Gruplarınızı Görmek İçin Üye Girişi Yapın
Ben insanlığın en büyük servetinin düşünce farklılığı olduğuna inanlardanım.
Yeterki saygı içinde ifade edilsin.
Daha iyi iyinin Düşmanıdır.
Evet,
Değerli Dostlar,
daha güzel, güzelin, daha iyi iyinin düşmanıdır.
İnsanoğlunun yetindiği ve yeter dediği tarih boyunca görülmüş şey değil,
görülme imkânı da olmayacaktır.
Elbette her gün daha iyiye,
daha güzele gitmek en azından gitmek istemek, insan olmanın gereğidir.
Gelişmeleri doğal gelişimi içinde yaşayarak elde edenler,
gelecek adına daha güzel günlerin müjdesini vermeye aday insanlar, milletler veya devletlerdir.
Yıkarak, yakarak bir yere varıldığı tarih boyunca görülmediği gibi,
yıkarak, yakarak gelenler, yakılarak ve yıkılarak gitmek zorunda kalmışlardır.
Hayatın işleyişini dikkatli takip edenler
MEN DEKKAN DUKKA kuralının nasıl işlediğini rahatlık ile görebilirler.
Rüzgâr ekenlerin fırtına biçtiği tarih her zaman şahit olmuştur..
Benim anlatmak istediğim
KARANLIĞA KÜFREDECEĞİMİZE BİR MUM YAKMA ZAHMETİNE KATLANMAK VEYA MUM OLUP YANMA FEDAKÂRLIĞINI GÖSTEREBİLMEKTİR.
Dini literatürde adına Sünnetullah, felsefe ve sosyolojinin değişimi bir kural olarak kabul ettiği, ilkelden (basitten) mükemmele, ibtidadan intihaya, mebd-e den müntehaya, giden bir olgunlaşma süreci var.
Bu süreç, insan için nutfeden (spermden) insana, bitkide tohumdan ağaca, meyveye Vs. iradi ve gayrı iradi tüm olayların cereyanında kendisini his ettiren değişmeyen İlahi bir kuraldır.
İsteklerinizin bir başlangıcı olmalı ki bir nihayeti olabilsin.
Bir ilkeli olsun ki bir mükemmeli aranabilsin, bulunabilsin.
Bütün bu yazdıklarımdan sonra;
Ülkemizin dünü ile bugünü arasında bir karşılaştırma yaptığımızda,
hiçte azımsanamayacak işler yapıldığını, küçümsenemeyecek gelişmelerin olduğunu sanıyorum her vicdan sahibi rahatlık ile görebilir.
Dünyadaki ekonomik krizin en önemli sebeplerinden birisi teknolojik gelişmelerin istihdam alanlarını daraltması, teknoloji üretiminin yaygınlaşması sebebi ile uluslar arası pazarların daralması, haksız rekabet ve daha nicelerini sayabileceğimiz benzeri faktörler, dünyayı sonu bilinmez bir krize doğru sürüklemektedir.
Şimdi burada ekonomik meseleler içinde boğulup insanlığın asıl huzur, mutluluk, sağlık kaynağı olan moral değerleri göz ardı etmeden ona kısa bir temas edip konuyu kapatmaya çalışalım.
İMAN VE İBADET OLMADIKTAN SONRA;
hayatın sonu sıfır olan dramatik bir sahneden başka bir şey olma şansı varmı?
Bir diğer açıdan baktığımızda,
Dünya tüm canlıların idam kararı verilmiş infaz gününü bekledikleri yarı açık bir ceza evi olmaktan kurtulabilirmi?
Daha iyi, üçüncü bir yorum yapmaya çalışacak olsak;
Yine Dünya akıl, irade, ilim ve sanat yeteneğinin sahibi olan insanın çok ağır işlerde karın tokluğuna çalıştırıldığı bir esir kampından başka nedir ki?
Elbette dünya;
dün bizim olmayan ve yarın da bize kalmayacak olan,
dünkü ecdadımızın, yarın ki ahfadımıza teslim edilmek üzere bize bıraktıkları değerli ve sorumluluğu büyük olan bir emanettir.
Bu emaneti sahiplerine, geliştirmiş ve yaşanabilirliğini korumuş bir şekilde teslim etmek sorumluluğumuz var.
Bence vazifemiz insan onuruna yakışır bir hayat yaşayarak çevremize yaşanabilir örnek olmaya çalışmalıyız.
Nemrutlar, Firavunlar, Şeddatlar ve onların yolundan gidenler hepsi geldiği gibi gitti.
Sahiplenip benim diyerek kimseyle paylaşmaya yanaşmadıkları, gasp ettikleri mal ve servetin hasreti ile içleri kavrula, kavrula yana tutuşa kabre girdiler.
İnsanlık tarihine kara bir leke olarak kıyamete kadar lanet ile yâd edilecek nefret edilen bir miras bıraktılar.
Değerli Dostlar.
Hayat yeme içme ve eğlenceden ibaret değildir,
öyle olsa bile hiç kimse sadece bunları yapmaya zaman ayıracak kadar basit ve aylak değildir.
İnsanın yaratılış gayeleri içinde hem kendisi, hem içinde yaşamış olduğu toplum için, insan onuruna yakışan çok önemli vazifeler var.
Dikkate alınması lazım gelen en önemli misyon bu olsa gerektir.
Yoksa başkalarının hikmetini bilmediğimiz davranışları hakkında hüküm verme hakkına sahip olduğumuzu sanmıyorum.
Ölçüsüz ve haksız tenkidin inanlar için kul hakkı,
inanmayanlar için ise insan hakkı ihlalinden başka bir adı olamaz.
MAZERETLERE SIĞINMAK, BAŞKALARINA SALDIRMAK, KENDİSİ BİR ŞEY YAPMADIĞI HALDE YAPANLARI FARKINDA OLAMADAN KISKANARAK, DEDİKODULARINI YAPMAK VE BEĞENMİYORMUŞ GİBİ DAVRANARAK ENGELLEMEYE ÇALIŞMAK İSE İNSANLIĞA VE İNSANLIĞIN GELECEĞİNE YAPILABİLECEK EN BÜYÜK BİR İHANETTİR.
Tabi bütün bunlar benim, bana ait düşüncelerimdir.
Her kes değil hiç bir kimse de katılmak zorunda değildir.
Ben insanlığın en büyük servetinin düşünce farklılığı olduğuna inanlardanım.
Yeter ki saygı içinde ifade edilsin.
Necdet EREM