Öğretmenler Mesaj Detayi Antoloji.com

Gönderen: Aşık Alemi
Alan:   Grup:Öğretmenler
Tarih: 12.10.2011 10:56
Konu: Zâtî hayatı ve eserleri

Gunaydin Dostlar :) guzel bir gun sizlerle olsun

Zâtî hayatı ve eserleri

Zâtî (d. 1471 - ö. 1546) Osmanlı Divan edebiyatı şairi.

16.yüzyıl Divan şairlerindendir. Balıkesir'de doğdu. İyi bir eğitim görmediği, mesleğinin ayakkabıcılık olduğu bilnmektedir. II.Bayezid zamanında İstanbul'a gelmiş, caize adı verilen ihsanlardan faydalanmak için padişaha şiirler söylemiştir. Yavuz sultan Selim ve Kanuni SultanSüleyman zamanlarında da devlet adamlarına kasideler sunarak hayatını sürdüren Zati'nin, Bayezid Cam'nin avlusunda bugünkü Çınaraltı'nda bir dükkanı olduğu, burada misk, tespih, misvak, Kuran-ı Kerim sattığı, fal bakıp, muska yazdığı, para karşılığı kadınlara ve erkeklere küçük gazeller, mektuplar yazdığı anlatılır. Ayrıca dönemin genç şairlerine ders verip hocalık yapmıştır.80 yaşlarına kadar yaşamış olan şairin ömrünün son günlerini ihtiyaç içinde geçirdiğini Aşık Çelebi şöyle anlatır.' Merhumun evi Sarı Gürz Hamamı Mahallesi'nde, dükkanı da Bayezid Camii avlusundaydı. Her gün dükkanına yürüyerek giderdi. Elinde bir asa taşır, yollar çamur olduğu zaman ona dayanırdı. Bir gün dükkanına giderken yolda rastgeldim. Beli bükülmüş ve dermansız bir haldeydi. Ama dudağı kımıldıyor ve dili söylüyordu.

-Bu ne hal? dedi.Cevap olarak şunları söyledi.

Yiğitlik cevherin elden yitürdüm hasreta kanı
Eğlip ararım şimdi bulamam neyleyim anı '
Zati'nin Eserleri

Zati'nin inanilmiyacak kadar cok sayida şiiri bulunduğu bilinmektedir. Ancak tezkireciler sayilar üzerinde degisik bilgiler saglamaktadirlar. Latifiye gore '3000 gazeli, 1000 rubaisi ve kıtası, şehrengizi, lugazlari, Hikayet-i Ahmed u Mahmud'u, Siyer-i Nebi'si, Mevlid'i, Sem u Pervanasi, Hüsrev u Şirin tarzinda Ferruh-nam'si vardır.' Sehi ise yazdığı gazel sayısının 3000 olduğunu bildirir. Aşık Çelebi ise 1600-1700 gazeli ve 400 kasidesi bulundugunu belirtmektedir.


Edebi değeri

Hemen söylemek gerekir ki Zatî'nin bu kadar çok eser vermesi onun eserleri arasında birbirini tutmaz standardların bulunmasına yol açmıştir. Özellikle geçinebilmek için ısmarlama şiir ve manzume hazırlaması gerektigi için, bir sürü değersiz eserin ortaya çıkmasını beklemek normaldir. Bu nedenle sık sık tekrara düşmesi ve ücret karşılığı basit şiirler yazması doğal görülebilir.

Ancak bu tip eserlere bakarak Zâtî'yi küçümsemek ve onu değeri düşük bir şiir tüccarı olarak kabul etmek hatalı bir davranıştır.

Belki de bunda iyi bir medrese tahsili görmemesinin de bir katkısı bulunmaktadır.

Ancak Zâtî'nin elimize geçen eserleri arasında gerçekten mükemmel ve çok değerli gazelleri ve kasideleri bulunmaktadır. Büyük yoksulluk içinde ve pek iyi bir tahsili olmayan bir kişinin bu güzel eserleri verebilmesi Zâtî'nin olağanustu zekalı ve şiir yazmaya isdatlı ve sanat kudreti gayet yüksek bir kişi olduğu şüphe götürmez. Diğer taraftan özellikle gençliğinde devlet büyüklerinin takdirlerini görmüş ve birçok genç şaire hocalık etmiştir. Bir taraftan yaşadığı zaman karışıklıkları, diğer taraftan şairin sağırlığı ve hatta avare hayat görüşü layık olduğu hayat düzeyine erişememesine neden olmuştur. Bu fikri çağdaşları da ifade etmiş, eğer böyle olmasaydı kat kat daha da değerli eserler yarabileceğini hemfikir olarak ifade etmişlerdir.

