Gruplarınızı Görmek İçin Üye Girişi Yapın
BATI FELSEFESİ TARİHİ……………3
Düşünce ve eylem adamının tutarlı filozofundan kısa kesitler:
===========================================
AİLE
Berlin’de karlı bir kış gününde yürümekte olan 20 yaşındaki delikanlı; yaşadığı sürece, biri soyut, öbürü somut iki tür yapıt verecek, betiklerinde salt kuramı, pratik toplumsal felsefeyle kaynaştıracaktır. Bu genç dam o gün kafasında çizdiği bu programa sadık kaldı. Liberal John Russell’in torunu olan bu genç adam yazdığı tüm eserleri sadece Bertrand Russell diye imzaladı
1872 de doğan, tam adının Arthur William Bertrand Russell olsan filozof ailenin ikinci oğluydu. 4 yaşında anne ve babasını kaybeden Filozof evde katı bir disiplin altında babaannesi tarafından büyütüldü. Örneğin; mutfakta iki tür tatlı varsa mutlaka bir tanesinden yiyebiliyordu. Yaz ve kış soğuk suda yıkanmak, her sabah saat 07.30-8.00 arası piyano çalmak zorundaydı. Her sabah saat tam 9.00 de aile duaya oturur, alkol ve sigara nefretle karşılanırdı.
Büyüdükçe teolojik düşüncelerden sıyrılmak, matematiğe yönelme isteği daha sonra felsefeye yönelmiş “madde nedir? ” zihin nedir? ” sorularına boş ver, aldırma türünden yanıtlar vererek geçiştirmiştir.
OKULA GİTMEDİ
Düzenli bir okul yaşamıyla değil, evde aldığı derslerle ve ansiklopedik bilgilerle yetindi. 18 yaşında geldiğinde Cambridge Ünüversitesine girdi ve kendisi gibi çok doğal konuşan insanlarla ilk kez ilişki kurmanın mutluluğunu yaşadı. Daha önce zekayı felce uğratan zararlı bir ahlak atmosferinde yaşamış olduğunu anladı. Mizacına uygun ve özgürlüğünü bileyen zekasının verdiği hızla ilk üç yıl matematik, son bir yıl da felsefe okudu. Öğrenciliğinde, kesin bilgiden yana, tartışmaya açık, hocalarının kanıtlamalarını yanlış sayan, onların yerine daha iyilerinin konulabileceğine inanan birisiydi. Bu düşüncesini kanıtlamak onun 20 yılını alacaktı.
MESLEK YAŞAMI
Cambridge’yi bitirdikten sonra aile geleneğine uyarak politikaya atılmakla, bilginin temeline ulaşmak için felsefe yapmak arasında durmadan git-gel yaptı. Aile baskısıyla İngiltere’nin Londra büyük elçiliğinde bir göreve başlar. Ancak, yaşamında bir kez daha “felsefe mi, değil mi” sorunu ortaya çıkar. 1895’den 1916 yılına kadar 21 yıl süreyle ünüversite yaşamında kalır. Yaşamı boyunca barışçıl çalışmalar öncelik kazanmış, her fırsatını bulduğunda şiddetle savaşlara karşı çıkmıştır.
SİYASAL GÖZLEMLEMELERİ
Aristotalesten beri mantıkta en büyük devrimi yaratan ve matematiği mantığa indirgeyen Matematiğin Ptensipleri adlı eseri matematikçi filozof Whitehead’la birlikte yazmışlar, yazılması 10 yıl sürmüştür. Ayrıca Marksiz’in Rusaya’da uygulanışını insancıl aççıdan eleştirir. **Bütün tarihsel olayların sınıf çatışmasından doğduğunu ve tarihe diyalektik materyalizmin egemen olduğunu kabul etmez. Lenin ve Stalin elinde parti diktatörlüğüne ve milyonların ölümüne yol açan gelişmeleri marksizme aykırı bulur**
Rusya’dan sonra Çin’e gider ve Çin uygarlığını inceleme ve beğenme fırsatı bulur. Çin’in gelecekte çok modern bir endüstriye sahip olabilecek potansiyele sahip olduğunu ilk belirten kişidir.
DÜŞÜNSEL TUTARLILIĞI
98 yıllık yaşamında Russell engellere karşı savaşımcılığını sürdürmüş, ABD de Harvard Ünüversite’sinde kendisine profesörlük verildiğinde İngiliz Hükümeti kendisine siyasal tutum ve davranışı nedeniyle pasaport vermemiştir. Yaşamı boyunca fizik ötesine inanmamış, fiziğin kesin anlaşılır olmasından sonra ancak fizikötesinin düşünülebileceğini, fizik bilinmeden fizikötesinin tartışılamayacağını ısrarla belirtmiştir. Yaşamı boyunca durmadan kendini yenileyen bir insanı yansıtmıştır. Ona göre; “Çelişme sağduyudan doğar ve kimi sağduyusal kanıdan vazgeçmekle ortadan kalkabilir. Sadece çelişmelerle beslenen Hegelci felsefe, her yerde benzer sorunları bulduğu için çelişme konusunda yansız kalacaktır. Çelişkinin çözümü, çelişkinin özünde var olan asıl çelişkiyi görebilmek, onun çözümü için çelişkinin kendisinden yararlanmak demektir.
SALT MATAMATİĞİN TANIMI
Bu düşünce ilk meyvelerini Matematiğin İlkeleri’nde verir. Salt matematiğin “ p, q’yu içerir” biçiminde bütün önermelerin sınıf olarak tanımlayan bu yapıt, sembolik mantığı da ele almakta ve önermeleri, sınıflar ve ilişkiler hesabını açıklamaktadır. Matematiğin İlkeleri, salt matematik ustalarının görüşlerini bir araya toplaması, eleştirilmesi açısından ilginçtir. Nicelik, büyüklük, sonsuzluk kavramları ve sayılar tartışılıyor, matematik değişmezlerin mantıksal değişmezler olduğu, matematiğin bütün öncüllerinin, değişmezlere ilişkin bulunduğunu, filozofların matematiği hangi nedenle a periori (deneyden önce olan) saydığına değiniyor. Yapıta göre salt matematik mantıksal değişmezler dışında hiçbir tanımlanamaz olanı içermez. Matematik içinde değişkenler bulunan biçimsel içerimleri kendisine öncül alır, onlrın vargılarından kurulur; “a, b’yi, b ise c’yi içerir; o halde a, c’yi içerir” biçimindeki tanımlama matematiğe, içerim bir ilişkidir” türünden bir önerme ise mantığa ilişkindir.“Şu uzay Eukleides uzayıdır” dersek, Euklides geometrisini kuran bir değişmezin varlığını kabul eder, bu geometrinin bütün sonuçlarını ileri sürmüş oluruz.
(İmkanlarım elverdiği ölçüde devam ettirmeye çalışacağım.)