Gruplarınızı Görmek İçin Üye Girişi Yapın
Değerli Okurlarım.
Sayfa 39, 1155 sıra noda kayıtlı yazımı dikkat ve değerlendirmelerinize arz eder,
Vakti müsait olan dostları sonuna kadar okuma sabrı göstermelerini istirham ediyorum.
En azından son birkaç paragrafı okuma zahmetinde bulunur iseniz beni mutlu etmiş olursunuz.
Selam ve saygılarımla.
Ben Böyle Düşünüyorum Ya S İ Z! ..
Yine hummalı bir çalışma günü idi.
Müşterilerimizi memnun edebilmek için servisteki tüm ekip, ustasından çırağına varıncaya kadar özveri ile çalışıyoruz.
Arabasının tamir ve bakım işleri bitmiş olup, aracını teslim almak için gelmiş bulunan; giyim, kuşam, davranış ve konuşmalarından kültürlü bir kimse olduğu anlaşılan bir müşterim servisimize tamir için getirmiş olduğu aracının son kontrollerinden sonra, yapılan işlerden ve kendisine gösterilen ilgiden dolayı memnuniyetini belirtip, bana ve servis elemanlarına minnet dolu gözlerle samimiyet dolu teşekkürünü yaptı.
Tam ayrılacaktı ki, havanın sıcağından olsa gerek susadığını belirterek müşteri bekleme salonuna meşrubat içmek üzere girdi.
Fakat bey efendinin salona girmesiyle çıkması bir oldu.
Yüzündeki az önceki memnuniyet ifadesinin yerinde nefret dolu kavgaya hazır bir ifade vardı;
ve yanıma gelerek bu servisin sorumlusu veya yetkilisi kim diye hiddetle çıkıştı.
Adamın az önceki halinin bu şekilde değişmesine sebep olan ne olabilir diye düşünürken;
Buyrun Bey Efendi, servisin sorumlu Müdürü benim.
Sizi rahatsız edecek bir şey mi oldu diye sordum.
Adam evet oldu dedi.
Buyurun beyefendi kim ne kusur işledi ise ilgilenelim gerekirse cezalandıralım.
Adam hiddetini artırarak ve sesinin tonunu da yükselterek;
Hayır kimsenin bir kusuru yok.
İşinizden memnunum az önce aracımı bir daha başka bir servise götürmeyeceğime dair ifadelerimden vazgeçtim.
Bir daha aracımın tamir ve bakımını bedava bile yapsanız bu müesseseye getirmeyeceğim.
Asla kapınızdan içeriye de girmeyeceğim.
Tüm tanıdıklarıma da buraya gelmemelerini tavsiye edeceğim dedi.
Hayret ve dehşet içinde;
Neden beyefendi?
Sizi bu kadar incitecek ve müessesemize kin duymanızı gerektirecek kusurumuz nedir?
Diye sorunca adam insanı dehşete düşüren mazeretini ifade etmeye başladı.
Bekleme salonunuzda neden Zaman gazetesi var?
Cumhuriyet düşmanı bu yayınları ne diye müşterilerinize açık salona bırakıp reklamını yapıyorsunuz?
Saldırgan bir tavırla,
Akıl almaz tahrik ve tahkir edici bir çok hakaretler içeren sözlerinden sonra,
Sakin olmasını tavsiye edip;
Bey efendi dikkat ettiyseniz orada sadece Zaman Gazetesi yoktu,
bu ülkede neşrolunan gazetelerin birçoğu var.
Kim ne isterse onu okusun.
Kimin ne okuyacağına karar verecek hakkımız olmadığı gibi buna haddimizin de olduğunu sanmıyorum.
Müşterilerimizin fikri hayatları ve basındaki tercihleri bizi ilgilendirmez.
Türkiye Demokratik bir ülke,
burası da müşterilerine hizmet veren ticari bir müessesedir.
Elimizden geldiği kadar müşterilerimizin hepsini memnun edebilecek hizmetler vermeye çalışıyoruz.
Meşrubat adına kimin ne içeceğine karar veremediğimiz gibi,
kimin neyi okuyacağına da karar vermek bize düşmez.
Ancak müşterilerimizin çoğunluğunun tahmin ettiğimiz ihtiyaç ve istekleri doğrultusunda bazı ihtiyaç giderici ve bekleme anındaki sıkılmalarını önleyici sosyal tedbirler düşünmek her müessese sorumlularının vazifesi olduğu gibi bizim de hassasiyetle üzerinde durduğumuz mesleki hassasiyetimiz ve işimizin icabıdır.
