Gruplarınızı Görmek İçin Üye Girişi Yapın
Arif Damar Hayati ve Şiirleri
Arif Damar (d.23 Temmuz 1925 - ö.20 Ekim 2010) , Türk şair.
ARİF DAMAR23 Temmuz 1925'te Çanakkale'nin Gelibolu ilçesi Karainebey köyünde doğdu. İlkokulu Çanakkale'de, ortaokulu İstanbul'da bitirdi. İstanbul Erkek Lisesi'nde 2 yıl öğrenim gördü. İstanbul'da çeşitli işlerde çalıştıktan sonra 1944'te Ankara'ya taşındı. Atatürk Orman Çiftliği'nde memur olarak çalıştı. 1950'de İstanbul'a döndü. Mahmutpaşa'da işportacılık yaptı. 5 Aralık 1951'de TKP davasından tutuklandı. 2 yıl cezaevinde kaldı, delil yetersizliğinden beraat etti. 1953 sonunda cezaevinden çıktı. Bir çok şirkette çalıştı. Avukat katipliği, muhasebecilik yaptı. 1969'da Suadiye'de Yeryüzü Kitabevi'ni açtı. 'Yeryüzü' adıyla çıkan derginin yönetimine katıldı. 1984'te kitabevini kapatıp kendisini bütünüyle yazılarını verdi. İlk şiiri 'Edirne'de Akşam' 1940'ta 'Yeni İnsanlık' dergisinde yayınlandı. 'İnsan', 'Gün', 'Ant' dergilerindeki şiirleriyle dikkat çekti. Toplumsal gerçekçi anlayışta şiir yazan genç şairlerden biri olarak belirdi. Kavgacı ama barışçıl ve insancıl yanı ağır basan, dil ögelerini ve biçim kaygısını elden bırakmayan bir şiir kurmaya yöneldi. 'Yeryüzü' dergisinde bu çabanın başarılı şiir örnekleri yayınlandı. 'Arif Barikat' takma ismini kullandığı bu dönem şiirlerini 1956'da 'Günden Güne' adlı kitabında topladı. Kitap basıldıktan 5 ay sonra toplatıldı ama beraat etti. Sonraları İkinci Yeni şairlerinin yanında, imgeye ağırlık veren, biçim ve dil araştırmalarına girmiş bir şair olarak göründü. Bu yönüyle 1940 kuşağı adıyla anılan şair arkadaşlarından ayrılır. 1956 sonrası şiirlerinde ise geçirdiği her iki dönemin ortak özellikleri dikkat çeker. 'Arif Hüsnü', 'Ece Ovalı' takma isimlerini de kullandı, düzyazılarında şiirle ilgili düşüncelerini anlattı. Ulus ve Tanin gazetelerinde makaleler yazdı.
Arif Damar, 20 Ekim 2010 tarihinde saat 03.00'da, kaldırılmış olduğu Göztepe Eğitim ve Araştırma Hastanesi'nde kalp yetmezliği sonucu yaşamını yitirdi.
