Gruplarınızı Görmek İçin Üye Girişi Yapın
Ihlamur Çiçeği
....................................... anneannemin güzel anısına.
Yağmurlu bir ekim günü...
Güneşi özleyeceğimiz uzunca bir kış kendini hissettirmeye başladı eni konu.
Böylesi günlerde çocukluğumun anneanne evini özlerim hep, o günlerden kalma bir hayali koku belirir burnumda.Çıtır çıtır yanan güzinenin üzerinden hiç eksik olmayan alt kısmı bakırdan mamul cam demliğin içerisinde fıkır fıkır kaynayan ıhlamurun kokusu...Bir parça dal tarçın muhakkak ki olur içerisinde ıhlamur çiçeğinin.
O demliğin bardak takımında ikram ederdi rahmetli anneannem illaki ıhlamurumuzu.Kışın hiç çay demlemezdi güzel Seherim.Adı gibi parlardı daima yüzü, o sadece kendisinin oturduğu koltuğa oturturdu küçük torununu yani beni,kenarlarından iyice sıkıştırdığı battaniyenin içerisinde, zorlanarak açık tutardım gözlerimi.
Yarı uykulu halimle izlerdim mutfağın içerisinde bir o yana bir bu yana ince bedeniyle salınan anneannemi.
Ne zaman hasta olsam ertesi gün kreş yerine anneanneme bırakılırdım, bayramım olurdu, bilirdim ki sabahın soğuğu evinin kapısından girdiğim anda o sıcak ıhlamurun ve sımsıcak gülüşünün sayesinde gidiverecek.
Hızlı hızlı konuşurlardı anne kız kapının önünde, annem işe daha fazla geç kalmamak için hızla sıralardı anneanneme hangi şurubu saat kaçta içeceğimi.
Aramızda kalsın hiç içirmezdi Sevgili Seherim ilaçlarımı.
Büyük sırrımızdı bu bizim.
Annem bir çırpıda sıralarken talimatları, anneannem üzerimdekileri çıkarır, kucağına alır ve dinlermiş gibi yapardı her seferinde kızını, annemin alındığını fark ederdim, ama öyle tatlı bir kadındı ki sabah yelim, kızamazdınız ona istesenizde çünkü hemen bir tatlı sözle alırdı gönlünüzü.
Sonrası malum annem hayır duası ile işine yolculanır, ardından kapı kapanır ve anneanemin kucağında mutfağa seyirtirdik beraberce.Buram buram buğusu sarmış ıhlamur kokusu karşılardı hemen mutfakta bizi.
Anneannem ve ıhlamuru çocukluk kışlarımın en iyi dostlarıydılar.
Sanki kırılacak cam bir bebekmişim gibi özenle oturturdu koltuğuna hemen kenarda duran battaniye sarılırdı bedenime.Bu esnada kreşte yaptıklarımı sorar, yeni bir şarkı veya şiir öğrendiysem okuturdu rahmetli, az önce ilgisiz dinlediği annemin tersine tüm dikkatini bana verdiğini belli ederek.Zaten o soruları beklerdim bende ki hemen ezberden okuyayım şiirimi, şarkımı yada yeni öğrendiğim ne varsa anlatayım bir çırpıda Seherime, sabah yelime.
Anneme karşı ilgisizliğinin sadece öylesi sabahlarda olduğunu sonraları anlamıştım, anneanneme göre kadın çalışmamalı evinde çocuğu ile ilgilenmeliydi.Hasta olmamı hep çalışmasına bağlarmış meğer annemin.
Büyüyüp, anne olduğumda ve aynı şekilde oğlumu anneme emanet ettiğim günlerdeki konuşmalarımızdan birisinde anlatmıştı annem bunu.
Şimdi anlıyorum anneannenin sitemini.
diye imalı şekilde eklemeyi de ihmal etmeden, göz göze gelip gülümsemiştik.
O gün annaannemle aramızdaki sırrı anlatmıştım anneme,
Ben de içirmiyorum torunuma verdiğin hiç bir ilacı gerekmedikçe, bunu tahmin edemeyecek ne var, o zamanda biliyordum senin sır dediğini.
demişti annem, gülmüştük yine anne kız.
Herkesin gayet iyi bildiği sırları oluyor işte zaman zaman insanın. Ama o sözde sırlar çocuğa çok şey katıyor büyütülürken.
Şimdi masa başında bir yandan gri gökyüzünü izlerken, özlemle hayalimde beliren çocukluk anılarımı anlatıyorum sizlere,oğlumu sabah okula gönderirken yağan yağmurun melankolisi mi sardı nedir?
Çalışan anne olmanın vicdan muhasebesi midir o günlere dalıp gitmem yada Seher ime duyduğum özlemden midir, bilmiyorum.
Ama keşke o bakır kılıflı cam demlik hala o mutfakta güzinenin üzerinde fokurdamaya devam etse de gidip, izlesem, izlesem, izlesem saatlerce.
Bir çocuk olsam, bir büyüsem, bir anne olsam, yeniden çocuk olsam anılarımın sıcaklığında.
İyi günler dostlarım, ıhlamur kokuları sarsın her birinizi kış soğuğunda.
Hülya Ilgaz
LINKI
http://www.antoloji.com/ihlamur-cicegi-4-siiri/