Sonra siz bizim ticari ahlakımıza,
mesleğimizdeki maharetimize bakmalısınız.
İnanç ve düşüncemizin sizi ilgilendireceğini sanmıyorum.
Deyince,
Siziler cumhuriyet ve demokrasi düşmanısınız, diye çıkışınca artık müşteri de olsa konuşmak zorunda olduğumu his ederek,
Beyefendi, benim bildiğime göre Cumhuriyet halkın hür iradesi ile kendi idarecisini seçerek kendi kendisini idare ettiği idare şeklinin adıdır.
Demokrasi ise özgürce inanıp inançlarını istedikleri şekilde yaşadıkları hür dünyanın geliştirmiş olduğu fikir ve düşüncenin yaşama geçirildiği bir kavramdır.
Laiklik ise kimsenin kimseye milliyetinden din ve mezhebinden dolayı baskı yapmadığı ve kimseden de baskı görmediği insan onuruna yakışan çağımızın problemlerini çözmede barış ve huzur ortamı vadeden inanç ve inancını özgürce yaşamanın adıdır.
Oysa ben sizin görünüşünüz itibariyle elit, entelektüel ve evrensel düşünebilen bir kimse olabileceğinizi düşünmüştüm.
Maalesef sizi Cumhuriyeti CUNTA,
Demokrasiyi DESPOTİZM,
Laikliği’de resmi ideolojini dayatmasından başka yorum yapamayacak kadar Banaz ve saldırgan birisi olarak görüyorum.
Bütün basın ve yayın organlarına saygılı olmakla beraber bu gün Türk medyasında Ciddiyeti ile tanınmış, yazar ve okuyucusu ile bütünleşmiş, tiraj olarak Türk basının en yüksek tirajına sahip bir yayın organını bu kadar ölçüsüz bir şekilde eleştirmeniz ve düşmanca tavrınız, bu ülke insanını yok saymak veya yok etmek düşüncesi ile eş anlama geldiğini düşünüyorum.
Biz esnafız.
Amma müessese olarak müşterilerimiz arasında fikir, düşünce ve yaşayış açısından fark gözetecek lükse sahip olmadığımız gibi,
böyle bir düşüncenin esiri olacak kadar dünya gelişmelerinin dışında kalmış değiliz.
Şunu da unutmamanızı isterim.
Müessesemize gelen müşterilerimizden ilk defa şu veya bu gazeteyi neden buraya koydunuz diyen birisine rastlıyorum.
Fakat salonunuzda şu gazete veya bu dergi yok mu sorusu ile hemen hemen her zaman karşılaştığımızı rahatlık ile söyleyebilirim.
Bize bunca hakareti reva görmenize rağmen,
Biz yine MÜŞTERİ VESİLE-İ NİMETİMİZDİR DİYOR VE SİZİ SAYGI İLE UĞRLARLUYORKEN İŞİMİZLE İŞ AHLAKIMIZLA İLGİLİ TENKİTLERİNİZİ BİZE, İŞİMİZDEN MEMNUNİYETİNİZİDE DOSTLARINIZA SÖYLEMENİZİ DİLİYORUZ.
İşte saygıdeğer Okurlarım.
Ülkemizin, evlere şenlik panoraması.
Bence ülkelere ve milletlere zarar cahillerden gelmiyor.
Ne okuduğunu bilmeyen şartlanmış, diplomalı zalim, dayatmacı hainlerden geliyor.
Hiç bir ülke ve milleti,
O milletin kahir ekseriyetini oluşturan,
tüm çalışanları ile;
eli öpülesi hamalı,
takdire şayan amelesi,
öz veri ile çalışan fedakar işçisi,
açları doyuran çiftçisi geri bırakmış değildir.
Milletleri geri bırakan
ekonomisini çökerten,
hazinesini hortumlayan,
idaresini tehdit eden,
milletler arenasındaki yarışta mağlup duruma düşüren;
Halkından kopmuş,
Milli ve manevi değerlerine ihanet etmiş,
Şahsiyet ve haysiyet fukarası, GÖSTERİŞ BUDALASI UKALA TAKIMIDIR.
Sevgili dostlar acizane ben böyle düşünüyorum.
YA SİZ!
Necdet EREM.
Yazı 031