Buna rağmen Zâtî 16. yüzyılın büyük Osmanlı şairlerini etkilemiş ve hatta 19. yüzyılda büyük Turk şair ve düşünürü Ziya Paşa tarafından Türk şiirine temel koyan şairlerin üçüncüsü olarak nitelendirilmiştir.

GAZEL

N'oldun inlersin felek hercâî cânânun mı var
Seyr ider menzili bir mâh-ı tâbânun mı var

Benzüni ey bûstân fasl-ı hazân mi itdi zerd
Yohsa başı taşra bir serv-i hırâmânun mı var

Ağlayub feryad idersin her nefes ey andelîb
Hâr ile hem-sâye olmış verd-i handânun mı var

Yoluna cânum revân itsem gerek cânâ didüm
Yüzüme bin hışım ile bakdı didi cânun mı var

Zülf-i dil-ber gibi ey Zâtî perîşânsın yine
Cevri bî-had yohsa bir yâr-i perî-şânun mı var

Fâilâtün fâilâtün fâilâtün fâilün
-. - -//-. - -//-. - -//-. - //


Zâtî

GAZEL

Âh çok çok sevdüğüm sanma ki az az ağlaram
Nâle eyler dururam derd ile durmaz ağlaram

Vireli yile karârumı hevâ-yi zülf-i yâr
Ebr-veş ne yirdeyem ne gökde durmaz ağlaram

Dil miyân-ı cûy-i gamda sen kenâra çekmedün
Anun için her dem ey serv-i ser-efrâz ağlaram

Nâya dem-sâz ideli nâlem o ruh-efzâ benüm
İrdüğünce sem'üme âvâze-i sâz ağlaram

İsfahan'ı ve Irak'ı Zâti'yâ seyr eyleyüb
Bu makaama gelmeğe itdükçe şeh nâz ağlaram

Zâtî


GAZEL

Gül üzülsün gonca açulsun bana sen gül yiter
Ağlasun bülbüllerün ey gonca tek sen gül yiter

Ey kamer-ruh fî-l-mesel bir bende-i ferzâne-veş
Atı önince piyâde sen şehün ben kul yiter

Mutribâ kaanûn odur kim sâzunı al çengüne
Bizi söyletme surâhi didüği kul kul yiter

Bir nedür ben bülbülün zahmı hezâr ur cânına
Didüm ol gonca ayıtdı ârife bir gün yiter

Açılub gül kalmasa hergiz negam bülbül ne gam
Câm gül Zâtî surâhi kulkul-i bülbül yiter

Zâtî


Gazel

Aldum

Adû-yi zâg elinden bir tezerv-i şîve-kâr aldum
Dahi ben şâh-bâz-ı ışk olaldan bir şikâr aldum

Yine bürc-i bedenden cân sevincümden çıkayazdı
Nigârun gönline girdüm demürden bir hisar aldum

Sarub pehlûye tigun zahmuu şöyle safa sürdüm
Sanasın yanuma bir serv-kaamet gül-izâr aldum

Melâmet mülkini açdum ser-â-ser tîg-i ahumla
Bugün ben pâdişâh-ı mülki ıskam bir diyar aldum

Nukuud-ı sabr ü dil virdüm metâ-ı derdine yârun
Görenler Zâti'yâ canlar virür bir yadigâr aldum

Zâtî

Gazel

Işk Bir Âhen Kafes Biz Tûti-i Gûyâsıyuz

Işk bir âhen kafes biz tûti-i gûyâsıyuz
Derd bir gül-zârdur biz bülbül-i şeydâsıyuz

On sekiz bin âlemi seyr eyledük ucdan uca
Milket-i sultânı ıskun peyk-i reh-peymâsıyuz

Ka'rumuz gawâs-ı efkâr ü tasavvur bulımaz
Bizdedür dürr-i maâni ma'rifet deryâsıyuz

Bunu dir her beytümüz dâim zebfin-ı hâl ile
Hak bilür biz bahr-ı nazmun lü'lü-i Iâlâsıyuz

Şi'rümüz esrarına vaakıf olan hayran olur
Zâti'yâ âlemde ma'cûn-ı maârif tâsıyuz

Zâtî

Gazel

Olan Gelsin

Bu arsa-i cevlâna merdâne olan gelsin
Şem'-i ruhi cânâne pervâne olan gelsin

Tâ sâki-i devrânda bir câm-ı safâ için
Bu meclis-i irfâna mestâne olan gelsin

Bu bezm-i safâbahş-i akl eyleyemez idrâk
Yağmâya verip aklın dîvâne olan gelsin

Bünyâd-ı vücûdunu berbâd ü harâb edip
Mahveyleyüben vârın virane olan gelsin

Evsâf-ı sıfâtını tebdil için ey Zâtî
Esrâr-ı maâniden ferzâne olan gelsin

Zâtî