Arif Damar'ın Eserleri
ŞİİR:
Günden Güne 1956
İstanbul Bulutu 1958
Kedi Aklı 1959
Saat Sekizi Geç vurdu 1962
Alıcı Kuş 1966
Seslerin Ayak Sesleri 1975
Alıcı Kuşu Kardeşliğin 1976
Ölüm Yok ki 1980
Ay Ayakta Değildi 1984
Acı Ertelenirken 1985
Yoksulduk Dünyayı Sevdik 1988
Alıcı Kuşu Kardeşliğin 1990
Ay Kar Toplamaz ki 1980
Eski Yağmurları Dinliyorum 1995
ÖDÜLLERİ
İstanbul Bulutu ile 1958 Yeditepe Şiir Ödülü
Alıcı Kuş
Vurur düşlerine ozanın
Güneş kızgınlığından birkaç ağustos
Birkaç ağaç
Yüksek ormanlar kuytusundan
Kardeşliğin alıcı kuşu
Kalkar konar
Köylü
Biçer ayrık otlarını ayırır başaklardan
Kalkar konar
Kardeşliğin alıcı kuşu
İşçi
Tutar ucundan en acar biçimlerin
Sürer
Bin başıboş atı bin cehennemi birden
Kardeşliğin alıcı kuşu
Kalkar konar
Duran el
Gitmeyen ayak
Bir göz ki
Arkasında bir ölü gözü
Bir ses ki
Arkasında bir ölü sesi
Döner durur
Kardeşliğin alıcı kuşu
Kalkar konar
Bir açık yürekten bir ötekine
Bir bugüne bir yarına
Alıcı kuşu kardeşliğin
Arif Damar
Aynanın Önünde
Altmış beş yıl
- Bir ömür bu bir uzun -
Yoksa önce mi biraz
Yazdı kuşkusuz ilkyaz
Saksılara uzak duran gelinciklerden
Anneme götürdüğüm o demet
Bir küçük bulut parçası alev alev
Yeşil yapraklar içinde kızıl
İsyan bayrağım oldu zamanla
Aynanın önünde
Solgun sarı
Mor çiçekli
Kale işi
Küçük vazomuzun içinde
Nasıl da durdu bunca yıl
Ne ben
Ne de ah benim güzel annem
Elimiz değip de bir yol
Suyunu yenilemedik
Aynanın önünde
Bakın duruyor işte
Duruyor o ilk günlerdeki gibi
Görüyorum salınıyor ara sıra
Bir o yana bir bu yana
Eski uzak günlerimizde kimi zaman
Kimi zaman bu günlerimizde
Aynanın önünde
Ayaklanan bir şarkı duyulur bazen
Bir devrim şarkısı Marseyez gibi
Yıldız kayar ay seslenir bir gemi geçer
Çiçekler de seslenir derinden
Derinden çok derinden
Kederi çevrensiz sessizliğimizden
Nohut oda bakla sofa evimiz
Bir yıkıntıdır çoktan
Nasıldı o eski deyim
İşte öyle 'yer ile yeksan'
Denizden kopup gelen sert poyraz
İstenmeyen bir konuktu
Kapımızda penceremizde
O günler nerede nerede nerede
Dalıp dalıp gidiyorum
Zaman zaman
Her şey bıraktığım gibi uzaktan
Bu uzun yaşam boyu hep böyle
Eksiği yok orada hiçbir şeyin
İşte her şey yerli yerinde
Kapımızda penceremizde
Aynanın önünde
Durup dururken
Ve de birden
Pusula bekleyen yıldız karayelde
Ayaklanan şarkı savruluyor
Savruluyor kızıl gelincikler
Kırlangıçlar martılarla birlikte
Bulutsuz Gelibolu göklerinde
Alev alev o bulut
Göndersiz bir bayrak savruluyor
Hoyrat ses duyuluyor kargaşa bitmez
- Unut unut unut
Çok yaz
İlkyazlarda
Yabanıl gülleri beyaz
Uzun ovamızda bizim
Bol yapraklı Ece ovamızda
Ya da Marmara'yı
Akıntılı Boğaz'ı öpen
Dışdeniz'e
'Nam-ı diğer' Saros körfezine hasret
Ekininden geçilmez kırlarımızda
İçerimde o çevrensiz keder
Önlerine çıkıyorum sessiz soluksuz
Güneşte bir yağmur
Bir sağnak gibi birden
