Gruplarınızı Görmek İçin Üye Girişi Yapın
…boşluk yok! sadece dönüşüm çeşitliliği, spermden aşka
kurbağadan prense, korkudan savaşa...
boşluk yok.. olsa bile çoktan bir şeye dönüştü
melankoliye mesela, cam kenarında viskilenip ay ışığında ağlamaya
hatırlamaya dönüştü kıt kanaat sevişmeleri yoksul akşamlarda
boşluk yok, olsaydı tohum yol bulamazdı ağaca
.
ateşe basıp yükselen duman özüm olsun, olsun ki biçimsizliğim sürsün hep
biri berduş desin biri ermiş biri keş... ama biri mutlaka desin ki; kendi halindedir
ne şeytanı ne meleği geçirir içinden, kendine dengedir...
.
gecedir.. değişmez.. en fazla gündüz olur ismi; ama hep gecedir
vücuduma dağılmış bir nehirden abdest alıp eşyalarla konuşurum
namaz da kılarım elbet; sağ kolum seccadedir
deliliğin tedbiri olanzapin'ler değil; bekleme salonudur onlar
içinde bir yeryüzü sonsuzluğu var, bekleme, havaya suya ateşe karış
şehirlere…
.
buğuya öykünüyorsun, bilirim; senin kalbin cam
buğu tozunda parıldayan incelikler söyler kalbini
ama nasıl; taşkın bir yangında cıvıl cıvıl kıvılcımlar gibi incelikler
-şair burada der ki; benzetme buysa
devamında ben bir mecusiyim.. sen değilsin; senin kalbin benim kadınım
ve odamdaki bu ılıkıslak yalnızlık şimdi;
öpüşürken kursağımızda kaynamış bir yağmurun yağması
ya da çok viskilenmiş bir melankoliğin ay ışığında yağmur kusması…
-boşluk yok, olsaydı şiir biterdi
.
bir hastalıkla geldi rüzgar açık denizden
ağaçlarımıza bulaştı, saçlarımıza çocuklarımıza
şarap testilerimiz vardı bizim uzak yollar için
şarap rengiydi ruhlarımız; ki onları göz altlarımızda taşırdık
incelen bir ufukta ağlayıp ay gibi bir gölü taşırdık, mavisi şad olsun
ulaştığı bütün mezarlar daha bir sessiz olsun
.
kaldır başını iyi adam
boşluk yok, bir baş dönmesi gibi geçen kuşlar sadece
açıldıkça avucumuz yavaşlıyor zaman
tütün içip ölüme süzülüyoruz bulutsu bir zardan
kendimizde kayboluyoruz
efsaneye göre;
herkes kendinde kaybolursa aynı düşte buluşuruz
.
bir papatya falı baktım bugün
tek bir papatya ekmiştim saksıya bunun için
tanrım teşekkür ederim
papatyaya söylediğin için
.
.
.