Öğretmenler Mesaj Detayi Antoloji.com

Gönderen: Mehmet Necip Tolun
Alan:   Grup:Öğretmenler
Tarih: 05.01.2011 10:35
Konu: PRF.TURAN YAZGAN'DAN ÖNEMLİ TESBİTLER

Prof. Dr. Turan Yazgan Prof. Dr. Turan Yazgan

Atatürk döneminde Burla Biraderler levhasının Bourla.. şeklinde yazılmasına tahammül edemeyip bu levhayı taşlayarak değiştirten gençliğimizde aşağılık duygusunun zerresi yoktu. Türklük gururu ve şuuruyla, milli değerlerimize ve menfaatlerimize aykırı her şey için, her tutum ve davranış için aslanlar gibi demokratik mücadele yaparlardı.

Milletimizde Aşağılık Duygusu Yaratma Çabaları

Sevgili Okuyucular,

Türkiye’de bazı aydınlarımızda tarih boyunca var olan “aşağılık duygusu” gittikçe halkımıza ve özellikle gençlerimize de sıçramaktadır.

Osmanlı aydını, 1800’lerden itibaren Avrupa “sanayi malları”nın, her türlü yasağa rağmen gümrüklerimizi aşarak pazarlarımızı doldurması ve benzer malı bilek dışı enerji kullanmadan üreten ustalarımızın işsiz kalıp dükk? nlarını kapatması, ülkemizin Avrupa karşısında güçsüz ve hatta çaresiz kalmasına yol açmış, bu da özellikle bir kısım aydınlarımızı “aşağılık duygusu” içinde “öz”den çok görüntüye dayalı taklitlere yöneltmiştir.

Türkiye’ye “liberalizim” bu perişanlık sebebi ile girmiştir. Ya? pılan anlaşmalar, imtiyazlı yabancı şirketlerin doğmasına, tekellerimizin ve? hi teşkilatının kapanmasına, içimizdeki azınlıkların birinci el “ithalatçı” olarak zenginleşmesine, ikinci ve üçüncü el toptancılığın da bunların tekelinde kalarak servet üstüne servet edinmelerine, siyaset d? hil her şeyimizi kontrol etmelerine yol açmıştır. As? lında bu durum, tarafımızdan kontrol edilen baharat başta olmak üzere ipek ve kürk yollarının öneminin kalmamasıyla ve Avrupa’nın siyah deriliyi kırbaçla çalıştırmaya başlaması ve kritik hammadde kaynaklarının bol olduğu toprakları sömürgeleştirmesiyle başlar.

Bunların tabii sonuçları, camilerin imamlarca işgal edilerek kürsülerden hocaların kovulması ve? deta hocalığı kendinden menkul imamların bir din sınıfı olarak hurafelerle halkı yönlendirmesi, işsizliğin ve anarşinin alıp yürümesi, açlık ve sefaletin yaygınlaşması ve Osmanlı aydınının başının eğik, boynunun bükük h? le gelmesidir.

İşte bu durum, halkda ve bilhassa aydınlarda aşağılık duygusunun yaygınlaşmasına yol açtı. Ümitsizlik arttı. Çözüm olarak Avrupa’nın üstünlüğü kabule başlandı ve taklitlere yönelindi. Şüphesiz XIX. asrın sonunda akılcı ve gerçekçi çözümler de gerçekleştirildi. Fabrikalar kuruldu, sanayileşmeye başlandı. Telgraf ve telefon yanında bunlarla ilgili? letlerin fabrikası bile kuruldu. Ancak 1856’da başlayan borç alma, zaten kendine güveni azalmış, aşağılık duygusuna kapılmış Türk siyaset adamları ve aydınlara emir almanın da normal olduğunu adeta benimsetti.

Bugünkü durum da farklı değildir. Bugün de devlet borçlu, halk borçlu, işsizlik yaygın, devlet memurluğu can simidi h? line gelmiş, vasıf derecesini ölçmesi mümkün olmayan imtihanlarla 10.000’lerce öğretmen tayin edilmeye, 300 kişilik kadrolara 100.000’lerce insanın müracaatına yol açılmıştır.

Yabancı sermaye, yabancı sıcak para olarak ülkede spekülatif kazançlara yönelmiş, borsanın % 85’ini, bankaların aktif gücünün % 80’nini ele geçirmiştir. 70 yılda birikmiş devlet sına? yatırımlarının ve haberleşme, limanlar ve diğer kritik hizmet alanlarının önemli bir kısmı yabancılara satılmıştır. Bu durumun da sebebi, 1947’de başlayıp Türkiye’ye kabul ettirilen liberalizm, daha sonra kapitalizm, globalizm, küreselleşme gibi emperyalizmin vasıtalarına bo? yun eğmedir. Boyun eğen de kendisine güveni kalmamış, aşağılık duy? gusuyla yüklü ve borç alma yüzünden emir almaya hazır idareci, kendi alanında uzman olsa da kültürümüz bakımından koyu cahil aydın ve dolayısıyle halktır. 1800’lerde başlayan ya? bancılaşma, Atatürk’ün ölümünden sonra, 1947’den itibaren aynen tekrar etmiştir. O günde azınlıklar maşa olarak kullanılıyordu, bugün de yoktan azınlıklar icat edilip hadiseler tekrar ettirilmektedir. Bir tek fark, o günlerde kaybettiğimiz topraklar ve kesilen milyonlarca insanımız olduğu halde, -bugün aşağılık duygusu böyle devam etmemek kaydıyle-, kaybedecek tek karış toprağımızın olmaması ve şehitlerimizin kanının asla yerde kalmayacağıdır..