Yeniden sonra yeniden
Bir yerlerde isyan bayrakları yükselir
Bir devrimin şarkısı ayaklanırken
Kıpkızıl gelincikler derliyorum
Evimizin güzelim vazosunu
Bir gün bile çiçeksiz bırakmıyorum
Aynanın önünde
Annem benim
Nasıl inanırım ben buna nasıl
Yoksa nasıl dayanırdım onca yıl
Kız kardeşim
Biricik kızım
Sevdalım
O hep üşüyen
O hep yoksul
Otuz yedisine bile gelmeden
Ah o yiten yiten yiten
Gülümsüyor işte ben görüyorum
Gülümsüyor bilinmedik bir yerden
Ötelerden çok ötelerden
Uzaklardan çok
Aynanın içinden
Sonsuzluk sonsuzdur kim bilmez
Aydınlıktır
Dilerim mevsimi tektir
Tektir hep yaz Ah ilkyaz
Arif Damar
Can Oyyy
Kırık gönül eğilirmiş
Bir inceden bir inceye
Acı yürek türküsüyle
Kırık gönül tez düşermiş
Kirpiğinde türküsüyle
Acı yürek türküsüyle
Kırık gönül tez düşermiş
Kirpiğinde türküsüyle
Defnenin karşısında
Akasyanın önünde
Ay oldu
Yıl oldu
'Geceler yârim oldu'
Civan ömrüm akça yürek
'Her derde dayanırdım' Can oyyy
'Nazlım
Zalım oldu'
-Varsın olsun
Hey oğlum diye seslenir anam
'Seferberlik'ten önce Gelibolu'da
Denize inen ince bir yolda
Yürür de salına salına
Saçları topuklarına vurur
Ay çıkar aydınlanır
Ala karlı bir dağ Anadolu'da
Çakırdikenler güller
-Beyazdır gül
Yaban
Yavuzdur
Bizim ovada
'Ec'ova'da-
Ece ovası aydınlanır
Tayfur
Ilgardere
Karainebeyli
Ece Bey'in türbesi aydınlanır
Çıplak dalları akasyanın
Defnede yapraklar aydınlanır
'Geceler yârim'
Yârim katı
Akasyam
Ay battı
-Oğlum
Ay aydınlanır
Ah ilkyaz
Arif Damar
Gece
Gece seni birdenbire hatırladım
Nasıl bakarsa sürüye dağdan bir canavar
pencereden dışarıya öyle baktım
Dışarda seni benden ayıran hayat
dışarda lodosa çevirmiş hava
eriyor günlerdir yağan kar
Bir görülmez düşmanın üzerine yürümek
ve düşüp ölmek sonra
birkaç adım atarak
Arif Damar
Saat Sekizi Geç Vurdu
Kime ne desem
Boyuna kendimi dinliyordum eski yağmurları dinliyordum
Düşünmeden biliyordum deniz ılıdı
Dökülen çelik katı
Yürüyenler yan yana
Yüzümü güneşe dinlendirsem
Dağın dağ olduğunu bilsem ovanın ova ağacın ağaç
Kurtulurdum
Çok köprülü sular gibi git git bitmedi
Boyuna kendimi dinliyordum eski yağmurları dinliyordum
Saat sekizi geç vurdu
Giden gitmiş hüznü ayaklandırmak boşuna
Düşünmeden biliyordum
Arif Damar
Dur Dur
Gecem erken dur dur
Gözlerine bakmazsam uzun bakmazsam
Gecem erken inecek bitecek tükenecek gibi de değil
Dur bi sokak daha aydınlık edineyim
Gecem erken
Yağmuru güneşleri haziranı yürüsek
Diyelim saat 24 aşk dinler mi cumartesiyi geçmişiz dinler mi
Akşamları alsak samanyolunu alsak Aksaray'a götürsek bıraksak
Bir dalı kırdık diyelim şiirden başka nereye konur
Gecem erken inecek dur dur
Hangi gökyüzü ister yasak edilsin bakılmak bakılmak
Dur bir sokak daha aydınlık edineyim
Gecem erken, bitecek tükenecek gibi de değil
İstersen sonu yok diyelim istersen ırak ırak
Gecem erken inecek
Arif Damar