Gruplarınızı Görmek İçin Üye Girişi Yapın
1 Aralık 2006’da yayına başlayan Emeğin Sanatı 6. yaşına girdi. 5 Senelik yayın serüvenimize baktığımızda biçimsel ve içeriksel olarak 1. Sayımızdan 107. sayımıza geçirdiğimiz değişim fark edilebilmektedir. Ama hayata ve sanata bakışımızda en ufak bir sekme, düşme, boşluk yoktur.
İlk sayımızda hangi ilkelerle yayına başlamışsak, 107. sayımızda da ilkelerimiz, hayata ve sanata devrimci bakışımız değişmeden devam etmektedir. Farklılık, varlığını ve hedeflerini daha üst perdeden haykıran Emeğin Sanatı’nda, nicelik ve nitelikçe giderek varlığını ortaya koyan Emeğin Sanatçılarındadır.
Emeğin Sanatı, ateşi yüreğinde taşıyanların sanatıdır, yürek dalına çekilen umut bayrağıdır. Islak bir rüzgârla öğüt kurutup, sigara dumanı gibi üfleyenlerin, ateş çemberinden geçmeyenlerin, yaşamını ve onurunu korkuya satanların, büyük bir ilikte küçücük bir düğme olabilenlerin, yüreklerini kırağı çalanların adları geçmez Emeğin Sanatı’nda. Bir sözcüğün özgürlüğü uğruna bir ömrün özgürlüğün verenlerin, her biri vazgeçilmez cihan parçası insanların günlüğü kayıtlıdır Emeğin Sanatı’nda….
Emeğin Sanatçıları, her zaman iğneyle kuyu kazar gibi yarınları yaratan şafağın dostları oldular. Umut düşmanlarının beslediği karanlıklardan yılmadan, halkla ışıklanan bir şafağa varmak için yaşamı gün ışığı sütüyle emzirmek için yazdılar, çizdiler. Bu bilinç içinde yaşamla ölümü, acıyla sevinci kişiliklerinde eriterek yüzyıllardır kurutulmak istenen, ateşlere verilen gül bahçelerini suladılar; sevinçleri, baharda uç veren her yeşil dalda, çocukların gözyaşlarının silindiği yerde yeni şafaklar doğurdu.
Emeğin Sanatı, karanlığın ve buzun içinde aydınlık bir kapı açma çabasındadır hayata. Dünyaya yediveren izler bırakarak, üretilen yapıtlarla tan ağartılarını örgütler. Halkların ertelenmez isteklerini güneşin sofrasına dizer gibi sunar okurlarına. Gün ışığından süzülen yaşam gerçeklerini dostça bölüştürür okurlarıyla.
Emeğin Sanatçıları, hiç akşam olmayacak bir gün doğumu için çaresizliği, bocalamayı, olmayanda eriyip gitmeyi yasaklarlar savaşçı kişiliklerine. Güneşten gerçeği, emekten aydınlığı, barıştan özgürlüğü sağarlar. Zamanın örgüsünü dişleyen gece kuşları, uykunun kanını emen vampirler, güzelliğe kezzap döken karanlık, sevinci tutsak eden korsanlar, dağılıp dökülürler onların yazdıkları karşısında. Dillerinde türkü tomurcukları açar, sözcüklerinde özgürlük rüzgârları eser. Özgürlüğü, barışı ve aydınlığı bir belik örer gibi örerler insanlığın yüreğine..
Nice yıllara! ...
http://emeginsanati.blogspot.com/
EMEĞİN SANATI'NDAN 107. MERHABA
MUHAMMET DEMİR: Sonsuz Bir Uykudan Uyanır Gibi
ADNAN DURMAZ: Gelme Ferhad Gelme Sen Bu Yerlere
AZİZ KEMAL HIZIROĞLU: kem küm}{YAŞAR DOĞAN: Köz Gowendi
ABDULLAH KARABAĞ: Sudur Sunulan Aşkına
HASİBE AYTEN:: Sabrı Dokuyor}{İSA TEKİN: Van Gölün.de Boğuldu Gülüşlerim
BAYRAM ATAKUL: Ölçü
ŞERİF TEMURTAŞ: Sen Giderken}{CEMAL ÖZTÜRK: Yalnızlığın Aydınlığı
TEMEL DEMİRER:Prenses “İskender” İle Pamuk Prens Tüluatı.
A. Z. ÇAMUR: Şiirin Su Kesiminde Sessiz Bir Yaşam Ustası
NOT: E-Dergimize yapıt göndermek isteyen dostlar, [email protected] adresine gönderebilirler. Ayrıca grubumuza üye olarak, grup adresi yoluyla da bizlerle ilişki kurabilirsiniz: http://gruplar.antoloji.com/emegin-sanati