Gruplarınızı Görmek İçin Üye Girişi Yapın
Hiç Düşündünüzmü?
Hiç düşündünüz mü?
Bütün varlıkların bir çakmak taşından çakan kıvılcım gibi Yüce yaratıcının ol emriyle start alarak adına big bang dedikler hareketle bir anda ortaya çıktığını!
Hiç düşündünüz mü?
Yirmi birinci yüzyıl bilgi, birikim ve teknolojik imkânlarıyla daha yeni, yeni anlama imkânı sağladığı big bang teorisinin bin dört yüz yıl önce “Ratkan fefetekna huma” ayeti ile İslam dininin kutsal kitabı olan kur-an’nın Enbiya suresi otuzuncu ayetinde yer aldığını! (21/30)
Üstünde yaşamakta olduğunuz şu her şeyiyle çok mükemmel tanzim edilerek, adına atmosfer dediğiniz bir fanus içinde istifadenize sunulmuş olan dünyanızın güneşten kopma bir ateş parçası olduğunu.
Hiç düşündünüz mü?
İçi hala fokur, fokur kaynamakta olan,
Adına dünya dediğiniz kürenin soğumuş kabuğu üzerinde nasıl güven ve emniyet içinde yaşadığınızı!
Dünyaya gelmeden önce yok olduğunuzu ve yokken bir anda var olduğunuzu!
Hiç düşündünüz mü?
Çevrenizde her gün gördüğünüz tüm canlıların,
Cansız diye nitelediğiniz kapkara ve kupkuru bir topraktan nasıl yaratıldığını!
Yiyerek yaşamınızı devam ettirdiğiniz nimetlerin lezzetlerini,
Size tebessüm ederek bakan rengârenk çiçeklerin çeşit, çeşit mis gibi kokularını,
Sizin dertlerinizi paylaşmak istiyormuşçasına çevrenizde uçuşan cıvıl, cıvıl kuşların,
başınızın üstünde dönen rengârenk kelebeklerin heyecanını!
Hiç düşündünüz mü?
Semadaki yağmur denizinin başınızdan aşağıya sel olup akmayıp ta,
yağmuru yaratanın size olan sevgi, şefkat ve merhametinden dolayı damlalara bölünerek rahmete dönüştürdüğünü!
Mikro âlemden,
Makro âleme yani atomlardan gezegenlere kadar,
Canlı cansız her şeyin sizin ilgi ve bilgi alanınıza sunularak,
Sizden onlarla ilgilenmeniz,
Onları ve onların yaratıcılarını ve yaratılış sebeplerini incelemeniz istenmiş olabileceğini!
Hiç düşündünüz mü?
Çevremizde uçup bizi sürekli rahatsız eden sivrisineğin,
Nasıl olup da kanatlarını bizim göremeyeceğimiz kadar hızlı hareket ettirdiğini!
Dünyamızın dönmesine rağmen sanki başımız dönmesin,
midemiz bulanmasın diye dönüşünü bizi gizlediğini!
Hiç düşündünüz mü?
Karpuzun, kavunun, portakalın, sair meyve ve sebzelerin kabuklarının kaliteli birer ambalaj görevi gördüğünü, bu meyvelerin tatlarının ve kokularının korunması için özellikle bu ambalajların içine sizin için paketlendiklerini!
Hiç düşündünüz mü?
Gece yarısı siz uyurken, ansızın meydana gelebilecek bir depremin bulunduğunuz şehri, evinizi, arabanızı, işyerinizi yerle bir edebileceğini,
dünyada sahip olduğunuz her şeyi birkaç saniye içinde kaybedebileceğinizi!
Hiç düşündünüz mü?
Zengin yatıp ta sabahleyin Kızılay yardım çadırında çorba kuyruğuna girebileceğinizi,
Belki birkaç yakınınızı kaybetmiş olmanıza rağmen, yıkılan evinizin enkazı arasında can vermediğinize, her şeye rağmen halen yaşamakta olduğunuza sevinebileceğinizi!
