sınıf mevzilenmesinde ve insan ile doğa ve iklim koşullarının nasıl biri birini etkilediğini görüyoruz. Aynı zamanda Fırat ve Dicle arasında insan ile doğa ilişkisi, gerçekçi yaşam koşullarını doğurup düşüncede pozitif gelişmelere neden oluyor ve sınıf ilişkileri bu pozitif düşünce gelişimini sağlıyor.
Buna karşın barbar toplumların coğrafik koşulları, yaşadıkları sıcak iklimin insan üzerine etkisiyle yalana dayalı düşüncelerin insan tipinde şekillendiği ortaya çıkıyor. Falcılığın, sihirbazlığın, yalana ve hayale mahsus düşüncenin bu sıcak coğrafyada gelişmesi bir tesadüf değildir. Bu özelliklere sahip toplumlar dinsel korku ve korkuluklar yaratarak toplumu tutsaklığa razı ederken bu tutsaklarla talanlar gerçekleştirdikleri görülüyor. Akıncı ve talancı orduların kölelerden oluşturulduğunu bilmeyen mi var!