Aşağılık duygusu, dün olduğu gibi aydınlar kanalıyla, öncelikle dilimizi karıştırma, eğitimin yabancı dille yapılmasını heveslendirme, ticari levhaların, otel ve pek çok sınai mamul adlarının ve markalarının ve hatta Türk`e has yoğurttan tutun pek çok şeyin yabancı ortaklıklar dolayısıyla yabancılaştırılması gibi sonuçlar doğurmuştur. Tek “mukayeseli üstünlüğümüzün” olduğu tütün dahi yabancılaştırılmıştır.

Ancak bugün, aşağılık duygusuna dayalı olarak, geçmişten fark? lı bir nokta, yeni kurulan mahalle ve “site” adlarının da yabancılaşmasıdır. Bu adlarla gazetelerde yapılan reklamları okuyunca, kendi milletine, diline, dinine ve örfüne bağlı olan bir insanın çıldırmaması mümkün değildir. Bunlara bu adları koyanlar, konulmasına göz yumanlar, buralardan hangi amaçla olursa olsun taşınmaz satın alanlar, bu reklamları okuyup en azından “Allah kahretsin! ! ! ”, “bu ne kepazelik! ” demeyenler ve zamanla bu iğrenç pis kokuya halkın da alışmasını bekleyip harekete geçmeyenler, gerçekten “aşağılık duygusu” yüzünden mill? değerleri hiç düşünmediklerinin faırkında olmayanlardır.

Böyle isimlerin ticari sebeplerle konulduğu şeklinde müdafaası mümkünse, bu da aşırı derecede aşağılık duygusuyla yüklü insanları istismar etmek manasına gelir. Tabii aslında alanlar kadar buralara böyle isim koyanların, bu isimle reklam yayınlayanların, bu isimlere karışması mümkün yöneticiler varsa (ruhsat verenler, belediye başkanı ve meclisleri ve Büyük Millet Meclisimizin bütün üyeleri) bunların her kademedeki hepsinin, asıl ve bilhassa yaptıkları gösterilerde mill? değerlerden, mill? meselelere dikkat çekmekten bahsedip bu hususu hiç aklına getirmeyenlerin tamamının aynı aşağılık duygusuyla yüklü olduklarının farkında olmadıkları düşünülebilir.

Atatürk döneminde Burla Biraderler levhasının Bourla.. şeklinde yazılmasına tahammül edemeyip bu levhayı taşlayarak değiştirten gençliğimizde aşağılık duygusunun zerresi yoktu. Türklük gururu ve şuuruyla, milli değerlerimize ve menfaatlerimize aykırı her şey için, her tutum ve davranış için aslanlar gibi demokratik mücadele yaparlardı.

İşte size levha adları değil (onların yaydığı pis kokuya alıştık) mahalle, site, bina adlarından bir demetcik:

Adonus Park, Allgreen Village, Armada City, Ankaville Bof Neu? park, Antepia, Astoria Park, Atapol, Atacity, Bosphorus City, City House, Country Life, Dream Towers Residence, Dream,Citycount, Elit Perle Palas, Elite Life, Evona Park, Evora, Exen İstanbul, Fe? li? cia Evleri, Fleks, Green Hill, İkon, İpek Country, İstanbul Lounge, Kemer Cauntry, Kemer City, Kozal Residence, Lidya Flats, Maya Residence, My Towerland, Mycity, Nish İstanbul Residence ve Home Ofis, New Life, Nuvo Dragos, Papatya Residence, Rapsody Evleri, Park Aparts, Saban Residence, Sarissa İstanbul, Simplecity, Still İstanbul, Suncity, Uprise Elite, Uplife Park, Yüksel City...

Bunlara otel ve büyük mağaza adlarını eklerseniz acaba torunları? mız yaşadıkları ülkenin Türkiye mi, İngiltere veya Amerika veya sömürge ülkesi mi olduğunu anlayamazlar, ama, sormaya da gerek duymazlar. Çünkü pis kokuya alışmış olacaklar ve onlar da aşağılık duygusuyla yüklü olarak yaşamaya devam edeceklerdir.

Bugün mesuliyet duyanlar! .. Uyanın!

Görevlileri göreve çağırın! Demokratik protesto hakkınızı bu yolda, kanunlar çerçevesinde kullanın! Kendiniz, kendinizi aşağılık duygusu bakımından değerlendirin. Aşağılık duygusuyla yüklü insanlar herşeye boyun eğer.

Vatanı böldürmemenin, şehitlerimizin kemiklerini sızlatmamanın çaresi budur. Siyasetçi, idareci, sanayici, bu vatanın evladı olan herkesin bu gerçeği kabul etmek ve üstüne düşeni yapmak mecburiyeti vardır. Bu konuyu basite alanlar tarihte hiç bir milletin okla, kılıçla, topla, tüfekle hatta atom bombasıyla ortadan kalkmadığını, özellikle dillerinin ve kültür unsurlarının değiştirilmesiyle ve zamanla kaybedilmesiyle tarihin mezarlığına gömüldüğünü hiç hatırdan çıkarmamalıdırlar.