Hiç düşündünüz mü?
Hayatınızın büyük bir hızla gelip geçtiğini,
Bir gün güçten düşerek yaşlanacağınızı, güzelliğinizi, sağlığınızı, gücünüzü hiç farkına bile varmadan yavaş, yavaş kaybedeceğinizi ve kaybetmekte olduğunuzu!
Yine bir gün,
Hiç beklemediğiniz bir anda kendinizi Allah'ın görevlendirdiği ölüm meleğinin karşısında bulup, bu dünyadan ayrılma zamanının geldiğini bildireceği anı!
Hiç düşündünüz mü?
Peki, insanların kısa sürede terk edecekleri bir dünyaya neden bu kadar çok bağlandıklarını!
Ve asıl yapmaları gerekenin varlığını içlerinde his edip ruhlarının arzu ettiği ve aradığı ebedi hayatta iyi bir yaşam standardı kazanabilmek için çaba göstermek olması gerektiğini!
EDİSONUN GECELERİMİZE NUR SERPEN AMPULU KEŞFETMESİNE RAĞMEN ÖLÜP HERKES GİBİ KABRİN KARANLIK DUVARLARI ARASINDA ÇÜRMEYE TERKEDİLMİŞ HALİYLE SENDEN AYDINLIK DUASI BEKLEDİĞİNİ.
HİÇ DÜŞÜNDÜNMÜ?
İnsan Allah'ın düşünme yeteneğine sahip olarak yarattığı en mükemmel bir varlıktır.
Ne var ki, insanların çoğunluğu bu çok önemli yeteneği veriliş gayesine uygun önemli işlerde gerektiği gibi kullanmazlar.
Hatta her insan için en önemli bir mesele olması gerektiğine inandığım!
Yaratılış ve sonrasını hemen, hemen hiç düşünmediklerini söyleyebileceğimiz insanların sayısı korkunç boyutlara varmış bulunmaktadır.
Yaratılış gayesinin bilinmesinin önemi!
Niçin yaratıldığını bilmeyen bir kimsenin niçin ve nasıl yaşayacağını bilemeyeceği,
Yaşamı boyunca aldanmışlık içinde bir ömür tüketip tüketmeme adına çok ama çok önemlidir.
Oysa her insan, kendi iradesine tabi olmayan bir düşünme yetenek ve kapasitesine sahiptir.
İnsan bu kapasiteyi kullanmaya başladığında o güne kadar fark edemediği gerçekler kendisi için açığa çıkmaya başlar,
Eşya ve hadiseler görünen maddi yönlerinden ziyade gözle görülemeyipte,
akıl ile anlaşılan ve kalp ile his olunan manevi birer mesaj niteliği taşıdığı gerçeğiyle yüz yüze gelir.
Bu, düşüncede derinleştikçe düşünme alanı genişler, kapasitesi gelişir, bütün eşya ve hadiseler arasındaki sebep sonuç ilişkilerini inceleme ve irdeleme merakı doymak bilmeyen bir arzu, bitmek bilmeyen bir lezzet atmosferine dönüşür.
BAŞIBOŞLUKTAN, KIYMETSİZLİKTEN, TESADÜF OYUNCAKLIĞINDAN KURTULUP KÂİNATIN YARATILIŞ SEBEBİ SAYILACAK KADAR ÖNEMLİ BİR KONUMA YÜKSELİR.
Düşünen insan olmadan kâinatın olamayacağı!
Olsa bile bir mana ifade edemeyeceği gerçeğine çok basit sorgulamalar neticesinde ulaşılabilir.
İnsanın boyunu aşacak gibi büyük görünen bu büyük iddia, zannedildiği kadar korkunç, korkulduğu kadar karmaşık değildir.
Yeter ki çevremize bırakılmış olan trafik levhaları niteliği taşıyan uyarıcıları gereken dikkat ve basiret ile okuyup anlamaya çalışalım.
İşaretler bizi çağrıldığımız yere götürecektir.
Yazı Hiç Düşündünüzmü?
31/901